"Çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz."
Satranç bir insanın hayata tutunmasını sağlayabilir ve onun hayatını kurtarabilir mi? Hayata tutunmamızı sağlayan şeyler bizi daha farklı bir felakete sürükleyebilir mi? Kurtuluş sandığımız, sıkı sıkıya tutunduğumuz şeyler bir süre
"Onu sevmek, nefes almak gibidir. Gel de nefes almaktan vazgeç şimdi" demiş Mevlana. Sevmek, şansın yoksa yaşarken ruhen ölmeyi göze almaktır.
Stefan Zweig' in Satranç kitabını okudum ve beğenmişle beğenmemiş arasında kaldım. Yalnız iyi olan bir tarafı var bu yazarın; olay örgüsü kuvvetli ve okurken film izliyormuşçasına bir his
Yalnızlık Paylaşılmaz şiir seven sevmeyen herkesin anlayarak okuyabileceği anlamlı, kaliteli bir eser.
Mehmet Kaplan'ın bir yazısıyla başlıyor:
"Kelimeler ile gerçek arasında bir uçurum vardır. Hiçbir kelime gerçeğin yerini tutmaz.
Kelimeler gerçeğin uzak ve suni işaretlerinden ibarettir. Biz gerçeğe bizzat yaşayarak ulaşırız.
Fakat onları anlatmaya kalkınca kullanıla kullanıla yıpranmış, bizim yaşantılarımıza tekabül etmeyen
kelimelerle karşılaşırız. (...) Öyleyse her şeyi yeniden yoklamak, dilin aldanışlarına kapılmamak
lâzımdır. Bu nasıl olur? Paradokslarla. Zira paradoks bilinen kelimelerin manalarını siler.
Paradoksla yeni hakikatlere ulaşılmasa bile, hiç olmazsa, dilin o aldatıcı büyüsü yok edilmiş olur.
Özdemir Asaf'ı paradokslu bir üslup kullanmaya sevkeden psikolojik amilin bu arzu olduğunu
sanıyorum."
Mehmet Kaplan hocanın yazısının ardından o muhteşem dizeler geliyor adeta doğru bir kitap seçtiniz dercesine:
"Her insanın bir öyküsü vardır,
ama her insanın bir, şiiri yoktur."
Öyle değil mi sahiden? Her insanın iyi ya da kötü bir hikayesi var. Ama şiir herkese nasip olmuyor.
Neler yok ki kitapta: Aşk, yalnızlık, ölüm... Mısra mısra altını çizeceğiniz dizeler... Size hitap eden birkaç dizeye mutlaka rastlıyorsunuz. Ben de beni anlattığını düşündüğüm birçok dizeye rastladım. Birçoğunu da siz değerli okurlar ile paylaştım. Kim bilir belki de "bu kadarı fazla" dedirtmişimdir ama bir dizeyi paylaşsam hatrı kalıyordu diğer dizenin. O nedenle beğendiğim dizeleri buraya da ekleyerek sizleri sıkmayacağım.
Şairin en sevdiğim eseri oldu. Gönül rahatlığıyla öneriyorum.
"Her insanın bir öyküsü vardır ama her insanın bir şiiri yoktur"
Düşünüyorum da bir zamanlar ;
Susmak zorunda kalıyor olmak ne zordu.
"Ön yargılardan uzak
Eğilip içimize baksak."
Herkese , beklenen her yere aynı anda yetişmekten vazgeçiyor insan. Bir kere konuşan, ifade eden oldun mu, sanki hep bunu yapman gerekiyormuş
"Sapsarı saçlarım vardı, aklaştı.
Anılar üst üste bindi yükleşti."
Şiir okumayı, dinlemeyi ezelden severim. Babamdan kaldı bana bu kültür. Şiir yazmayı da zaman zaman düşünmüşümdür ancak bir tane yazabildim, şimdiye kadar. Babam, şiir okumak da bir sanattır derdi. Beğendiği şiirleri bana sesli okuturdu. Şimdi ben de kızıma okutuyorum. Belki o da evlatlarına okutur?
Gelecekte kitap yazmak çok isterim. Biyografi, anılarım, mesleğim, babam, oğlum, kızım, soyum vs.ile ilgili ön çalışmalarımı toparlayabilirsem neden olmasın? Hatta ders kitapları da yazmışlığım var ancak şiir kitabı yazacak kadar duygusal olabileceğimi düşünmüyorum.
Yalnızlık Paylaşılmaz... Ne güzel bir kitap ismi. Ayrıca ne kadar doğru bir söz. Yalnızlık paylaşılsaydı kalabalık olurdu, gürültü olurdu değil mi? Özdemir Asaf, kısa kısa kelimelerden ne kadar anlamlı şiirler yazmış.
Bazı dönemlerde çok seviyorum şiir okumayı, bu şiir kitabı da beni yine o dönemlerde yakaladı. İyi ki de yakalamış... Şairin bazı şiirlerini yüreğimde hissedemedim. Bu konuda şairin suçu yok, benim duyguyu hissedemem diyebilirim... Ama bazı şiirlerde de beni alıp nice uzun yollara, yıllara götürdü.
Eğer şiir okumayı seviyorsanız, mutlaka okumanızı öneririm.
"Yalnızlık paylaşılmaz..
Paylaşılsa yalnızlık olmaz."
Yalnızlığıma sımsıkı sarılmaya karar verdirten kitap oldu kendisi. Özdemir Asaf'ın şu an okuduğum en iyi kitabı bence buydu. Diğer kitaplarından daha güzel şiirler barındırıyordu bence. Bu kitaptaki şiirlerinin altında daha derin manalar olduğu aşikar. Okurken zaten kendimden geçtim. Gerçekten hissettim bunu. Gözlerim hafif kısıldı. Arkada çalan hafif melodi beni aldı şairler dünyasına götürdü. Zihnimin dudakları bir ahenge tutuldu. Ağzım oynamadı ama yüreğimden haykırarak okudum şiirleri.
Her şiirinde farklı şeyler anlattı Asaf usta. Yalnızlığına pek tutkunmuş kendisi. Yalnızlığı benzetmediği şey kalmamış. Kimi zaman gemi olmuş yalnızlık, kaptanıyla batmış. Kimi zaman dünya olmuş, sahibinin başına yıkılmış. Farklı bedenlerde farklı acıları aynı tatlarla farklı damakları süslemiş.
Kitabı okurken kendimi buldum. Yalnız okurum çünkü. Yalnız yazarım. Yalnız gezerim bazen sokaklarda. Kütüphaneme kapanır, yapayalnız, dünyadan uzak kitaplarıma sarılırım. Yalnızlığımın tadı o zaman çıkar. Bu incelemeyi de yine kitaplarımın arasında bir masanın başında bir sandalyeye oturmuş yazıyorum. Yine yalnızım. Ah yine mutluyum. Daha demin yalnızlığa yazılan methiyeleri okudum nasıl mutlu olmam? Nasıl sevmem yalnızlığı?
Öyle işte yalnızlık.. farklı bedenlerde bolca var. Hepsinde muhtaç olunan bir şeylerin eksikliği var. Ama boşverelim bunları. Yalnızız. Mutluyuz. Yalnızlığımızı birgün paylaşırsak, o gün kırılmasın bize Asaf usta...
Keyifli okumalar...