Elimde olmadan, gözlerim yaşlarla
dolmuştu.
“Bazen benim de hayal kurabileceğimi
kabul etmelisin.”
“Ama hayalinde bana yer vermedin.”
Keyifle güldü.
“Ben sana bütün hayallerimde yer
veriyorum, Portuga. Tom Mix ve Fred
Thompson’la yemyeşil geniş çayırlara doğru
yola çıktığımda, fazla yorulmadan yolculuk
edebilmen için sana bir posta arabası tuttum.
Gittiğim bütün yerlerde sen de varsın. Zaman
zaman, okulda kapıya bakıyorum ve senin
görünüp bana günaydın diyeceğini
düşünüyorum…”