"Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir."
GENÇLERLE BAŞBAŞA
Kitabın ismine aldanmayın, zira bu kitap hemen hemen her yaştan insanın okuması, özümsemesi gereken bir kitap. Sayfa sayısı oldukça kısa, kitap 70 sayfadan oluşuyor. Liselerde, okullarda, üniversitelerde başucu kitabı olarak okutulması gerek. Çalışmanın niceliğine takılanlarımız için bunun aksine niteliğe, doğru yönteme, iradeye
KADINLIĞIN KEŞFİ
Bir doktorun tavsiyesi üzerine aldığım harika bir kitap. İyi ki tavsiye etmiş de merak edip almışım bu şahane eseri. Öyle ki uzun zamandır böylesine içimi çeke çeke bir kitap okumamıştım. Toplumda ayıp, günah, yanlış denilen bazı konulara sağlıklı biçimde ancak böyle yaklaşılırdı. Okurken merak uyandıran, heyecanlandıran, düşündüren, daha neleri yanlış ya da eksik biliyoruz dediğim, farkındalık sahibi bireyler olma yolunda gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim bir kitap. Okuyun, okutturun dostlar. Dr. Ayşe Duman bu kitabında ekseriyetle bilinçaltından ve etkilerinden, değişim ve dönüşümden, maddi beden kadar manevi olan ruhun sağlıklı ve iyi olmasının öneminden, Allah tarafından verilenlerin bir hikmeti olduğundan, geçmişin prangalarından arınarak ruhumuzla barışmamızın ruhumuz ve hayatımız üzerindeki etkisinden hem gerçek yaşanmışlıklar hem de doyurucu bilgiler eşliğinde bahsetmekte. Öncelikle her genç kız, kadın, anne mutlaka okumalı.
İnsanı ayakta tutan bedeni iken, bedeni ayakta tutan ruh neden arka plânda kalıyor? Ruhumuza gerekli bakımları yapmazsak bedende çeşitli hastalıklar, sıkıntılar şeklinde bizi yine buluyor da farkına varmıyoruz. Öyleyse iyileşmeye engel olan izleri, yaraları, anıları bir bir atmalı bilinçaltımızdan. Çünkü bilinçaltı bilincimiz oluşturandır.
Son söz, "Huzuru tercih edin, gelmesini beklemeyin."(s.123)
"Artık daha fazla amaçsız dolaşma:Kesinlikle gerçekleştirmek istediğin şeyler için hızlan, boş umutları defet, eğer kendinle ilgiliysen, hâlâ mümkünken kendi yardımına kendin koş."
Marcus Aurelius, Kendime Düşünceler, s.27
HAY BİN YAKZAN
Doğu'nun ilk felsefî romanı olma özelliğine sahip hikâye, bir keşfediş, arayış, müşahede hikâyesidir. İnsanın kendisini bulma, anlama, anlamlandırma, içselleştirme çabasıdır. Üstüne uzun uzun konuşulacak nitelikte bir başyapıt. Eser her ne kadar roman özelliği taşısa da bu romanın herkesin rahatlıkla anlayabileceği dilde olduğunu düşünmüyorum. Çünkü eserin felsefî bir dili var. Malûm pek fazla felsefe okuyan bir toplum değiliz. Felsefî ve ilahiyat bilgileri anlamında en azından taban bilgi gerektiriyor demekle yetineyim. Mantık, felsefe, ilahiyat derslerini alanların da kesinlikle okuması gerekir. Bunun dışında ise bir Yaratıcı'nın varlığını sorgulayanlara, temellendirmek isteyenlere tavsiye olsun.
Hikâyenin sonunda benim çıkardığım en bütüncül ders ise, anlamak istemeyene hiçbir şey anlatamaz, görmek istemeyene hiçbir şey gösteremezsiniz. Aramak, bulmak için bahane yok diyor kitap aslında. Aklını kullanabilecek seviyede olan her insan arayabilir, bulabilir.
Kitaptan çok sevdiğim bir alıntı ile sözlerimi bitireyim, "Bütün amacı mal toplamak, yemek içmek, cinsel isteklerini doyurmak, içindeki kin ve nefreti başkalarını ezerek yatıştırmak, mevki ve makam isteğinde bulunmak, öğretinin buyurduğu yükümlülükleri insanları aldatmak için yerine getirmek gibi aşağılık ve değersiz şeylerden öte gitmeyen insandan daha çok ziyanda olan kimse düşünülebilir mi?"(s. 166-167.)
Hay bin Yakzanİbn-i Sina · Yapı Kredi Yayınları · 20214,699 okunma