Selenay Afşar

Selenay Afşar
@Selenayafsar59
FENERBAHÇE'ye aşık bir hemşire
340 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 18 days
Samire, Yaşar, Lorin... Üç yara kadın. Hayatları birbirine bağlı üç anne. Bir İclal Aydın klasiği. Anneliği, sevgiyi, beraberliği, yalnızlığı bizi biz yapan bütün duyguları bütün bağlamları dibine kadar hissettirdi. Bir annenin çaresizliği, bir annenin yalnızlığı, bir çocuğun sevgiye açlığı... Samire, çocuk yaşta evlendirilen çocuğuna sahip çıkamayan "köylü" oluşuyla ezilen sevgisiz bir kadın. Büyükanne Samire ne de güzeldin. En çok sana üzüldüm ben, en çok senin yaşadıkların yordu kalbimi. Yaşar, sevgisiz, diktatör, kendi yalnızlığının sorumluluğunu evladına bağlayan onu da mutsuz eden kadın. Sevemedim seni, bir annenin bu kadar sevgisiz olmasını hazmedemedim. Kendi evladına bu kadar uzak olmasını kabul edemedim. Yalnızdı ama bu yalnızlığın asıl sorumlusuydu. Lorin, ismini bile başkalarının koyduğu yetim ama anne sevgisi olmadan büyüyen sevgiye muhtaç bir kadın. Annesinden göremediği sevgiyi başkalarında aradı hep. Belki de o yüzden evlendi genç yaşta. Sonrasında yeniden inandı başkasına, ilk defa yüreğini açtığı adamdan da yedi darbeyi. Peki ya arkasında annesi, babası olsa yapabilir miydi bunları ona... Hayatın içinden, hayatın ta kendisiydi sanki. Karşı komşu hikayesini anlatıyor gibi hissettim hep. Sevgisizliği, birlikteliği, anne çocuk ilişkisini, aşk sandıklarımızı çok güzel anlatmış sevgili İclal Aydın. Çok beğendim ben. Yine çok güzeldi!
Bir Cihan Kafes
Bir Cihan Kafesİclal Aydın · Artemis Yayınları · 20202,103 okunma
Reklam
576 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 12 days
Değişim bir fısıltıyla başlar. Kitabı, filmini izledikten sonra okumaya başladım. Filmini ise sosyal medyada gördüğüm bir video ile başlamıştım. Sarışın bir kız çocuğu siyahilerin klozetine oturduğu için annesi tarafından tartaklanıyordu ve bakıcısı bir siyahiydi. Küçük kıza "sen güzelsin, özelsin, sen önemlisin" diyordu. Hayatlarını
Duyguların Rengi
Duyguların RengiKathryn Stockett · Pegasus Yayınları · 2012964 okunma
440 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 34 days
Aklından Bir Sayı Tut ile başladığım Dave Gurney serisi... Her kitabında yok artık dedirten bir yazar John Verdon. Bunu sevmedim diyeceğim bir kitabı olmadı henüz. Yılan Avı; kurgusuyla, akışıyla, meraklandırmasıyla en iyilerden biri olarak yerini aldı. Ziko Slade, Lenny Lerman'ı vahşice öldürmekten hapis cezası alır. Emekli dedektifimiz Dave Gurney bir arkadaşının ricası üzerine olaya dahil olur. Arkadaşı Ziko'nun suçsuz olduğunu düşünmektedir. Dave davayı incelerken alelacele verilmiş kararlar olduğunu fark eder ve davayı ayrıntılı incelemeye karar verir. Olayları araştırırken, tehditler almaya başlar. Hatta cinayet zanlısı haline gelir. Yine de araştırmaya devam eder ve kendini tehlikeye atarak sonuca ulaşır.
