Seher Aksakal

Seher Aksakal
@Seheraksakal
Erciyes Üniversitesi
Konya
43 reader point
Joined on January 2020
Şu anda okuduğu kitap
Gulyabani
GulyabaniHüseyin Rahmi Gürpınar
8.2/10 · 10.8k reads
Reklam
68 syf.
·
Not rated
·
Read in 25 hours
Diriliş Neslinin Amentüsü
Diriliş Neslinin AmentüsüSezai Karakoç
9/10 · 18.7k reads

Reader Follow Recommendations

See All
Manevi yapıyı inkâr edenler veya gereğinden fazla darlaştıranlar bir gün materyalizme saplanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklardır. Aynı şekilde, İslam'ın toplum düzeni ve fert yaşayışı için buyurduğu kurallara uymayanlar veya bunları, kendilerinin bâtın adamı olduğu iddiası veya İslam'ın büyüklerinden birine bağlılıkları bahanesi ile inkâr edenler de bir vakitler bâtinilerin düştüğü vartaya düşmekten kurtulamayacaklardır. Ruhumuzu bu iki aşırılıktan, sapmadan korumaya çalışmamız, dengeli bir gidiş sahibi olarak ruhun ve maddenin, dışın ve için, toplumun ve kişinin hakkını verme prensibine sımsıkı sarılmamız, doğru yoldan ayrılmamamız için şarttır.
Allah'a inanan insanın özgür olduğuna inanıyorum. İnsan boynuna zincir atan, takan eşyadan ve öteki insanlardan, insanların tanrılaştırdığı kişi ve eşyadan insanı ancak Allah kurtarır. Yani insanı ancak Allah özgür kılar. İnkar tutsaklık, inanç özgürlüktür.
Reklam
Ölüm, oğlum, herkes için iyi bir şeydir; hayat dediğimiz kaygılarla dolu günün gecesidir o. Zavallı yaşayanlara mütemadiyen musallat olan tüm hastalıklar, acılar, kederler ve korkular ölüm uykusunda iyileşirler. En mutlu görünen insanlara şöyle bir bakın: Göreceksiniz ki sözde mutlulukları onlara çok pahalıya patlamıştır. Halkın saygısını kazanmanın karşılığını aile içinde huzursuzluklarla ödemek zorunda kalmışlardır; servetin karşılığını yitirdikleri sağlıklarıyla, sevilmenin nadiren bulunan keyfini aralıksız verilen fedakârlıklarla ve çoğu zaman başkalarının çıkarları için feda edilen bir ömrün sonunda çevrelerinde sahte arkadaşlıklar ve nankör akrabalardan başka kimseyi bulamazlar bile.
Sayfa 105Kitabı okudu
Erkekleri zalim olan memleketlerin kadınları ikiyüzlüdür. Zulüm her yerde kurnazlık doğurur.
Yegâne haminiz Tanrı ve katıldığınız tek cemiyet de insan ırkı olsun! Daima ikisiyle de ilişki halinde olun. Soylu aileler, cemiyetler, halklar, krallar; bunların hepsininde kendi önyargıları ve kendi tutkuları vardır; onlara hizmet etmek çoğu zaman erdemi bir kenara bırakmayı gerektirir. Tanrı ve tür olarak insanlık ise bizden erdem dışında hiçbir şey talep etmez.
"Seni görmek bütün yorgunluğumu alıp götürüyor. Dağın tepesinden, seni vadide dolanırken gördüğümde, bostanlarımızın orta yerindeki bir çiçek demeti gibi geliyorsun bana. Annelerimizin evlerine yürüdüğün sırada yavrularına koşan keklik bile senden daha güzel değildir ve yürüyüşü seninki kadar zarif olamaz. Ağaçların arasında gözden yitirsem bile, seni bulabilmek için görmem gerekmez, senin geçtiğin yollarda, oturduğun çimenlerde, havada senden adını koyamadığım şeyler kalır bana ve sana yaklaştıkça tüm duyularım şenlenir varlığınla. Göğün mavisi, gözlerinin mavisinin yanında sönük kalır; Bengallilerin şarkısı, sesinin tınısının yanında kaba kaçar. Sana yalnızca parmak ucuyla bile dokunsam, bütün vücudum sevinçle ürperir..."
Yolculuklarımda antikiteden kalma bir heykel ya da anıtla karşılaştığımda üzerinde yazanları okumaktan zevk alırdım ve hâlâ da güzel bir kitabe okumaktan keyif alırım. İnsani bir sesin taştan bir sureti gibi görüyorum bunu, çağlar ötesinden kendini duyurur ve hiçliğin orta yerindeki bir kişiye hitap eder, ona yalnız olmadığı söyler, tam da onun durmakta olduğu yerde başkalarının da bir zamanlar durmuş olduğunu, tıpkı onun gibi hissetmiş, düşünmüş ve acı çekmiş olduklarını söyler. Dahası eğer bu kitabe artık var olmayan eski bir millete aitse, o zaman ruhumuzu ebediyetin enginliğine genişletir ve bir imparatorluğun yıkıntılarında bile bir düşüncenin yaşamaya devam edebildiğini göstererek ruhumuza ölümsüzlük duygusunu tattırır.
Reklam
Sohbetlerine asla dedikodu yapmayı gerektirecek meseleleri dâhil etmezlerdi çünkü dedikodu ister istemez yüreği hınç ve sahtekârlığa sürükler, bunun sebebi kötü şeyler yaptığına inandığımız insanlardan nefret etmemenin ve nefretimizi sahte bir iyilik görüntüsü altında gizlemek zorunda kalacağımız kimselerin arasında yaşamanın imkânsız olmasıdır. Öyle olunca da dedikodu bizi gerek başkalarına, gerek kendimize karşı kötü duygular içinde olmaya zorlar.
En kurak ve ilkel şartlara sahip bölgelerde sığınma ihtiyacı duyan hassas ve acı çeken tüm varlıklarda en temel ortak dürtü budur, kayalıklar yazgının talihsizliklerine karşı kale surları işlevi görecekmiş, tabiatın sükûneti ruhun kederli çırpınışlarını yatıştırabilecekmiş gibi gelir insana.
Tirol'de Anadolu Hatıraları
Gündüz insanlar yaşarsa, bence gece de tabiat yaşar. Herhalde karanlıkta tabiat ve eşya insan hayaline ve sinirlerine hakim oluyor, insanlarda, bulundukları veya yaşadıkları çevre ve zamandan başka birde kalplerinde sakladıkları bir dünya ve geçmiş hayatın izleri silinemeyen tatlı ve acı yolları var.
Sayfa 255Kitabı okudu
198 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.