Fatih Öztürk

Fatih Öztürk
@Sekersey
null
null
null
null
7 reader point
Joined on July 2018
'belki de seninle gelirim; ben özgürüm' 'hayır, özgür değilsin. senin bağlı bulunduğun ip öbür insanlarınkinden biraz daha uzun, hepsi bu kadar! senin patron, uzun ipin var, kendini özgür sanıyorsun. ipi koparmadın mı da....' 'bir gün koparacağım!' 'güç patron çok güç! bunun için delilik gerek, delilik, duyuyor musun? ya hep, ya hiç! sende beyin var ve seni bu yiyecek. aklın bakkal senin, defter tutuyor, bu kadar verdim, bu kadar aldım; kar şu kadar, zarara bu kadar diye yazıyor. yani, iyi bir sahip, her işi sermiyor, her zaman arkayı kolluyor. hayır, ipi koparmıyor rezil, onu sıkı sıkı tutuyor, kaçırırsa mahvoldu demektir zavallı, mahvoldu demektir! ama ipi koparmadıkça hayatın ne tadı vardır, söyler misin bana? papatya papatyacıktır; rom değil ki dünyayı altüst etsin!'
Reklam
‘’Kralına karşı haklı olan bir vekil, kocasına karşı haklı olan bir kadın, subayına karşı haklı olan bir nefer; bunların hepsi iki kat cezaya çarptırılmaz mı? Zayıflar için haklı olmak suçtur.’’
‘’Yıkalım demiyorum, örmüşsün o kadar ama pencere mi açsak bu duvarlara, hem kuşları görürsün, belki çiçek koyarsın önlerine. Ne bileyim.”

Reader Follow Recommendations

See All
Eğer gitmen onun duygularını ayaklandırmış, inletiyorsa yeri göğü, dönmen gerekir gittiğin yerden, ama ses etmiyorsa duyguları suskunluk kaplamışsa dört bir yanı, kalmak gitmekten daha çok acıtacaktır
(...)her yaşın kendine göre bir güzelliği yoktu. emin olduğun, farkında olduğun hiçbir yaşın güzelliği yoktu. yaş öyle bir şey olacaktı ki sen bilmeyecektin. sana yaşını sorduklarında şaşıracaktın, şöyle bir durup hesaplamak zorunda kalacaktın. yaş günü hediyesi verenlere ajan provokatör gözüyle bakacaktın. "benim yıllarımı paketlemiyin ulaan, bırakın dağınık kalsın!" diye bağıracaktın..."
Reklam
Geçen sabah senin üzüntülü olduğunu söylediler. Dokunsalar ağlayacakmışsın. Dokunmamışlar, yine de ağlamışsın
“her zaman uğradığı marketteki kasiyer iyi akşamlar derken gülümsedi diye kızı kendine aşık zanneden heriflerden biriydi işte necati. o kadar yalnız, o kadar sevilmemişti.”
"mutluluk bir seyahat şekli olması gerekirken, bir türlü ulaşılamayan hayali istasyonlar haline geliyor. yüzlerimiz, hüznün yüzlerce elbisesinden hangisini seçeceğine bir türlü karar veremiyor. aynı hava sıcaklığında bir gün üşürken, bir başka gün terleyebiliyoruz. bir gün kahkahalarla güldüğümüz bir espriye, bir başka gün tebessüm etmekte zorlanıyoruz. su bazen sıfır derecede donmuyor, bazen kaynamıyor yüz derecede. o halde, 'bizi mutlu kılan şey şartlardan çok, ruhumuzdur.' istemekle değil, istememekle hür olan ruhumuz."
Demode prensiplere bağlıyım ben. Aşktan sadakati çıkaracak kadar modernleşmedim.
insanlar hareketlerini önceden tahmin edebildikleri kişilerin yanında kendilerini üstün hissederler. eğer beklentilerinin aksine hareket ederek kontrolun kimde olduğunu onlara gösterirseniz hem saygılarını kazanırsınız, hem de kaçıp gitmekte olan dikkatlerini üzerinize sabitlersiniz."*
Reklam
"Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: Ya bir insan yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir."
Eskiden yaşansa dokuz köyü ateşe vereceğin şeylere zamanla kibrit bile yakmıyorsun. Tahammül etmeyi ve şaşırmamayı öğreniyorsun. Artık hiçbir şeye şaşırmadığını fark ettiğin gün büyüdüğünü de fark etmiş oluyorsun aslında.
Sorarlarsa, ''Ne iş yaptın bu dünyada?'' diye, rahatça verebilirim yanıtını: Yalnız kaldım. Kalabildim! Altı milyar insanın arasında doğdum. Ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından..
Ne hoş bir güzelliği vardır hafif adımlarla, dünyadan gülümseyerek geçenlerin. Kimseye bir kötülüğü dokunmadan yaşayanların, onurlu bir yaşamı seçenlerin.” -virginia woolf
" kabına sığmaz olunca koşardı eskiden, şimdi bunu yapmıyor; kırgın. Kırgınlığının nedenini çözemiyorum bir türlü, artık gözleri çok uzaklaştı, okunmuyor. "
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.