İşte Anadolu'nun bu tarafı güzeldi. Gece geceye benziyor, gündüz gündüze benziyordu. Kimsenin acelesi yok; karmaşa, gürültü, kalabalık hiçbiri buralara uğramıyordu.
Yarım kalmış hiçbir şeyi sevemedim ben. Yarım kalmış sevdaları, yarıda bırakılmış kitapları, yarısı dinlenmiş şarkıları, yarım içilmiş çayları bile. Ama büyüdükçe hiçbir şeyin tam ve tamam olamadığını da anladım.
Ama bir de yazmadıklarım var , yazamadıklarım. Yani bir yerlerde öylece duran cümlelerim var. Hani gece gördüğün ama yarım yamalak hatırladığın rüyalar gibi. Birine anlatmak istediğin ama anlatsan da eksik olduğundan anlaşılamayacağını bildiğin rüyalar gibi.
"Şunu iyi bil ki, dilin tehlikesi büyüktür. Onun tehlikesinden ancak susarak kurtulmak mümkündür. Bundan dolayı yüce dinimiz, susmayı övmüş ve teşvik etmiştir."