İman; tasdik ve itikad olup daha çok kalple ilgili bir durumdur. İslam ise, tasdik ve itikad edilen şeylerin amel boyutuna indirgenmesi, yani azalarla ilgili bir durumdur. Bu nedenle ikisi birbirini tamamlamaktadır.
Biz ibadetin kapsamını daralttığımız için evliliği ibadet olarak göremiyoruz. Aklımıza sadece bazı şekli hususiyetler geliyor ama Allah bizden birşey istemiş, o şeyin nasıl yapılacağını da peygamber ( s. a. s) aracılığıyla göstermişse o şey ibadettir. Her ibadet insana başlı başına bir külfet yükler. Külfetsiz ibadet yoktur. İbadet olarak anladığımız andan itibaren namazımızı koruyormuş gibi evliliğimizi de korumaya başlarız. Eksik kaldığı zaman da bir ibadet eksik kalmış gibi sıkıntıya düşecek, telafi etme adına da gayret içerisinde olacağız...
Şu unutulmamalıdır ki, sınırsız özgürlük demek, zulüm demektir. Çünkü özgürlüğün sınırsızlığı, bu imkanı kullanamayanların haklarının, sınırsız özgürlük imkanını kullananlar tarafından gasbedileceği anlamını taşır..
İnsan bazen gençliğine güvenir ve ölümü uzak görür. Halbuki bu zavallı adam memleketindeki ihtiyarların gençlerin onda birinden az olduklarını, bunun sebebinin ölümün genç yaşta daha çok olmasından ileri geldiğini düşünemez. Bir ihtiyar ölünceye kadar bin tane çocuk ve genç ölür.
Resulullah (s. a. s) şöyle buyurdu; Zulümle öldürülüp onun kanının günahından Adem'in birinci oğlu (Kabil) hesabına pay ayrılmamış hiçbir kişi yoktur. Çünkü Adem'in o oğlu cinayeti adet edenlerin birincisi olmuştu.
Mü'min, Allah' ın razı olduğu en güzel amelin az bile olsa sürekli olan amel olduğu gerçeğini hiç unutmamalıdır. Ara sıra büyük işlerden daha iyisi sürekli olanı yapmaktır