Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.40
Sadeli Makarna
Sadeli Makarna
@Sadelikitap
öğretmen
Lisans
Adıyaman
12 Nisan
133 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Bir geminin içinde 9 arkadaş:
Agatha, Lammie Tharne, Alys Northwind, Karoly, Thale Lasamer, Rohan Christopheris, Dannel, Lindran ve Melantra Jhirl…
gemi kaptanı iste Royd Eris.
Uzay gemisiyle çıktıkları yolculukta telepat Thale’in kafasının patlamasıyla olaylar birbirini takip etmeye başlar. Gemide kalanlar birer birer ölmeye başlayınca
Montaigne’den sonra okuduğum ikinci deneme kitabı. Kültür ve zaman farkı malumunuz olduğu üzere bir kıyasa girmeyeceğim.
Mıntıka iki kısıma ayrılmış. İkinci kısımda bir çok eser ve onlarca alıntı cümle var. Daha çok olan ve yazılan hakkında konuşma gibi denilebilir. Yazarlar, şairler, ressamlar, tasarımcılar… kısaca sanatçı ve eseri üzerine denemelerden oluşan ikinci kısım daha da çok hoşuma gitti. Bu vesileyle bir çok yeni eser öğrenmiş oldum.
Olaysız kurgusuz kitap okumayı seviyormuşum, bunu da farketmiş oldum
Her türlü konudan biraz biraz var. Arkadaşlık, toplum, aşk, doğa, davranış ve tutumlar…
“Giden günü, büyüyen çocuklardan öğrendim. “
Okuduğum 2. Şiir kitabı olsun. Diğerine göre dili çok ağır. Bir çok kelime için sözlük kullanmak durumunda kaldım. Yeni birçok kelime de öğrenmiş oldum.
Allah sevgisi, deprem, vatan sevgisi, müslümanların sıkıntıları…
Konular bayrak ve din sevdası çevresinde toplanmış.
Bu kitabı annemin çok severek okuyacağına emin olduğum için anneme vermeyi planlıyorum.
Eminim tv dolabında daimi yerini alacaktır.
Okur Takip Önerileri
Yazarımızın “Hiçlik ya da Her Şey’i” sadece kedisi Hector’a ithaf ettiğinden ayrı kitap olarak bastırdığı serinin Derinlik / cilt II’si ile beraberiz
II’de; Cilt I’de bahsedilen Ademlerle tanışma hikayeleri var. Adem ikiyi neden ayrı tuttuğunu şimdi daha da iyi anladım. Ama bunun devamı olmalıydı ve Adem üç, genç kadının hayatından tamamen çıkmalıydı.
Dizi izleyip, senaryoya laf eden nineler gibi olmuş olsa da yorumum…
cilt ııı’ü büyük bir umut ile bekleyeceğim.
Sıradaki ciltte Adem üçün yıkılışını okuyacağımdan umutluyum çünkü öyle istiyorum (istemesi bedava)
#ayrıca ilk defa okuduğum bir kitapta “Nahif” kelimesinin doğru ve uygun kullanıldığını gördüm.
Bundan büyük haz duymam şaka mı
Ah! Keşke bitmeseydi.
Biraz Didem Madak, Tazer Özlü, Jose Saramago, Kafka, Zweig Havası sezdim sanki bir çok yazarın eli değmiş hissine kapıldım okurken, hepsinden az az vardı sanki içinde.
Fransa’da doğup, Büyük Toraman(kayseri) köyünde yaşayan, üniversite eğitimini(?) KKTC’de tamamlayan İlhan Şahan işçi olarak çalışmaya devam etmekte.
Babasını erken kaybetmiş, iki de kız(Betül ve Beyza) babası şairimiz.
Birçok şiirini 2018 yılından sonra yazıp, 2024 yılında da kitap haline getirmiş. İçerisinde arkadaşları, köyü, annesi, babası… herkesten ve her şeyden az az olan bir çok şiir var.
Şiir kitabı alıp okumuşluğum olmadığından nasıl değerlendirilir diye çokça düşündüm. Sanırım daha çok şair okudukça bir kıyas yapabilirim anca. Yine de okuması keyifliydi
Başlarken beni bu denli etkileyeceğini düşünmemiştim. Genç kadının iç dünyası, kedisinin hayatındaki yeri ve değeri öyle iyi işlenmiş ki okurken sayfalar akıp gitti.
Kaybettiğimiz herkesi bir gün gelecek umuduyla beklemek ne hissettirir ancak böyle anlatılabilirdi. Karmaşık ve iç içe geçmiş hayatların hikayelerine de değinmesi hoşuma gitti.
Aslında herkes içten içe bunları yaşıyor olmalıydı.
Yalnız değilmişim.
Okuyup da etkilenmememiz mümkün değil. Gözlerim bir doldu, bir taştı.
Osmanoğullarının yegane torunu Osman Tolu ve verdiği mücadelenin yanında daha bir çok olayı ve kişiyi okuyorsunuz. Sayfalarda bir çok fotoğraf da var.
Deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrası olanlar eminim bir çok okurun kalbine dokunacaktır.
Okuduktan sonra da mutlaka gitmek istediğim yerler arasında yerini aldı Osman Bey’in restoranı.
Kitabın içeriği çok çok güzel. Fakat olayların zaman akışı biraz karmaşık bir geçmiş zamana gidiyorsunuz bir şimdiye.. A kişisinden bahsederken bir bakıyorsunuz B kişisi oluvermiş.
Elif’ini kaybetmiş Ahmet abi, alır karavanını gezer dört bir yanı elinde fotoğraf makinesi ile..
Başına gelen Ecevit olayını da Meczup kitabına dökmüş. O kadar çabuk bitti ki, bi 200 sayfa daha olsaydı bıkmadan okurdum sanırım. Öyküsünü de anlatımını da çok sevdim.
Gelelim olaya
Ahmet abi, Selim’le Sinop’a giderken birden biri belirir yolda ani frenle dursa da çok meraklanır. Olayın şokunu atlatamadan sorar adama.
Yolun ortasında ne işin var?
Sahiden bir adam neden kendini yola atar ?
Büyük kasırga sonrasında evi uçan Dorothy kendini bilmediği bir dünyanın içinde bulur. Evi Doğu’nun kötü cadısının üzerine düşerek onu öldürmüştür.
Doğu’nun iyi cadısından yardım isteyen Dorothy, istediğini alamaz. Ona sadece Oz büyücüsünün yardım edeceğini öğrenir ve Kansas’a dönmek için Zümrüt diyarının yolunu tutar.
Yolda korkuluk, teneke adam ve aslanla karşılaşır.
Korkuluk bir beyin, teneke adam bir kalp, aslan ise cesaret isteyebileceğini düşünerek Oz Büyücüsüne gitmek ister. Ancak Zümrüt diyarına geldiklerinde Oz onlara karşılıksız iyilik yapmayacağını ve istediklerini alabilmeleri için Batı’nın kötü cadısını öldürmelerini ister.
Asıl maceraları da şimdi başlamış olur. Korkak aslan, kalpsiz teneke ve beyinsiz korkulukla yola çıkan Dorothy hayatında kimseye zarar vermemiştir ve kimseyi öldürmek de istemez. Ancak eve gitmenin tek yolu da Oz’dan yardım istemektir.
150 sayfacık diye bir kaç saatte bitiririm ben bunu umuduyla elime aldığım ancak ilk 40 sayfa okumak için kendimi zorladığım bir kitaptı. Sonrasında da elinizden burakamıyorsunuz.
Tiamat bahsi geçen denizaltının kodu.
Asıl anlamı ise
Antik Babil inanışına göre daha genç tanrılar üretmek için tatlı su tanrısı Apsû ile çiftleşen tuz denizinin ilkel tanrıçasıdır. İlkel yaratılıştaki kaosunun sembolüdür. Kadın olarak anılır ve "parıldayan" olarak tanımlanır.
Kitaptaki denizci terimlerine alışmak çok vakit alıp insanı yoruyor. Sonrasında kurgusu merak uyandırarak kendisini okutturuyor. Ancak betimlemeler çok az.
Fantastik - bilim kurgu tarzında bir kitap.
Özetle
Düşman gemisinde ganimet olarak iki tane sandık bulurlar.
Sandıklardan birinde 7 çivi çıkar. Diğerini açmak istediklerinde ise Çavuşun kolu kopar ve açamazlar.
Gemilerine dönüp yemeğe oturduklarında ise çavuşun aniden kaybolur ve gemide bir canavar belirir.
Canavardan kurtulmayı başarsalar da 7 çividen kurtulmak o kadar kolay olmaz.
Heyecan dolu olsa da yalnızca okundu ve bitti. Canlandırmalarım hep eksik ve yarımdı sanki.
O kadar çok özlemişim ki Tess okumayı…
Kitabı lisede okumuş olmama rağmen çoğu kısmı unutmamışım.
Rizzoli’nin yeni aldığı cinayet vakasındaki yöntemler önceki sene hapse attırdığı Cerrah’ın yöntemlerine çok benzer.
Daha yaşadığı sarsıntıları atlatamayan Rizzoli Çırak’ın peşindeyken bir de Hoyt hapisten kaçar ve Rizzoli’ye bir mesaj bırakır.
“”
Polisiye-Gerilim türünün Nirvana’sı olarak tanımlayabileceğim bir seri Cerrah serisi.
İlk sayfadan itibaren heyecanını ve gerilimini yitirmiyor. Yeni katilimiz Hakim(Çırak) son ana kadar gizemini koruyor bu da kitabı elinizden düşürmemenize neden oluyor.
