Mert

Mert
@RuhsalGelisimeDairII
Çağa ayak uydurmak ancak direnmekle mümkün olabilir.
2 okur puanı
Şubat 2024 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Tilkinin biri gün doğumunda gölgesine bakmış ve demiş ki, “Bugün öğle yemeğinde deve yiyeceğim.” Gündüz boyunca deve aramış durmuş. Fakat ay ışığında gölgesini tekrar görmüş ve demiş ki, “Fare kâfi.”
Reklam
Sen hakikati, güzeli ve dürüstlüğü seversin ; senin hatırına ben de onaylayıp severmiş gibi yapsam da için için bu sevgine gülerim. Ama güldüğümü görmeni istemem. Yalnız gülmeyi yeğlerim.
Hem özgürlük hem de güven buldum deliliğimde ; yalnızlığın özgürlüğünü ve anlaşılmazlığın güvenliğini, bizi anlayanlar bizden bir şeyleri tutsak ederler çünkü.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Güneş ilk defa çıplak suratımı öptü ve güneşe duyduğum aşktan ruhum tutuştu, artık maskelerimi istemiyordum. Kendimden geçmişçesine haykırdım, “Şükürler olsun, maskelerimi çalan hırsızlara şükürler olsun.”
Mert

Mert

, bir kitabı okumaya başladı
Deli
DeliHalil Cibran
7.3/10 · 17,9bin okunma
Reklam
46 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Haberci
HaberciHalil Cibran
7.4/10 · 2.508 okunma
Haberci - Halil Cibran
“Saf yaratıldım ve sonsuza dek saf kalacağım. Karanlığın bana dokunmasına veya pisliğin yanıma yaklaşmasına katlanacağıma, yanıp beyaz küllere dönüşmeyi yeğlerim!” dedi bembeyaz kağıt. Mürekkep şişesi duydu kağıdın sözlerini. Güldü kalbinin bütün karanlığıyla; fakat yanına yaklaşmaya hiçbir zaman cüret etmedi. Renkli kalemler de duydu kağıdı, onlar da hiçbir zaman yaklaşmadı kağıdın yanına… Bembeyaz kağıt sonsuza dek saf ve bakir kaldı saf, bakir ve boş…
Ey inancım benim, yabanıl gerçeğim, nasıl senin kadar yükseğe uçarım da görürüm insanlığın, göğe yazılmış yüce benliğini?
Kalbimin derinliklerinden bir kuş uçtu gökyüzüne… Uçtukça daha çok büyüdü. Ama kalbimden ayrılmadı.
Gece bitti ve biz gecenin çocukları ölmeliyiz şafak yükseldiğinde tepelerin üzerinde. Ölmeliyiz ki daha büyük bir sevgi doğsun küllerimizden
Reklam
Bir keresinde bir adada gezinirken durmadan toprak yiyip deniz içen insan başlı, demir toynaklı bir canavar gördüm. Uzun süre izledim onu. Sonra yaklaştım, “Doymak bilmez misin sen; bitmez mi açlığın, dinmez mi susuzluğun?” dedim. Dedi ki, “Doyarım, evet, hatta bıktım yiyip içmekten… Fakat yarın yiyecek dünya ve içecek deniz olmamasından korkarım.”
Hükümdar görünenler kendi kölelerinin köleleridir aslında…
Yalnızlığına ve tek başınalığın tatlı yaverliğine krallığından daha fazla kıymet veren çoktur. Hayatın sırrı belki onlardadır.
Sen sisler içinde gezinen bir arzuyken, ben de oradaydım, gezinen bir arzu olarak… Birbirimizi aradık ve hayaller doğdu şevkimizden… Zaman ve mekana boyun eğmeyen hayaller…
96 syf.
8/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Beyaz Geceler
Beyaz GecelerFyodor Dostoyevski
7.8/10 · 75bin okunma
İnsan geçmişin daha iyi olmadığını biliyor ama o an o kadar bunalmış oluyor ki, geçmiş daha güzelmiş, daha huzurluymuş gibi geliyor ona; sanki o an peşini bırakmayan karamsar düşünceler bir zamanlar hiç yokmuş, sanki bilinci şimdi olduğu gibi gece gündüz rahat vermeden içini kemirmiyormuş.
Reklam
Beyaz geceler - Dostoyevski
Kederliyken insan ne tür hayaller kurar! Sonunda kişi bu bitmek tükenmek bilmez ve eskimeye yüz tutmuş hayalleri sıkıcı bulmaya başlar çünkü önceki ideallerinin peşini bırakmış, erkekliğe adım atmıştır. Başka bir hayatınız olmadığı için parçaları birleştirerek kendiniz inşa ettiğiniz o eski ülküler paramparça olmuş, adeta küle dönmüştür. Bu arada ruhunuz başka şeylerin özlemini duymaya, başka şeylere heves etmeye başlar. Hayalperest, küllenmiş közlerin arasında bir hayat belirtisi bulmak istermiş gibi boşu boşuna eski düşleri eşeler durur; böylece çoktan sönmüş olan ateşi canlandıracak ve buz tutmuş yüreği yeniden ısınıp, heyecanla atmaya başlayacaktır. Kanı kaynayacak, gözlerinden yaşlar süzülecek ve büyük bir hevesle yeniden aldanacaktır.
Yanlış insana karşı duyulan sevgi çabuk unutulur.
Mutsuz olduğumuzda haliyle başkalarının mutsuzluğunu da hissederiz. Böyle durumlarda insanların duyguları yoğunlaşır.
Yanınızda oturmuş sizinle konuşurken geleceği düşünmek ne tuhaf! Gelecekte yalnızlıktan, bu kokuşmuş anlamsız hayattan başka beni bekleyen bir şey yok. Yanınızda bu kadar mutluyken ne diye hayal kuracakmışım!
Aşk bile tüm o anlamsız neşesiyle, ona işkence eden ıstıraplarla sarmalanmıştır.
Kalbim konuşurken nasıl susacağımı bilmiyorum.
Reklam
Yürürken bir yandan da şarkı söylüyordum çünkü kendimi mutlu hissettiğim vakitlerde, mutluluğunu paylaşacak eşi dostu olmayan her adam gibi, kendi kendime mırıldanmayı seviyordum.
Gökyüzü öylesine berrak, öylesine yıldızlıydı ki, ona bakan insan, “nasıl olur da kötü huylu, kaprisli kimseler böyle güzel bir gökyüzünün altında barınabilir?” diye kendine sormadan edemezdi. Bu da insanın ancak gençliğinde, delikanlıyken soracağı türden bir sorudur sevgili okur; dilerim ki, Tanrı bu soruyu kalbine daha sık düşürsün.