Yılan Avı
Yılan AvıJohn Verdon · Koridor Yayıncılık · 2024543 okunma

Reader Follow Recommendations

See All
560 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
İhsan Raif, Emine Bulut, Münevver Karabulut ve daha bilemediğimiz katledilen; erkekler tarafından hayatları ellerinden alınan kardeşlerimi, ablalarımı bir kez daha anıyorum. Kitap da katledilen, canice öldürülen kadınlara ithaf ediliyor zaten... Bu incelemeyi yazarken arkada Müzeyyen Senar'dan "Kimseye Etmem Şikayet" çalıyor. Zaten çok sevdiğim şarkının çok derin bir anlamı var artık, İhsan Raif'in hüzünlü hayatı... 13'ündeydi İhsan, kendisine iftira atılıp hiç sevmediği, istemediği, bilmediği bir adamla evlendirildi. 14 sene boyunda dayak yedi, aldatıldı, ailesinden uzak yaşadı. En sonunda boşandı eşinden. Hürriyetine 14 yıl sonunda kavuşabildi. Bu hüzünlü şarkının, İhsan Raif'i, hikayesini yeri geldi sinirle yeri geldi ağlayarak okudum. Bir kez daha minnet duydum Ata'ma, bize medeni kanun hakkını verdiği bizim insan sayılmamıza imkan sağladığı için. 14 yıl boyunca yaşadığı her şeye şahit olan Atiye şahitlik bile yapamamıştı mahkemede, KADIN olduğu için...
Nihavent Hıçkırık
Nihavent HıçkırıkDemet Altınyeleklioğlu · Kırmızı Kedi Yayınevi · 202138 okunma
380 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 12 days
2.Dünya Savaşı konulu her kitabı okuyabilirim demiştim daha önce. Kesinlikle aynı noktadayım. Her kitapta farklı insanlar olsa da hikaye hep aynı... Mathilda 1940 yılında, birlikte büyüdüğü komşusu Hans'a aşık olur. Ne var ki Hans Yahudidir. O zamana kadar bunun hiç bir önemi yokken, bir anda ailesi tarafından Hans'a düşman olması istenir. Hitlerin Almanyasında Yahudi olmak, Yahudilere yardım etmek vatana ihanettir. Mathilda ve Hans hitlere, ebeveynlerine yenik düşmek üzeredir çünkü Hans ve ailesini naziler alıp götürmüştür. Etkileyici bir hikaye, etkileyici bir yazar. Kitap akıp gitti. Diğer kitaplarının çevirisini de merak ediyorum açıkçası.
Esaret Şehrinde Bir Kitapçı
Esaret Şehrinde Bir KitapçıShari J. Ryan · Arkadya Yayınları · 2022399 okunma
Reklam
408 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 21 days
Okuduğum en iyi II.Dünya Savaşı kitaplarından biri olabilir. Gerçek bir hikayeyi anlatıyor olması, ki yazılanların hepsi gerçek ama bu kitap bizzat Dita'nın ağzından edinilen bilgilere dayanarak yazılmış, çok daha fazla etkiliyor insanı. Dita 14 yaşında Naziler tarafından esir edilmiş bir yahudidir. Annesi, babasıyla beraber Auschiwitz de aile kampındadırlar. Her tutsak gibi kamptaki korkuya, çalışma hayatına, eziyetlere uyum sağlamaya çalışırlar. Ailelerin bir arada yaşadığı, kitapların kesinlikle yasak olduğu kampta bir kütüphane kurulur. Mahkumların gizlice içeri soktuğu 8 kitap Dita'ya emanet edilir, böylece Auschiwitz'in kütüphanecisi artık Dita'dır. Çocukların gerçek hayattan kopmaması, kampın zor şartları altında öğrenmeye devam etmeleri için dersler başlar. Savaş ortamında yaşanan korku, açlık, ölümlere rağmen verilen mücadele, direniş ve cesaret ile umutlarını hiç kaybetmeyenlerin hikayesi... Yazar bazen konuyu dağıtmış, konu üstüne konu işlemiş de olsa hikayesi sizi derinden etkileyecek.