Tek eleştirebileceğiniz kısmı: kitap son sayfalarda bir anda kesiliyor ve aniden olaylar çözümleniyor. Çok hızlı bir geçiş var maalesef… keske Hakim ve Cerrah ikilisinin nasıl bir araya geldiği daha da çok anlatılsaydı.
Acaba kim bu Hakim? Neden bu yöntemleri kullanıyor? Cerrah ile bağlantısı ne?
#semerkant
#aminmaalouf
️İlber Ortaylı tavsiyelerinde gördüğümden beri okumaya istediğim kitaplar arasındaydı. Anca nasip oldu.
Kitap 4 bölüm. 1. Karahanlı, 2. Selçuklu 3.-4. Yakın tarih olayları var.
Şu çok ünlenen, neden bu denli ünlendiğini anlamadığım yazarlarlardan biri de bu oldu. Kitap çok akıcı evet ama alttan alttan bi Arap ve Türk küçümsemeleri, Amerika güzellemeleri seziyorsunuz.
Orhan Pamuk’un Avrupa sevdası gibi, Amin Maalouf da Amerika sevdalısı anladığım kadarıyla. Yalnız keşke bunu kendi coğrafyalarını küçük görerek yapmasalar.
Kitapla birlikte mutlaka tarih de araştırmanızı yapmanızı öneririm zira tarihi bilgileri kendince hikayeleştirip kurgulamış yazar. Kitaba bir tarih kitabı değil de hayal ürünü olarak bakarsanız çok daha yerinde olur diye düşünüyorum.
Ömer Hayyam’a Ebu Tahir boş bir defter verir ve rubailerini buna yazmasını söyler. Cihan ile başlayan aşkı Ömer Hayyam’ı çok etkiler.
Ömer, Hasan Sabbah ile tanışır.
Hasan Melikşah’ı öldürtür, Ömer’in Rubailerini yazdığı defteri çaldırtır, kalede çok iyi korur fakat ölünce sahipsiz kalan defter kaybolur. Yıllar sonra Benjamın’in elinde Titanik’e giden böylelikle defter sonsuzluğa karışmış olur.
#alıntılar
Şu cahillere bak dünyaya egemen onlar. (16)
“Hiçbir şeye şaşırma, hakikatin de insanların da iki yüzü vardır.”(63)
Onca düş kırıklığı onca pişmanlık, başka türlü yaşamak istediğim onca şey!(117)
"Ne mutlu dünyaya hiç gelmemiş olana."(103)
Sevmeyi bilmiyorsan şayet neye yarar güneşin doğması ve batması. (157)
Zayıflar için haklı olmak suçtur.(309)
Çok sevdiğim bir yazar ve okuduğum kitaplarında da hayran olduğum bir kalemi var yazarın.
Fakat bu kitabını sevmedim.
Ben evli birinin başkasıyla yaşadığı aşkı onaylamam. Bunun böyle edebi güzellemelerine de gelemem. Yaşayacaksan ayrıl eşinden istediğini, istediğinle yaşa kardeşim.
Evliliyken başkasıyla yaşanılan aşkın doğallığından, güzelliğinden nasıl bahsedilir anlamıyorum. E bildiğin aldatma güzellemesi bu kitap.
Konusu dolayısıyla edebi yönden de bakamadım kitaba.
Normal olmayan bir şeyi normalleştirmeyin. Hele güzelleşmesini yapmayın. Katil karakter olur iç dünyasını öyle yazar ki adam bir bakmışın hayransın katile. Olmasın işte bu olay. Bence …
Matematikten hoşlanmayan Aleks bir gün durakta kalem bulur. Bu kalem tüm soruları çözebiliyordur. Arkadaşları Sam ve Vanessa’da bu kalemden haberdar olurlar ve eğlenmek için onlarca soru çözdürürler. Soruları çözdükçe kalem de küçülmektedir.
Bir gün kalem kaybolur ve Aleks odasında “Kraliçeyi Kurtarmak” kitabını bulur.
Kraliçeyi kurtarmak için 400 matematik sorusunu çözmesi gerekmektedir.
Matematiği böyle güzel bir maceranın içine yerleştirmek ve çocuklar için zevkli hale getirmek mi! Bu kitabı gözüm kapalı tüm matematik sever çocuklara öneririm.
Ancak bazı soruları anlayabilmek için biraz cebir de gerektiğinden 7.sınıf ve üzeri çok daha keyif alarak okuyacaktır.
Eminim siz de başladığınızda elinizden düşüremeyeceksiniz bu kitabı.
Vargas kardeşler uyanan devlerden kurtulmanın yolunu Fareli Köyün Kavalcısı masalında bulurlar.
Fakat hiç akıllarına gelmeyen bir şey vardır, o da devlerin neden 500 yıllık uykularından uyandıkları.
Bunun cevabını da kitap sonunda imdadımıza yetişen Jared, Simon ve Mallory verir.
Sorunları artık devleşmiş, dertleri artık daha da büyümüştür.
Bakalım serinin son kitabında beklediklerimizi bulabilecek miyiz ?
