SDLLH

SDLLH
@Sdllh
Love the life you live. Live the life you love.” “Yaşadığın hayatı sev. Sevdiğin hayatı yaşa.”
Tarih Öğretmeni
Lisans
84 reader point
Joined on June 2020
Sabitlenmiş gönderi
Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde, yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını, dağlara dönmeli yüzünü insan. Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini ferahlatacak; yeni insanlarla tanışmalı, yeni keşifler yapacak... Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa, gerçekleştirmeyi
Reklam
Her çağda ve her bölgede halk kitleleri sabır ve tahammül göstermeye mecbur bırakılmıştır. Zorluklara ve yokluklara katlanmak, halkın zorunlu bir görevi gibi kabul edilmiştir. Her vesileyle halka saldırır ve hor görürler. Her zaman ve her yerde hep aynı şeyleri söylemişlerdir.
Birçok öğretmen, hâkim, avukat, memur ve doktor, ak­şamları klüp ve lokallerde oturup kumar oynamaktan ve habire bira içmekten vazgeçtiler. Tekrar kitap okumaya, mes­leklerinde araştırmalar yapmaya başladılar. Halkı aydınlatabil­mek için, önce aydınlanmış olma gereğini kavradılar. Artık her yerde bilgili konuşmacılar ve konferans verenler görül­meye başladı.

Reader Follow Recommendations

See All
Dünya tarihini okudum. Birçok hoca ve öğretmenle gö­rüştüm. Sürekli düşünüyorum ve öyle sanıyorum ki, yeryü­zündeki birçok millet hâlâ vahşilikten kurtulamamıştır. Yalnız bugünkü vahşilik başka şekilde oluyor.
İnsanlık her zaman koca bir çocuğa benzemiştir. İnsan­lar kendi aralarındaki anlaşmazlıkları kavga ve gürültüyle çözmeye kalkışırlar. Allah inancı ve hayır işlemek gibi istek ve düşüncelerini bile şiddet yoluyla savunmaya yeltenirler. Hikmet ve felsefe konularını oyun ve eğlence hâline ge­tirirler.
Reklam
Zavallı halk!.. Zavallı insanlar... Hem soyulurlar hem de birbirlerini soyarlar.
Bir kere düşün. Kapkaranlık bir evin içinde dolaşıyorsun. Yüzlerce odanın içinde çeşit çeşit şeyler var. Ama hiçbir ışık zerresi yok. El yordamıyla gidiyorsun. Elbette çevredeki eş­yalar kırılır. Hem başkalarının eşyalarını kırar döker, hem kendin yaralanırsın.
Sen ne kadar hasta idiysen, ben de o kadar hastaydım. O zamanlar ben cahildim.
Şimdi bir de düşünce sıtması, irade veremi, ruh sıtması hastalıkları çıkmıştır karşımıza. Bu ruhsal bozukluk nerdeyse tüm ülke gençliğini istila etmiştir. Gelecek yıllarda topluma yararlı işler yapmak üzere hayata atılacak olan gençlerimizin ruhsal hastalıklardan kırılmasına göz yumamayız. Mücadele etmek gerekmektedir.
Meşhur bir atasözü vardır: “Yeni toplumlar, kendileriyle birlikte yeni şarkılar üretirler.” Zaman geçtikçe nesiller sürekli değişiyor, yenileşiyor. Her nesil, kendisiyle birlikte yeni kavramlar, söylemler, yeni ihti­yaçlar ve talepler geliştiriyor. Yeni nesillere artık eskimiş, za­man aşımına uğramış yönetim biçimleri ve yasalar zorla uy­gulanamaz.
Reklam
Devletlerin güç ve zaafı, milletlerin ilerleme ve yozlaşma­sı, yalnızca devlet adamlarının ehil oluşlarından ve yönetim kabiliyetlerinden veya beceriksizliklerinden kaynaklanmaz. Yöneticiler iyi veya kötü olsunlar, kahraman veya zalim ol­sunlar, onlar kendi milletlerinin birer yansımasıdırlar. Onlar, milli ruhun birer kopyasıdır, halk kitlesinin içinden doğmuştur. Bir millet nasılsa, devlet adamları da onlar gibi­dir. İşte bu nedenledir ki eskiden beri “Her millet, layık ol­duğu idareye ve devlet adamlarına sahip olur.
Düşünen bir insanın yapabileceği en ciddi hata tarihin belirli bir şekilde anlatılışını mutlak gerçek olarak kabul etmesidir. Tarih, hiçbiri de tarafsız olmayan bir dizi gözlemci tarafından kaydedilir. Gerçekler, zamanın geçişiyle ve -özellikle Butleryan Cihadı olayında- insanlığın binlerce yıllık karanlık çağlarının, dinsel mezheplerin yaptığı bilinçli yanlış yorumlamaların ve dikkatsiz hataların birikiminin getirdiği kaçınılmaz yozlaşmalarla çarpıtılır. Bu yüzden de, akıllı bir kişi, tarihi alınması gereken dersler, bir daha asla yapılmaması gereken hatalar, düşünülüp tartışılması gereken seçimler ve sonuçların bir toplamı olarak görmelidir. — PRENSES İRULAN Butleryan Cihadı Tarihi'ne önsöz  
Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka ilâhlar bulunsaydı, yer ve gök, (bunların nizamı) kesinlikle bozulup gitmişti. Demek ki Arş'ın Rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir. (21-Enbiya) (17. Cüz-1. Hizb) Mealli Kur'an - 322
Biz, Kur'an'ı sana, güçlük çekesin diye değil, ancak Allah'tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik. (20-Tâhâ) (16. Cüz-3. Hizb) Mealli Kur'an - 311
İnsan binler çeşit elemler ile müteellim ve binler nevi lezzetler ile mütelezziz olacak bir zîhayat makine ve gayet derece acziyle beraber hadsiz maddî, manevî düşmanları ve nihayetsiz fakrıyla beraber hadsiz zahirî ve bâtınî ihtiyaçları bulunan ve mütemadiyen zeval ve firak tokatlarını yiyen bir bîçare mahluk iken, birden iman ve ubudiyetle böyle bir Padişah-ı Zülcelal'e intisab edip bütün düşmanlarına karşı bir nokta-i istinad ve bütün hâcatına medar bir nokta-i istimdad bularak, herkes mensub olduğu efendisinin şerefiyle, makamıyla iftihar ettiği gibi, o da böyle nihayetsiz Kadîr ve Rahîm bir padişaha iman ile intisab etse ve ubudiyetle hizmetine girse ve ecelin i'dam ilânını kendi hakkında terhis tezkeresine çevirse ne kadar memnun ve minnettar ve ne kadar müteşekkirane iftihar edebilir, kıyas ediniz.
Gençlik hiç şübhe yok ki gidecek. Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat'iyyetinde, gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecek. Eğer o fâni ve geçici gençliğini iffetle hayrata -istikamet dairesinde- sarfetse, onunla ebedî, bâki bir gençliği kazanacağını bütün semavî fermanlar müjde veriyorlar.
Sayfa 22
640 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.