Karşımızdaki kişinin davranışının sebebini bilmeden onu kafamızda şekillendirdiğimiz gibi görüyor, bu böyledir, şu şöyle yaptı demek ki düşüncesi bu yönde diyerek ne kadar da çabuk peşin hüküm veriyoruz.
Ancak gerçekler kafamızda şekillendirdiğimiz düşünce yumağından bambaşka şeyler sunar bizlere.
Bir yanda büyük şehrin akışına ayak uydurmuş, güzelliğiyle iftihar eden, dış görünüşünü hayatının merkezi sayan ve etrafındaki olan şeylere çok da sebep aramadan olduğu gibi gören Sâra.
Bir diğer yanda yıllarca sevmek ve sevilmek namına herhangi bir şey görmemiş, içinde saklı olan sevgi açlığını hayatı ve insanları dalgaya alarak gidermeye çalışan ve çevresindekilerin kadın düşmanı olarak bildiği Homongolos.
Bir dizi mektuptan oluşan kitap, bu iki karakterin hayatlarının kesişmesini konu alıyor.
Okuyucuyu sıkmayan bir dille yazılmış, kitaptan çok Yeşilçam filmi izliyormuş izlenimi veren bu roman beni kendine çekmeyi başardı.
Şimdiden herkese keyifli okumalar..
