Onu yalnızca dokunarak, yalnızca koklayarak bile tanırdım; kör olsam bile nefeslerinden, ayaklarının yere vuruşundan tanırdım. Ölmüş olsam bile, dünyanın sonu gelmiş olsa bile tanırdım onu.
Bizim torunlarımız uzaya çıktığında her taraftan gelen birtakım mesajlarla karşılaştı. Dolu! Geçmek yasaktır! Yaklaşmayın! İnsanoğlu araştırmacılarını geri çekti ve yuvaya döndü. Fakat artık dünyanın ne olduğunu biliyordu: Özgürlüğün sınırsızlığıyla kuşatılmış bir hapishane... ve insan soyu yok oldu!
Aşka bir sözcüğün, bir bakışın, ses tonundaki bir değişimin, görünürde hafif bir ilginin yettiğini herkesten iyi bilirsiniz; aşkın en zarif ayrıcalığı kendi kendisini kanıtlamasıdır.