Ne demişti hemcinslerimden biri? Dans edemediğim devrim, devrim değildir. Cumhuriyet’le kadınlar dans etmeyi öğrendiler. Utanmadan, korkmadan… Ayaklarını özgür yarınların temposuna uydurarak.
Benzer bir çatışma tamamen farklı şartlar altında, yaklaşık yirmi yıl sonra yeniden gerçekleşti. Durum olarak dehşet vericiydi ama aslında zararsızdı çünkü otuz altı yaşımda bana verilebilecek bir zarar kalmamıştı.
Senin verdiklerinin tadını çıkarabildim ama utanç, yorgunluk, zayıflık ve suçluluk duygularıyla birlikte. Bu yüzden tüm bunlar için sana yaptıkların için değil bir dilenci gibi minnettar olabilirim.
İnsan gerçekten asılırsa ölür ve her şey biter. Ama asılması için yapılan tüm hazırlıkları yaşamak zorunda kalır ve ancak ilmek gözünün önünde sallanırken affedildiğini öğrenirse hayatı boyunca bunun acısını çeker.
Suçların en büyüğü, en azından en yıkıcısı, dolayısıyla da doğanın amacına en zıt olanı savaştır. Oysa bu suçu adalet bahanesiyle haklı göstermeye çalışmayan tek bir saldırgan dahi yoktur.