Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kolera

Çocukların yaşlanan ebeveynlerine bakmak ve onlarla dostane bir ilişki sürmek gibi insani sorumlulukların dışında başka hiçbir bağımlılığı olmamalı. Çünkü genç nesil yepyeni bir hayata başlamalı ve çok büyük bir zorunluluk olmadıkça geçmişin yükünü üstlenmemeli.
Reklam
Tesadüfi şeyler düzeni seven bir akıla itici gelir.
“Beni bir birey olarak, kalabalıkların içinde erimekten koruyacak dinsel bir yaşamım ve Tanrı ile doğrudan, yakın bir ilişkim var mı?”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İdeal olmak imkansızdır, dolayısıyla hiçbir zaman gerçekleşmeyen bir önerme olarak kalır.
İlahi konuları tartışılamayacak kadar önemsiz gören, ama eğitim programında ilahiyat bulunan üniversitelerimiz var. ne yazık.
Reklam
Onlar gibi, biz de duygusal dip akıntılarımıza bağımlıyız.
Ve biz hâlâ kendimizde görmek istemediğimiz bütün kötülükleri ve değersizlikleri "diğer insana" atfetmeye devam ederiz. Bu nedenle, onu eleştirmemiz ve ona saldırmamız gerekir. Bu durumda asil gerçekleşen şey aşağılık bir "ruhun" bir insandan diger insana göç etmesidir.
Dünya hâlâ tiksinilen insanlar ve günah keçileriyle doludur, aynı eskiden cadılarla ve kurtadamlarla dolu olduğu gibi
Kalabalık ne kadar büyük olursa bireyin önemi o kadar azalır.Ama eğer birey kendi zayıflık ve yetersizlik duygusu altında ezilerek,yaşamın anlamını yitirdiğini hissederse o zaman çoktan devlet köleliği yoluna girmiş ve bilmeden veya istemeden devletin kulu olmuştur.
Tüm akıl hastalıklarının temelinde meşru acıları yaşamayı reddetmek yatar.
Reklam
Tanrıya bağlanmayan bir birey dünyanın fiziksel ve ahlaki kışkırtıcılığına kendi kaynakları ile direnemez.
İbrahim inanmıştı ve şüphe etmiyordu. O, akıl olmaz olana inanmıştı ve o yaşlı adam inancı uğruna orada, yanında biricik oğluyla doğruldu fakat şüphe etmedi. Kaygıyla sağa sola bakmadı. Herhangi bir ağıt da yakmış değildi. Biliyordu ki onu sınayan Tanrı'ydı. Biliyordu ki bu, ondan istenecek en zor kurbandı ve yine biliyordu ki Tanrı, dilediğinde hiçbir kurban zor olamazdı. İbrahim inanmamış olsaydı eleminden donuklaşırdı şüphesiz. Tanrı'nın dileğini yerine getirmeye memur edildiğini anlamaz, buna bir gençlik hülyası der, güler geçerdi fakat o inanmıştı. Demek ki gençti. Hep en iyisi için umut taşıyan dünyadan yaş alır. Hep en kötüsüne hazır olan çabucak çöker ama inanan, daimi bir gençlik sürer. Öyleyse methedilsin bu öykü…
Kimse duymadan ölmeliyim Ağzımın kenarında Bir parça kan bulunmalı.
İnançlı insanı iyi bir insandan daha değerli gören tüm öğretiler sahtedir.”
6,4bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.