Auschwitz Kütüphanecisi
Auschwitz KütüphanecisiAntonio González Iturbe · Pegasus Yayınları · 20201,858 okunma
408 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 13 days
Kirke, Helios'un kızı, Aiaie Cadısı... Kirke güneş tanrısı Helios'un sevilmeyen, herkesçe dışlanan kızı. Kirke der ki, cadılık nefretten, kıskançlıktan oluşmaz, ben ilk büyümü aşkımdan yapmıştım. Kirke doğduğu andan itibaren ailesi tarafından dışlanan, sevilmeyen, yalnız bırakılan bir tanrıçadır. Babası Helios, Zeusla yaptığı anlaşma sonucunda kızını bir adaya mahkum eder. Kimsesiz, yalnız başına yüzyıllar geçirmesine neden olur. Gelen gemiler, domuza dönüşen adamlar, aşık olduğu kişiler gelip geçici hale gelir. Bu dünyada artık yapamayacağını düşünür... Mitolojik karakterlerin bu şekilde anlatılması, tek kelimeyle muazzamdı. Her birinin hayatından küçük bilgiler ediniyor ve daha çok merak ediyorsunuz. Örneğin kitabı okurken, Truva filmini bir kez daha izledim. Kirke'ye üzüldüm, yalnız bırakılmasına içerledim bir yandan da bu kadar içine kapanık, sürekli birilerinden merhamet beklediği için kızdım. Bir tanrıça, Aiaie Cadısı her şeyi yapabilecek güçteydi oysa ki.
Ben, Kirke
Ben, KirkeMadeline Miller · İthaki Yayınları · 202133.8k okunma
208 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
1950lerde yazılan bir kitabın bu kadar geleceği görmesi, o zamandan bu zamanları böylesine tahmin etmesi beni çok şaşırttı. Televizyonlar, telefonlar, tabletler hepsinin kitabın yerini alması, kitapların okunmaması, birer süs eşyası haline gelmesi... 2 3 yıl kadar önce biri bu kitap için "mutlaka okuyacaksınız" gibi iddialı bir yorumda bulunmuştu. Merak etmeme, almama rağmen okumamıştım. Evet daha önce okumalıymışım. Montag, kitapları yakan bir itfaiyecidir! Kitap okumak, evde kitap bulundurmanın yasak olduğu bir dönemde, yangını söndürmek yerine yangın çıkaran bir mesleğe sahiptir. Bir gün eve dönerken komşusu Clarisse ile karşılaşır ve hayatını sorgulamasına sebep olur. Yaptığı işin doğruluğunu ise bir evi yakmaya gittikten sonra sorgular. Kitaplardan korkulan, kitapların yaşadıkları düzeni bozduğuna inanılan, okumanın yasak olduğu, evde herkesin "duvar" kadar büyük televizyonlar izlediği, insanların daha bebeklik zamanından itibaren bu şekilde yetiştiği bir dönemi anlatmış yazarımız. İnsanların cahilliği mutluluk sandığı, öğrenmeden, sorgulamadan hayatlarına devam ettiği, farklı olandan korktuğu dönem inanılmaz tanıdık geldi bana. İnsanların bunu yaşamak sandığı, dikte edilen şeyin doğru olduğuna inandıkları bir yaşam... 1952de böyle bir yazı yazılmış olması inanılmaz etkileyiciydi. Sindire sindire okudum, sizin de okumanızı tavsiye ediyorum.
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202289.5k okunma
520 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 55 days
Okuduğum en iyi romanlardan biriydi Martin Eden! Martin Eden, denizcilik yaparak geçimini sağlayan fakir, okulunu bitirmemiş, "alt tabakaya" ait bir gençtir. Bir gün sokakta dayaktan kurtardığı çocuğun ablasıyla tanıştığında kıza aşık olur. Kız "burjuva" denilen sınıfa aittir. Kaba saba konuşan, dövüşçü, cahil bir adamken değişmesi gerektiğini fark eder. Aslında bir yandan da buna zorlanır. Okur okur, daha çok okur. Öğrendikleri ona yetmemeye başlar. Özendiği, içinde olmak istediği sınıfa dahil olabilmek adına insanüstü bir çaba sarf eder. Yazmaya başlar, yazdıkça zaman ona yetmez. Daha az uyumaya, daha çok okumaya, daha çok yazmaya başlar. Tek amacı vardır; sevdiği kız Ruth ile beraber olmak... Kitaptan bahsetmeye devam edebilirim. Bu kitap hakkında günlerce konuşabilirim. Bitirdiğimde bir yanım eksik hissetti, arkadaşımı kaybetmiş gibi hissettim. Bir yanım Martin'e çok kızgın ama bir yanımsa ona çok üzüldü. Kendini hiçbir "sınıfa" ait hissetmeyişi, çok dokunaklıydı. Yazdıkları üne kavuştuğunda herkes tarafından eve yemeğe davet edildiğinde, sevdiği kızın annesi ona selam verdiğinde yaşadığı hayal kırıklığını kalbimde hissettim. "Ben değişmedim, yazılarımı kimse görmediğinde neysem şu an da o Martin'im" cümlesi yalnızlığına, eski Martin'in yok sayılmasına verdiği tepkinin en iyi örneğiydi. İyi ki Martin Eden geçti hayatımdan, herkes tarafından okunması gereken muazzam bir eser!
