Gaye İlbars

YORGAN MAFYASI
Hayatı boyunca bir defa da olsa köy tecrübesi yaşamış bir çocuğun sanırım en büyük kâbusu, kendi ağırlığından çok daha fazla, içinde yün olduğu iddia edilse de o yaşlarda “beton” olarak algılanan atlas yorganlarda uyumaktır. (Tabii bir de bunun ekürisi vardır: 2 metre uzunluğunda, gene taştan yapılmış yastık.) Soğuk kış gecelerinde ya da yaz aylarında “buranın gecesi serin olur” diyerek üste örtülen bu yorganların içine girildiğinde naftalin kokulu buz gibi bir hava sizi karşılar. Yorgandan verim alabilmek için önce sizin onu ısıtmanız gerekmektedir. Aa, unuttum, aslında yatağa girmeden önce nasıl yatacağınıza dair plan yapmalısınız, zira içine girdikten sonra manevra kabiliyetsizliğiniz deli gömleğinde bile yoktur. Sanki bir mafya beni kaçırmış ve işkence aleti olarak da bu yorganları kullanıyor zannederdim. Bu yorgan mafyasının üyeleri de babaanne, anneanne, anne, hala, teyze gibi en yakınındakiler... Sabah olduğunda ise sıcaklığından mı, korunaklığından mı, güven duygusundan mı, üstünüzdeki ağırlığın altında ezilmiş olmanızdan mı yoksa mükemmel bir uyku ziyafeti çektiğinizden mı bilinmez, bir türlü çıkmak istenilmez o yataktan. Bir anlamda Stockholm Sendromu. Çok sonradan anladım “Yattım Allah taş gibi, kaldır beni kuş gibi” çocuk duasının bu tecrübeyi yaşamış olanlar tarafından çıkarıldığını... Ve yıllar sonra Mitolojiye merak saldığımda fark ettim ki, Zeus tarafından omuzlarında gökkubeyi taşıma cezası verilen Atlas’ın çocukları da atlas yorganı taşımakla cezalandırıldı. Yani aslında hepimiz Atlas’ın çocuklarıyız..
Reklam
Beled Suresi 4. ayet
Biz insanı dünya ve âhirette karşılaşacağı pek çok zorluk içinde yarattık...

Reader Follow Recommendations

See All
Ali Emiri Efendi
Tarihin her döneminde etkin olmuş böyle bir milletin, arşivcilik, kütüphanecilik, eski eserleri okuma, saklama gibi faaliyetlerden uzak olması ne acı. Neden Türklere ait Orhun Yazıtları’nı Danimarkalı dilbilimci Vilhelm Thomsen çözdü de, Türk dünyasından biri bu kitabelerle ilgilenmedi? İlk Türk-İslam yazılı eseri olarak bilinen ve sadece üç nüshası bulunan Kutadgu Bilig’in ilk nüshasının Viyana’da ne işi var? Orijinal yazma olarak sadece iki tane bulunan, Türk kültürünün en önemli miraslarından Dede Korkut Hikâyeleri neden Almanya- Dresden’de ve Vatikan’da? Bugün dünyanın pek çok ülkesinde Türklere ait el yazması eserler bulunuyor. Divanü Lügati’t-Türk’te belirttiğine göre Kaşgarlı Mahmud, “Kitabu Cevahirü’n- Nahv fi Luga-ti’t-Türk” isminde bir gramer kitabı daha yazmış. Bugüne kadar ortaya çıkmayan bu eser kim bilir kimin elinde! Ya Divanü Lü-gati’t-Türk şans eseri Ali Emiri gibi bir adamın karşısına çıkmasaydı ya da Fransızların teklifini kabul edip onlara satsaydı veya gün yüzüne çıkarmayıp kendi evinde saklasaydı?
Bu mektubu senin yüreğine acı vermek için değil, kendi yüreğimden acıyı sökmek için yazıyorum. Kendi iyiliğim için affetmeliyim seni.
Reklam
216 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.