Şafak Sarraf Yıldırım

Şafak Sarraf Yıldırım
@SafakSarraf
264 syf.
·
Not rated
Karakter Grenouille gerek dünyaya geliş şekli gerek yaşantısı, aşağılanışı, yaptığı planlar dahilinde yeryüzüne inen bir şeytan. Süskind’i ilk kez okuyuşum olsa da karakterlerini yoğun bir psikolojik süreç içinde işlediğini söyleyebilirim. Kitapta ‘üst ve alt ben’ olmak üzere iki tane Grenouille var. Biri Tanrı dediklerinde anlaşılmaz gözlerle bakan, Tanrı’yı kendisi bilen Grenouille, diğeri ise hayatta bir uğraşı olup kendini insanlığa kabul ettirmeye çalışan, Tanrılaşma yolunda insanları kullanan Grenouille. Bu iki Grenouille’nin de ortak öz’ü ‘koku’. İnsanlığın, yaratılışın, kendini bulma yolundaki rüzgarların kokusu. Bir koku insanı şeytanlaştırır mı? İnsanoğlu başta şeytan gördüğünü daha sonra Mesih kabul edebilir mi? Neyse zaten şeytan olmasa papazlar nasıl para kazanacak değil mi?
Koku
KokuPatrick Süskind · Can Yayınları · 201822k okunma
Reklam
239 syf.
·
Not rated
Leyla Erbil’in bu kitabı kimine göre içinden çıkılmaz gibi görünebilir. Bazı kitaplar vardır ki belli temellendirmeler bilinmeden okunmaz, anlaşılmaz. Bu da biraz öyle romanlardan. Dilinin savruk oluşu, olaya bağlı kalmadan romanın gidişatının her yöne çıkışı da bu kitabı biraz anlaşılmaz kılmış olabilir. Başta kitapta temel tezlerden biri kesinlikle ‘varoluş’ tur. Kierkegaard’ın durup dururken her yerde karşımıza çıkması bu tezi destekler niteliktedir. Erbil, ironik üslubu ve yaratıcı zekası ile mitolojiye, siyasi tarihe ve din tarihine ışık tutan bir gaz lambası gibi adeta bu kitapta. Özellikle Türkiye’nin siyasi tarihine oldukça hakim. Belli çatışmalar ile savrulan bir Türkiye’yi yakından gözlemleyen yazardan da savruk bir dil beklerdik öyle değil mi? Bir diğer yaklaşım da Erbil’in yaşamı boyunca benimsediği fikir babası Freud’un ‘psikanalist’ yöntemi. Ego ve insanlar arası savaş kitabın genel konusunu oluşturur. Geleneği sırtından atmaya çalışan genç nesil ve bunun karşısında duran tüm yapılanmalar o dönem Türkiye’sini gözler önüne serer. Bu durum tüm insanlığı psikolojik bir buhrana sokar. Biz bu kitapta Lahzen’in dilinden bir savruluşu, kendini bulmaya çalışmayı ve kabuğundan sıyrılmayı okuyoruz.
Kalan
KalanLeyla Erbil · İş Bankası Kültür Yayınları · 2011542 okunma
216 syf.
·
Not rated
Maalouf’un tarihi ve sosyolojiyi romanlarına sindirdiğini hepimiz biliriz. Bu kitabı diğerlerinden biraz farklı bir çizgide ilerliyor. Maalouf bu kitabında yepyeni ve günümüzce de algılanabilen bir ütopya oluşturuyor. Bu ütopya ise romanın kahramanlarınca kimisine göre korku ütopyosı kimisine göre de iyi ütopyaya dönüşüyor. Kendilerini “Empodekles’in dostları” olarak isimlendiren bir grubun dünyayı alışılmışın dışarısına çıkarmaya çalıştığı bu kitapta günümüzün de belirli sorunları tartışılıyor. Örneğin “ Eğer insanlık uzun bir Ortaçağ içinde batacağına Yunan mucizesi zamanındaki gibi ilerlemeye devam etseydi kim bilir neler olurdu? “ İşte aslında verilmek istenen öz de bu. Toplum belirli mekanizmalara kendini bağlamayıp yeni bir bilim oluşturarak tüm hastalıkları yok edip belki de ömrü uzatabilirdi? Kim bilir? Maalouf’un mitolojiyi özümsediği konusunda hepimizin hem fikir olacağı bu kitapta Empodekles dışında yunan tanrısı Dianisos’a da atıflar bulunuyor. Geçmiş ve gelecek dünyanın iç içe anlatıldığı bu ütopik roman bize geçmişten ve gelecekten birer pusula oluyor. Aslında bu pusulaya yön vermenin de bizim elimizde olduğunu içten içe anlatmaya çalışıyor Maalouf. Umarım pusulalar bizim elimizdedir. Umarım siyasilerin elinde değil.
Empedokles'in Dostları
Empedokles'in DostlarıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20215.2k okunma

Reader Follow Recommendations

See All
296 syf.
·
Not rated
Saramoge’nin Körlük ve Görmek’ten sonra okuduğum bu kitabında artık yazarın üslubunu anlamış oldum. Körlük ve Görmek serisinde karakterlerin adlarını vermemesinin altında yatan düşünceyi bu kitabında daha iyi anlayacaksınız. Bu kitabı ressam ve yazar olan birinin yolculuğu olarak algılayabilirsiniz. Bunu şu soruyla kendinize de açıklayabilirsiniz? Birey içinde bulunduğu zamanda kendine neler katar? veya birey varoluşunu nasıl tamamlar? Elbette buradaki yolculuk manevi bir yolculuktur. Bu açıdan bunu Simyacı veya Mantıku’t Tayr ile bir tutabiliriz. Doğru olan nedir? Bireyin doğrusuna inandığı şeyler için her şeyden vazgeçmesi mi? Yoksa toplumun beğenisine göre kendini tamamlayamamış olması mı bir ressamın? Tüm bu sorulara cevap bulacağınız bu kitap bir sanat tarihi kitabı niteliğinde. Bu tarihten ve tablolardan neler çıkaracağınız ise tamamen size kalmış.
Ressamın Günlüğü
Ressamın GünlüğüJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2018388 okunma
166 syf.
·
Not rated
John Berger’in başyapıt mahiyetindeki bu kitabı,gerekli donanımlar olmadan da okuyup derin anlamlar bulabileceğiniz bir kitap. Yazar “görme” ediminin konuşmadan önce geldiğini söyleyerek başlar kitaba. Kitap farklı bakış açılarıyla yazılmış 7denemeden oluşuyor ve hepsi de okuyucunun kafasında sorular oluşturup okuyanı araştırmaya itiyor. Örneğin perspektif ve Tanrı, sanatın neresinde duruyor?Perspektifte her şey duran kişinin bakış açısına göre şekilleniyorsa seyirci ve Tanrı arasındaki mukayese nasıldır? Sanatta nü’luk tam manasıyla nedir ve Avrupa sanatında nasıl kurgulanmıştır? Tüm sanat tarihi boyunca yağlıboya resmini diğer türlerden ayıran nedir? Reklamlarda yağlı boya tablolarından esintiler görebiliyor muyuz? Görüyorsak bunlar nasıl işlenmiştir? gibi belli başlı düşünce sistemli sorular bunlar. “Kitabı okumaya üşenenler” için demeyeceğim ama ilgilenenler için kitabın belgeseli de var. Hem kitap hem de belgesel sadece sanat tarihi öğrencilerinin okuması ve izlemesi gereken hazineler değil, tüm insanlığa sunulmuş manevi bir inci niteliğindedir.
Görme Biçimleri
Görme BiçimleriJohn Berger · Metis Yayıncılık · 20205.7k okunma
Reklam
261 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
Sineklerin Tanrısı, İkinci Dünya Savaşı’ndan kısa bir süre sonra, bu savaşta yıllarca çarpışan insanların birbirlerine nasıl kıydıklarını kendi gözleriyle görüp,umudunu yitiren W. Golding tarafından yazılmıştır. Kitaba ismini veren “Sineklerin Tanrısı” İbranice şeytan’ın Kutsal Kitap’taki adıdır. Vahşiliğin ve vahşileşmenin daha iyi anlamlandırılması için yazarın çocukları seçmesi pek de tesadüf değildir. Burada kitap bize şunu düşündürtüyor “Kötülük varoluştan gelen bir mesele midir?” Halk bilimsel ve sosyolojik açıdan bugüne dair izler bulabileceğimiz bu kitap bir çocuk kitabı olmaktan çıkarak bize büyük bir düşünce sunuyor. Bu da kesinlikle “kötülüğün insanın içindeki şeytan ve canavar” olduğu düşüncesi. Kitabın sonunda çocuklar eksikler vermiş olsa da bir kurtuluşa erer. Yazar bu sonu bizim kurgulamamızı ister gibidir. Sizce de çocuklar savaşın sancılarının devam ettiği bir dünyada gerçekten kurtuluşa erebilecekler midir? Yoksa hayatlarından eksikler vermeye devam mı edeceklerdir?
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080.7k okunma