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391.3k okunma
318 syf.
5/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 11 days
Kitaba büyük bir hevesle başladım. Merak ettiğim bir kitaptı, uzun süredir de kütüphanemde bekliyordu. Ama maalesef istediğim gibi değildi, hele ilk bölümler alenen yapılan Türk düşmanlığı rahatsız etti beni. Kitap Ömer Hayyam, Hasan Sabbah, Nizamülmülk'e dayanıyor. Konu olarak ilgi çekici, yazarın kalemini sevdim diyeceğim ama ilk bölümler ve devamında Türklerin geçtiği bölümlerde yazılanlar buna engel oluyor. Konu ilerledikçe, Ömer Hayyam konusu bitince devamında çok zorlandım. Maalesef sevemedim.
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061.7k okunma
Reklam
392 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 7 days
Her savaş kadınlar için bir işkence haline gelir... Korenin işgalini anlatan bir mini dizi izlemiştim daha önce, çok etkilenmiş hatta ağlamıştım. Kitap başka bir kadının, kadınların hayatına değinse de değişen hiçbir şey yok. Her zaman olduğu gibi yine en çok zararı kadınlar görüyor... Hana 1943 yılında Jeju Adasında yaşayan bir Haenyeo'dur yani adalıların tabiri ile deniz kızı. 16 yıllık yaşamı Japon işgali altında geçmiş olmasına rağmen kendini denizde hep özgür hissetmiştir. Bir gün küçük kız kardeşini korumak adına Japon askerlerinin eline esir olarak düşer. Mançurya'ya gönderilir. Artık adı Sakura olan Hana'nın tek hayali evine dönebilmektir. İkinci Dünya Savaşı döneminde yaşanmış ve günümüzde bile hala etkisi süren olayları; iki kardeşin, anne ve çocuklarının birbirine olan bağlılığını anlatan harika kitap olmuş. İlk kitap olmasına rağmen kalemini kullanma şeklini sevdim. Yazarın annesinin de Koreli olduğunu düşünürsek, yazmak için bir sürü sebebinin olduğu bir gerçek. Yazarın notunda da söylediği gibi, "tarih kitapları, şarkılar, romanlar, oyunlar, filmler ve anıtlar yaşananları unutmamaya ve barış içinde ileriye gitmemize yardım etmek için son derece gereklidir."
Beyaz Kasımpatı
Beyaz KasımpatıMary Lynn Bracht · Arkadya Yayınları · 2018461 okunma
458 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 8 days
Polisiye mi seviyorsunuz? O zaman alın ve okuyun! Bir insanın nasıl katil olduğunu adım adım işliyor kitap. Çocukluk yıllarımız hayatımızın gelişiminde en önemli role sahiptir. Bunu bir kez daha anlatmış yazarımız. Reverdi bir seri katildir. Herkesçe tanınan, dalgıç olan bir seri katil. Nefesini dakikalarca tutabilen bir seri katil... Mark ise gazetecidir. Paparazilikten, cinayet araştırmalarına uzanan bir gazetecilik... Kitabın ne zaman nerede olduğunu, kimi anlattığını anlamak ilk 100 sayfada biraz zorluyor. Hakim olmak için ara vermeden okumak gerek. Ama sonrası akıp gidiyor. Yazarın dilini tarif etmek gerekirse biraz mahalle ağzı gibi, sanki arkadaşlar toplanmış yazar da hikaye anlatıyor gibiydi. Okuduğum ilk kitabı olmasına rağmen sevdim.
