Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sefer Can KARAMAN

Sefer Can KARAMAN
@Sefercan
Bir kedi babası, her gün okur, bazen yazar, az konuşur, pek dinlemez. Yaşıyor.
Anımsama bir an için geri dönmek değildir, kendimizi, geçmişte elinden sıyrıldığımız ölümün kucağında bulmamız demektir; bir şey unuttuğumuzda değil, bir şey anımsadığımızda ölüm aklımıza gelir, çünkü anılarımız ölümün de anıları…
Sayfa 107 - Everest
Reklam
Konuşmaya istekli görünürlerse sesimi esirgemiyorum, araziye giden toprak yolun unutmaya olan faydalarından bahsediyorum onlara. En iyisi bu yoldan yalnız geçmektir. Yanımda hep birileri olur, ama insanlar susup sessizleşiyor. En dalgınlaştırıcı kayalıkların yanından geçerken, her şeye kulak verip yanıtlar yetiştirdiğimi fark ettim. Tuhaf işte, yol bana bu defa, susarak hikayeyi yavaşlatmak istediğimi unutturdu.
Sayfa 96 - Everest
Beni kalbinde bir mühür gibi taşı, sevgi ölüm kadar güçlüdür.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Erdemli davranmaktan bir gönül ferahlığı elde eden kişi erdemden uzaklaşmanın ne olduğu hususunda hiçbir fikri olmayan kişidir. Ahmaklıkla erdemi birbirine karıştıranlar topluma ahmaklığı bulaştıranlardır.
Sayfa 111 - Tam İstiklal YayıncılıkKitabı okudu
Sevme sanatından bahis açıldığına göre aşk bir sanat eseri midir? Aşka ölçü konabilir mi? Kimin aşkını kimin aşkından üstün tutacağız? Yaşamayı bir sanat haline getirirsek neye, ömrümüzün hangi kritik kısmına sanat eseri diyebiliriz?
Sayfa 96 - Tam İstiklal YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Sor, gücün sormaya yetiyorsa var mıymış gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi…
Kim demiş haram nedir bilmez Hayyam? Ben haramı helâli karıştırmam: Seninle içilen şarap helâldir, Sensiz içtiğimiz su bile haram.
Sayfa 124 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Varlığın sırları saklı senden, benden; Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben. Bizimki perde arkasında dedikodu: Bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben.
Sayfa 13 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
İçimden şu zalim şüpheyi kaldır…
Reklam
Sevginin Önünde, 1982
Bütün insanları dostun bil, kardeşin bil kızım Sevincin ürünüdür insan, nefretin değil kızım Zulmün önünde dimdik tut onurunu Sevginin önünde eğil kızım
İşçinin Çilesi
Karma Bütçe Komisyonunda Çalışma Bakanlığı bütçesi görüşülürken okunan mektup, işçinin eline pasaportu verip onu kovarcasına hudut dışı ettikten sonra düğümün çözüldüğünü zanneden mermer kafada bir iz bıraktı mı bilmiyoruz, ama şunu da iddia edebiliriz ki, o mermer kafalar oy balyozunun altında paramparça edilmediği sürece, Almanya’daki işçilerimiz daha nice yıllar köpek muamelesine tâbi tutulacak ve daha nice yıllar tarihî Cermen kabalığına boyun eğmek zorunda kalacaklardır. Aslında dert, o mermer kafadan ziyade, o mermer kafaya şahsiyet ve mânâ kazandıran hümanist mantıktır çünkü… Alman’la Türk’ü kardeş kabul ve ilân eden sefil ve perişan beyin yani…
Sayfa 186 - Oymak YayınlarıKitabı okudu
Parlementerlere Yurttaşlık Dersleri
Bundan sonra milletvekilerinin ve milletvekilerinin medenî kanun gereğince bakmak zorunda oldukları ana, baba, eş ve çocuklarının yurt içi ve yurt dışındaki resmî veya özel sağlık kurumlarına sarf ettikleri para, yurt dışına giden asâletmeap ve ona refakat edenin yollukları, milletvekili ailelerinin içme ve kaplıcalardaki masrafları, kulak, burun, boğaz, baş, diş, nasır ilaçları, göbek sarkmasını önleyerek insanın yakışıklı görünmesini sağlayan korse, kasıkbağı, varis çorabı, alçı bantları, ortopedik ayakkabı, gözlük cam ve çerçeveleri, işitme cihazları ve 10 kuruşluk aspirine vatana kadar bütün masrafları devlet bütçesinden, yani iki yakası bir araya gelmeyen 36 milyon insanın kesesinden ödenecektir. Ve biz eminiz ki, hastası da, turp gibi olanı da cebine sahtekar doktorların raporunu koydu mu, tedavi gibi masum bir sebebi ileri sürecek, ama Edirne’den dışarı çıkınca da millet kesesinden para yemeye başlayacaktır. Türkoğlu!.. Parlementonun vazifesi milleti soymak değil, taparcasına hizmet etmektir. Milletvekili, senatör, bakan, başbakan ve cumhurbaşkanı, seni temsil edebildiği sürece şerefli bir dava şekildir. Edemiyorsa o şerefe layık olamayacağı gibi, milli davaya da her an ihanet edebilir ki, vekili değiştirmek müvekkilin elindedir. Düşün ve unutma…
Sayfa 222 - Oymak YayınlarıKitabı okudu
‘İnandım’ diyen kişi, inandım demekle ona söyleyeceğiz her şeyin önüne set vurmuş olur.
dertli gönül neymiş gönüle dert neden düşermiş nasıl olurmuş göze almak gözlerden ötesini?
