Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Saliha kaan

Saliha kaan
@Salihaaa00
Diyarbakır adana
Diyarbakır
6 okur puanı
Mart 2024 tarihinde katıldı
"Ölüm hayatın zıttı değildi, bilakis hayatla başlıyordu ve hayatın ta kendisiydi. Ölüme ilerlemenin adı hayat olmuştu. Doğan herkes bu yolu yürüyor ve günü gelince de dünyayı terk edip gidiyordu. Uzun emeller ve ihtiraslar gidişi geciktirmiyor, bilakis hayatı geciktiriyordu."
Sayfa 251
Reklam
İnsanlığın sorunu kötülük değil Nevzat BAYAĞILIK. Yeryüzü iğrenç bir gezegene dönüştü. Biliyorum, fikrime katılmıyorsunuz. Sizin için en önemli sorun kötülük, benim içinse nobranlık, cehalet, sıradanlık...
Sayfa 380
Gözler kör değildi, ama göğüslerdeki kalpler kör idi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mugammes yolunda iki yoldaş... Ve yoldaşlardan biri soruyor: "Ya sen beni taşı Vüheyb, ya da ben seni?" Bu teklifin "Ya sen anlat ben dinleyeyim, ya ben anla sen dinle, böylece yol çabuk tükensin!" anlamına geldiğini biliyordum. Vüheyb "Ben taşıyayım" dedi:
Sayfa 62
İnsanın yasası unutmakla illetli... Unutma, diye başladı: Bil ki kalıcı değil geçicisin, sahip değil misafirsin. Sabit değil iğretisin. Her ne var ki sende, ödünçtür, senin sanma. ŞIMARMA! Yarı kısmın topraktır. Toprağı horlama. Dünyadan yerine koyduğundan daha fazlasını alma. Onun dengesini bozma.
Reklam
Bir lisan... sanki tamamıyla bir insan olsun.
Sayfa 13
Zulüm, başka neydi ki? Oysa; İnsanın kendi doğasına aykırı davranışı. Kendi kendisine yabancı kılışı. Kalbin kendini inkârı. Hiç ummadığı yerden yara alışı. Hiç ummadığı yerden zalimce yaralayışı. Kınadığını kendinde tekrarı. Bir yanıyla en güzel olanın hemen ardından en çirkin olması. En güzeli yaşatanın korkuncu tattırması.
Sayfa 137
İnsan. Ne kadar da nazlıydı. Yaşayabilmesi ne çok şartın bir araya gelmesine bağlıydı. Bu en güçlü yaratık en fazla da güçsüz olandı. Bir büyük ağaç kadar kavi ve heybetli, bir kuru dal gibi kırılgandı.
Sayfa 170
Kınayıcılar çoğu kez kınadıklarından daha kirlidir, adım kadar eminim.
Sayfa 311
“Toprağında acelecilik, mizacında sebatsızlık vardı Âdem’in. Ahdinde vefasız, varlığında azimsiz ve kararsız çıktı. Ve ki sözdü bu nihayetinde, unutması vardı. Öyle bir unutmak ki bütün bir insan soyu hatırlasındı.”
Sayfa 113
Reklam
İnsanın kendini yargılaması, başkasını yargılamasından çok daha zordur. Kendini iyi yargılamayı başarırsan gerçek bir bilge olduğunu kanıtlamış olursun.
Sayfa 65
Bazı kelimelerin kaderi bazılarıyla beraber yazılmıştır. Mesela insan kelimesinin kaderi imtihan ile, yol kelimesinin kaderi yolcu ile, dert kelimesinin kaderi derman ile, unutmak kelimesinin kaderi umutlanmakla beraber yazılmıştır.
Sayfa 126
"Yaşamımız diyorum, bulanık bir su gibi."
Üstadım” dedim, “Bayrama ne alayım?” Dedi: “Birkaç piri fâniden gönül, Birkaç çocuktan gülücük, alabilirsen birkaç fakirden de duâ al.”
“Yalan değilmiş eskiden her şeyin daha güzel olduğu; bir nostalji sayıklaması değilmiş.”
Sayfa 37
Öyle yıkma kendini, Öyle mahzun, öyle garip... Nerede olursan ol, İçerde, dışarda, derste, sırada, Yürü üstüne üstüne Tükür yüzüne cellâdın, Fırsatçının, fesatçının, hayının... Dayan kitap ile Dayan iş ile. Tırnak ile, diş ile, Umut ile, sevda ile, düş ile. Dayan rüsva etme beni."
Sayfa 81
Reklam
Adem, Havva ile, iki dünyanın birleştiği yerde bir araya geldi Giden Adem'di ama Havva geldi. geldi. Gelen Havva değil, yitirilmiş cennetti
İnsan her adımını mezardan uzaklaştırmak için atar, yine her adımda mezara bir adım daha yaklaşır. Nitekim her nefesini hayatını uzatmak için alır. Yine her nefeste hayatından bir nefeslik zaman azalır.
Sayfa 15
Kelimeler, duygularımı dile getirmek için yeterli değildi. Tıpkı uyurken rüya görenler gibi her şeyi oluruna bıraktım.
Sayfa 133
Kelime acıtır. Hacmi, ağırlığı, dokusu vardır. Tene değer ve keser...
Sayfa 17
(“.. kendi küçük hayatlarını dar kafalı küçük formüller göre yaşayanları, bir araya toplaşmış sürüler dışında var olamayan varlıkları, yaşamlarını başkalarının düşüncelerine göre kalıplara sokanları, kölesi oldukları çocuksu kurallar nedeniyle gerçekten yaşamayı ve birey olmayı beceremeyenleri düşününce bir iki kez acı kahkahalara boğuldu.” )
Sayfa 302
“ama siz gençler insanın yüreğinin nedenlerini anlamıyorsunuz.”
Sayfa 29
Reklam
Dikkat et, fakirliğin en büyüğü ahmaklık; zenginliğin en üstünü akıldır. Aklını iyi kullan! Ortaya düşme, sebepler olgunlaşmadan sonuca yürüme. Arada sırada bir müddet geriye çekil, kalbini dinle, kendi yaptıklarını aklın ile değerlendir. Pişman olacağın şeyi yapma."
Saliha kaan
@Salihaaa00·1000Kitap'a katıldı.