Kapalıçarşı'ya girince her seferinde tekerleme dünyasına dalarım. Bunca yıldan sonra, gurbette bile sık sık Kapalıçarşı'da dolanır dururum, güpegündüz ya da düşlerimde. Yitik bir dükkanı, bir eşyayı ya da kişiyi ararım, bulamam bir türlü. Döner, dolanır, ararım, iç içe renkli geçitlerde... Hastanelerde, sayıklamalarda, uykuda, yarı uyanık düşlerde Tekerlemeler Çarşısındayız dostlarla beraber...
İşte Fikret Mualla, Sait Faik, Orhan Veli; işte Arif Dino, Sabahattin Ali, Asaf Halet Çelebi, Fikret Adil, Sabahattin Eyüboğlu; işte Bedri Rahmi... Bir dönemeçte, bir mahzende, bir iç avluda, bin bir direkli bir sarnıçta, acayip bir saklambaç oynarız. Hep beraber ararız aradığımızı, o bulunmaz nesneyi...
İçe dönük bir tiyatrodur burası, bir tiyatro ışığı içinde, bin oyun birden oynanır.