Nobel edebiyat ödülü almış olmasına rağmen ne yazarı ne de romanı daha önce duymamıştım. Değer verdiğim birinin tavsiyesi üzerine okudum. Olumlu yanı kitap film tadında çok akıcı bi dille yazılmış. Eğer yeteri kadar vaktiniz ve kahveniz varsa bi günde kolaylıkla bitirebilirsiniz. Kitap Güney Afrika daki sosya kültürel yapı hakkında fikir edinmenize de katkıda bulunur. Gel gör ki ben kitabı pek sevemedim. Kitabın ana karakteri David henüz büyümemiş bencil bi çocuk. Kendi istek ve ihtiyaçları için herkesin özel alanını taciz edebilir. Telefon eder, evine gider, takip eder ve bunlar da en ufak bi yanlış görmez. Lucy ise çok çelişkili bi karakter. Önce size kendi kendine yetebilen , güçlü ve bağımsız bi kadın olarak tanıtılırken başından geçen bi saldırıdan sonra 180 derece değişip fazlasıyla kabullenilmiş çaresizlik psikolojisine giriyor. Sizinse ondan beklediğiniz haklı bi depresyon sonrası beni öldürmeyen şey daha da güçlendirir diyerek ortalığı ayağı kaldırması ve savaşması. Kitabın son 100 sayfası David ve Lucy den birinin eline silahı almasını bekledim. Sanırım bizim ortadoğulu damarımızla pek uyuşmadığı için sonu bende başağrısı yaptı.