Sefa KAZAR

Reklam
Zamanı kısaltan nedir? Faaliyet! Onu dayanılmaz derecede uzatan nedir? Avarelik! Borca batıran nedir? Miskinlik ve müsamaha! Kazandıran nedir? Fazla düşünmemek! Şeref ve asalet veren nedir peki? Kendini müdafaa etmek!
Bağrında sıkıntı hissederse şair, Kendi ile barışmalıdır ahir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ya korkmazlarsa? Ya ayağa kalkıp tüfeklerini ellerine alıp onlar da ateş ederlerse?(…) Ya günün birinde Lombardlar’a İtalya’da, Almanlar’ın Galya’da, Türkler’in Bizans’ta yaptıkları gibi bir ordu halinde yürümeye kalkarlarsa?
Sayfa 245Kitabı okudu
Oysa bütün mahlukat sabrın ipliğiyle bağlıdır birbirine. Dünya sabırla döner. Çünkü güneşin de, ayın da zamana ihtiyacı vardır. Sabırlı ol. Büyük sırlara ermek için sabır denizinde yüzmeyi öğrenmen lazım. Çünkü sırlar, sabır denizinin dibinde saklıdır.
Reklam
Atatürk, çiftliğin yemiş bahçesi yapılan bir kısmında eski iğde ağacını aramış, sökülüp atıldığını görünce bir yavrusu ölmüş gibi içlenmişti. Bir vatan savaşını ateş içinde nasıl candan gönülden takip ederse, Ankara’nın yeşillenmesini öyle gözlüyordu.
Hitler, Mussolini ve Stalin, üçü de sivil iken üniformalarını bir gün bile bırakmamışlardır. Atatürk, mareşal iken, üniformasını bir iki defa ancak manevralarda giymişti.
Bu ses Kadıköy kadınlarınındır. Kimdi bu kadınlar bilmiyorum. Gazetelerin koymaya cesaret ettikleri telgraf şuydu: “Çanakkale müdafaasını yapan şehitlerin muazzez ruhları önünde Türk kadınlığına ve medeniyet alemine hitap ediyoruz.(…) Milli hukukumuzu ve ismetimizi muhafaza edecek hükümet ve erkek yoksa biz varız.”
Asrın keşfi yapıldı.(…) Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Fırat Nehri’nde üç yeni sazan türü keşfetti, sazanlardan birine ‘’Recepi’’ adını verdiler, öbürüne ‘’Emineae’’ adını verdiler.
Sayfa 226Kitabı okudu
Frenkler Türklere ‘’fataliste’’ namını verirler.  Bu kelimenin manası her şeyi kadere ve kısmete bağlayarak gayretsiz bir çaba harcamadan tam bir tevekkül içinde yaşamaktır… ‘’İş olacağına varır’’ sözü her fiilde felsefemizin düsturudur.
Reklam
İslam dinine en fazla riayetkar sayılan Türk hükümdarları bile devlet otoritesini her şeyin fevkinde tutmuşlardır.
İmamın vazifesi hutbe ve dua ile meşgul olmak… padişahlığı (hakimiyeti) sultanlara havale etmek ve dünyevi saltanatı onların eline bırakmaktır.
Şeriata göre bir Müslüman hükümdarı, halife olsun, sultan olsun, kanun koruyucu sıfatını takınamazdı… Osmanlı Devleti, Şeriatı aşan bir hukuk nizamı geliştirmiştir ve devlet menfaatlerini her şeyin fevkinde saymıştır… Bu merhaleye, Osmanlılar’dan önce kurulmuş olan Müslüman Türk devletleri vasıtasıyla erişilmiş bulunuyordu.
Siz de bilirsiniz ki, bir bebeğin mamasına azar azar bakır katılırsa, bu onu öldürmez, ama kemiklerinin gelişmesine engel olur ve bebek cüce kalır. Bir insanı altınla bu şekilde zehirlediğinde ise ruhu cüce kalır, beş para etmez boş bir balon olur çıkar!
223 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.