Aleksey İvanoviç Almanya’da, iflas etmiş bir Rus generalin yanında öğretmen olacak çalışan bir kumarbazdır. General, bir yandan tüm mallarına ipotek koyan ve gırtlağına kadar borçlandığı bir Fransız Marki, bir yandan sırılsıklam aşık olduğu ama parası ve ünvanı için kendisiyle ilgilenen Fransız bir güzel Madam Blanche ile çevrilmiştir.
Blanche ile evlenmek, kumar borçlarını ödemek ve tekrar bolluk içinde, rahat biri hayat yaşamak için General’in yegane umudu, Moskova’da yaşayan, hastalığı nedeni ile her gün ölmesi ve mirasını yeğenine bırakması umulan yaşlı teyzedir.
Fakat bu teyzenin ölmemesi, üstüne üstlük kendisi de kumara düşüp büyük kayıplara uğraması bu insanların planlarını bozar.
Aleksey ise rulette yaver giden şansı ile büyük kazançlar elde eder. Ancak çoğu kumarbazın düştüğü sürekli kazanma hırsına kapılmaması zordur. Kumarda her zaman kazananın sadece kumarhane olduğunu görmekte zorlanır.
Kitap 1867’de yayınlanmış. Kendisi de bir kumar düşkünü olan Dostoyevski, hayatının bazı dönemlerinde baş kahraman Aleksey gibi kumar nedeniyle sıkıntılar yaşamış. Hatta 1863’te Paris’te rulet masasında büyük kayıplara uğramış. Kitapta kendinden bazı parçalar olduğundan şüphe yok. Bir kumarbazın elinden çıktığı için belki de kumar tutkunlarının dünyasını bu kadar başarılı şekilde anlatıyor.
Kumarın insanlar için çekiciliğini okurken anladım. İnsanları bu denli bağımlı kılan şey aslında umut. Fakir bir insan için zengin olma, parasını kaybetmiş insan için ise zararını kurtarma umudu. Aslında rulet masasında bahse sürülen sermaye paradan çok bu umutlar.