Sabitlenmiş gönderi
Kendisi bir kuyudur ki, içine evvelâ kendisi düşmüştür.
Kimin akıllı, kimin deli olduğuna toplum karar verirdi. Bu nedenle toplumun koyduğu ölçütleri tutturmanız gerekiyordu. İşte böyle laflar.
Okur Takip Önerileri
Dostluğu, kişisel bağları, verdiğimiz sözü, yakınlarımızı kamu yararına, devlet uğruna hiçe saymak büyük bir yiğitlik ve eşine az rastlanır yaman bir erdemse eğer, kendimizi özürlü göstermek için diyebiliriz ki bu kadar büyüklüğü Epaminondas’ın büyük yüreği bile kaldıramamıştır.
Her işte onun yarısı olmaya o kadar alıştım ki artık yarım bir varlık gibiyim.
Hiçbir şey kendiliğinden, ne o kadar üzücüdür, ne de zor. Bizim gevşekliğimiz, güçsüzlüğümüzdür ona bu niteliği veren. Büyük ve yüksek şeyleri görebilmek için onlara göre ruhumuz olması gerekir; yoksa kendi çamurumuzu görürüz onlarda.
‘Erdem sadece bir söz onlar için
Ve kutsal orman sadece odun.’
Quintus Horatius Flaccus
Gerçekten alışkanlık çok yaman bir öğretmendir ve hiç şakası yoktur. Ağır ağır, sinsi sinsi içimize sızar; başlangıçta sevimli, alçak gönüllüdür; ama zaman geçip de, oraya yerleşip kökleşti mi, öyle azılı, öyle amansız bir hal takınır ki kendisini eleştirmemize bile izin vermez...
İnsanlığın en büyük hastalığı kendini kemiren illetlerin gerçekten tedavisine uğraşacak, girişecek yerde daima onu olduğundan daha zayıf göstermeye çalışmak âdetidir. Bu yaraların iyileşmez niteliğini daima kesin ve açık bir dille anlatmaya, izaha uğraşanlar her zaman lanetle karşılanırlar. Yaranmak için halkı aldatan yaşancıların ise itibarı artar, halkın gözüne girerler.
Medeniyetin, ilerleme ve mükemmelleşme fikrinin gayesi birbirini öldürmeye uğraşmak mıdır? Yoksa umumi kardeşlik ve dostluk fikrinin yerleşmesine çare aramak mıdır? Neden insan öldürmek tekniğinde en usta olan, savaş aletleri en mükemmel bulunan milletler en ileri, en medeni sayılıyorlar? Şimdiki milletlerin hiçbirisi meğerse medeni diye adlandırılmaya layık değilmiş. Düşünülse, kan içiciliği bakımından bugünkü insanların mağaralarda, taş kovuklarında, inlerde yerleşip de üzerlerine saldırdıkları avlarını tırnaklarıyla, dişleriyle paralayarak yiyen vahşi, yabani atalarından çok farkları yok.