Reklam
Çok çeşit insanla tanıştım; ama henüz gerçek bir dost bulamadım. İnsanları kendimden nasıl uzaklaştırdığımı bilemiyorum. Aslında epeyce insan bana sempati duymadı değil; ama bu ilişkiler kısa gezintiler gibi oldu. Bir türlü uzun soluklu bir dost yolculuğuna çıkamadım. İnsan türünün genel bir karakteri; sıradan ve tekdüze yaşamak. Çoğu, vaktinin büyük bölümünü sadece yaşamak için harcıyor.. İşte insanın kaderi bundan ibaret.
Sayfa 23
Tarih acayip bir ihtiyardır. Bazılarına tam hakkını verir. Bazı değersizlerden çok bahseder. Bazı büyükleri hiç anmaz. Bazılarına da yalnız birkaç kelime söyler.
Sayfa 140 - Ötüken Neşriyat, 2015Kitabı okudu
Türk Irkının İhtida Sebepleri
...Buraya kadar gözden geçirdiğimiz vaziyetten anlaşılacağı gibi, Türk ırkı kılıç altında cebren (Zorla) müslümanlaşmış değil, İslamiyyete karşı duyduğu ruhî intibâkından (Alışkanlığından) dolayı kendi arzusuyla ve hattâ farkında bile olmadan ihtidâ etmiştir. Léon Cahun, yukarıda bahsettiğimiz Orta-Asya Türk tarihinde bu hakikâti şöyle anlatır: “Türk ırkı hiç farkında bile olmadan hıristiyan bir Avrupa'ya karşı İslâm Asyasının mümessili (Temsilcisi) olmuştur.”
Sayfa 60 - Milli Ülkü Yayınevi, 1978
Yaşamak diyordum, yaşamak ne hoş! Hele bir gelmesin n'olurdu bu kış. Nerde o kahkaha, o ses, o alkış Şimdi yerini aldı düşünceler...
Kış DüşünceleriKitabı okudu
Beşeriyet denilen fertlerde Var mıdır olmayan ahmak ve alık? Bu cihan sanki salaş bir sahne Ve piyes maskaralık, maskaralık...
“Ölen Ölür, Kalan Gençler Bizimdir”
1977, MHP'yi anlamak ve doğru tanımak isteyenler için önemli yıldır. Lafı uzatmayalım. 21 Nisan 1977 günü, Osman Yüksel Serdengeçti, bir kere daha memleket gündemine oturmayı başardı. MHP'nin eski genel başkan yardımcısı ve parti yöneticisi sıfatıyla, partiden ayrılışını, nedenleriyle birlikte anlatıyordu. Haberden okuyalım: “MHP eski genel başkan yardımcılarından Osman Yüksel Serdengeçti, dün MSP'ye geçmiştir. Serdengeçti, partisinden ayrılarak MSP'ye geçişinin nedenini açıklarken, ‘MHP gençleri öldürerek iktidar olacağını sanıyor’ demiştir. Serdengeçti, gençlerin sokakta öldürülmesini MSP'nin önleyeceğine inandığını belirterek şunları söylemiştir: ‘Sekiz defa mahpus, bir defa mebus oldum. Çok çile çektim. Çok şükür bugüne kadar geldik. MHP'den ayrılışımın nedeni, bu partinin gençlerin ölümüne alâkasız kalmasıdır. MHP, gençleri öldürerek iktidar olacağını sanıyor. MHP'de sandıktan çıkma yerine namludan çıkma telkininde olan gençler vardır. Parti yöneticilerine 'bu durum daha ne kadar devam edecek?' diye sorduğumuzda 'Ne yapalım, harp halindeyiz. Ölen ölür, kalan gençler bizimdir' diyorlar. İşte bu nedenlerle MHP'den ayrıldım. MSP Genel Başkanı Erbakan da Serdengeçti'nin partisine girişinden duyduğu memnunluğu belirtmiş, 'Serdengeçti'nin ikaz mahiyetindeki bu sözlerini saygı ile karşılıyorum' demiştir.” Kim diyor bu sözleri? MHP'nin kurulduğu günden, o güne kadar parti yöneticisi olan, bugünün MHPli gençlerine 'abide şahsiyet' diye satılan Osman Yüksel Serdengeçti...
Sayfa 184Kitabı okudu
Reklam
Enver Paşa
Semalardan gelen gizli hak sesi “Türkler artık kurtuluyor!” müjdesi!
Sayfa 53 - Karbon KitaplarKitabı okudu
Din
Benim dinim ne ümittir ne korku; Allah'ıma sevdiğimden taparım! Ne cennet ne cehennemden bir korku Almaksızın vazifemi yaparım Vaiz!.. Deme cehennem ateşi Çıkar bilmem kaç bin çeki odundan De ki vardır bir güzellik güneşi Doğmuş bizim aşkımız odundan*
Sayfa 10 - Karbon KitaplarKitabı okudu
AKLIM ÇIKIYOR
Korkarım derdimi sana dönerken, Utanır gözümden yaşlar akarken. Uzunca yazamam, belki okurken Yorulursun diye aklım çıkıyor...
Sayfa 77 - Beste YayınlarıKitabı okudu
Millete ihanet yalnız askerî sırları düşmana satmakla olmaz. Mevkiinin otoritesini kendi menfaati için kullanan devletli, akrabasının çocuğunu hatır için geçiren öğretmen, vazifesi başına geç gelip millet fertlerini bekleten belediye doktoru da birer vatan hainidir. Farkları, ihanetin şümulü (Kapsamı) bakımındadır.
Sayfa 110 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu