Gerçekten sevdiğim pek az insan var; hele saygı duyduğum daha az insan var. Dünyayı tanıdıkça hoşnutsuzluğum daha da artıyor; her geçen gün insan karakterinin tutarsızlığına ve akıllı; duygulu görünenlere bile güvenilmeyeceğini olan inancım güçleniyor.
İnsanların ahmaklıklarını, kötülüklerini yeterince çabuk unutamıyorum ya da bana yönelik kabalıklarını. Kimse duygularımı kolay kolay kışkırtamaz. Yaradılışım için kinci diyebiliriz belki... Birinden bir kez soğuğunca ilelebet soğurum.
Gurur ve gösteriş farklı şeyler, ama sık sık aynı anlamda kullanılıyorlar. İnsan gösteriş düşkünü olmadan gururlu olabilir. Gurur daha çok kendimizle ilgili görüşümüze bağlıdır, gösteriş ise bizim hakkımızda başkalarına ne düşündürtmek istediğimize.
"Hayat çok garip," dedi Nora. "Her şeyi bir arada yaşamamız. Dümdüz bir çizgide. Ama resmin tamamı bu değil, yapmadıklarımızdan da oluşur. Ve yaşadığımız her an... bir çeşit dönemeçtir."
Olmadığınız bir şeyi olmayı hedeflerseniz başarısızlığa mahkûmsunuz. Kendiniz olmayı hedefleyin. Kendiniz gibi bakmayı, davranmayı ve düşünmeyi hedefleyin. Kendinize en sadık versiyonunuz olmayı hedefleyin. Kendiniz olma haline kucak açın. Kendinizi onaylayın. Sevin. Bunun için çok çalışın. İnsanlar sizi küçümsediğinde ve sizinle alay ettiğinde onlara kulak asmayın. Dedikodu çoğu zaman üstü örtük bir kıskançlıktır. Oyalanmayın...
"Yani artık bir kediye bakmayı bile beceremediğini düşünmüyorsun. Sen ona bakabilecek en iyi şekilde baktın. Sen onun ne kadar seviyorsan, o da seni sevmişti ve belki de ölümünü görmeni istemedi. Biliyorsun, kediler anlar. Zamanlarının geldiğini bilirler. Voltaire dışarı çıktı çünkü ölecekti ve öleceğini biliyordu.