Siyah Kan
Siyah KanJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 201512.2k okunma
448 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 14 days
Fantastik kitap okumayı pek de sevmeyen ben bile sayfalar devam ettikçe ne olacak diye merakıma yenik düştüm... Atalarının laneti ile "kan"a aç olan insanlar bizim dünyamızda yaşayamaz hale gelirler. Bunlardan biri de yaşamında bir çok sorunla karşılaşan ve asla mutlu olamayan Sera'dır. Bir gün hiç bilmediği bir dünyaya ayak basar. Tanımadığı biri ondan "kadeh"lerdeki kanı içmesini ister. Zorla da olsa bunu yapan Sera, düşmanın Pars Lunae Kabilesi olduğunu öğrenir. Bu yeni dünyada, yani Konseyde kılıç kullanmayı, büyü yapmayı, kendi korumayı öğrenir. Asıl öğrenmesi gereken şeyse içinde bulunduğu dünyayı yerle bir edecek kadar güçlü olduğudur. Satanas, herkesten bağımsız acımasız, asla yalan söyleyemeyen, aşık olamayan, duygularından arınmış biridir. Sera'yı ölümden kurtarır, tabi bunun bir bedeli olacaktır. Sera Satanas'ın isteğini yerine getirmek adına hiç istediği işlere karışırken kendini büyülü dünyanın merkezinde bulur.... Kitap her ne kadar kan isteğinden bahsetse de, vampirlerle dolu bir Alacakaranlık canlanmasın gözünüzde. Ata'larının lanetini devam ettirmek zorunda olan, uzun yaşamak adına düşman kabileleri öldürmekten çekinmeyen insanlardan bahsediyor. Yazarın ilk kitabı olmasına ve aslında benim fantastik türünü sevmememe rağmen oldukça ilgi çekici buldum. Öyle bir yerde bitti ki devamını inanılmaz merak ediyorum. Bir insanın büyü yapabilse bile öncelikli olarak istediği şeyin "güven" olduğu çok güzel işlenmiş. Keyifli okumalar dilerim!
Kadeh ve Kan
Kadeh ve KanDevrim Battaloğlu · Panu Kitap · 202115 okunma
664 syf.
5/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 15 days
Sonunda demek istiyorum, sonunda bitti. İlk kitabı okuduktan sonra devamını merak etmiştim ama böylesine uzun olacağımı hiç tahmin etmedim. İlk kitabı daha ilgi çekici daha heyecanlıydı. Nedense Gezgin'i bir türlü devam ettiremedim. Kitap farklı zamanlara savrulan Etta ve Nicholas ın birbirini bulması, amaçlarına devam etmelerini ele almış. Betimlemeler öylesine uzundu ki film izliyorum sandım. Her şeyiyle anlatmış sevgili yazar. Yazarın okuduğum son kitabı olacak...
Gezgin
GezginAlexandra Bracken · Parodi Yayınları · 2019173 okunma
462 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 17 days
Sonunda Dave Gurney yeniden bir cinayetin içindeydi. Seri şeklinde olan, karakter devamlılığı olan kitapları daha çok seviyorum. John Verdon da bunu en iyi yağan yazarlardan biri. Angut Russel, malikanesinde boğazı kesilerek öldürülmüştür. Parmak izleriyse, bir gün önce çatıdan düşerek ölen Billy Tate'i gösterir. Huzurlu sanılan kasaba bir anda herkesin şüpheli olduğu ve beklenmedik insanların ölebileceği bir yere dönüşür. Basının olaya ilgisi artar, cinayetler devam eder ve dirilen bir adam olduğu gerçeği her geçen gün daha çok artar. Klasik bir John Verdon kitabı, harika analitik yeteneği ile Dave Gurney bir kez daha cinayetleri aydınlattı. Öylesine güzel kurgulamış ki yazarımız tahmin etmekte zorlanırken, hep bir başkasını düşünmenizi sağlıyor ve bir anda o düşünce cinayetle yarıda kesiliyor. Oysaki katili tahmin etmek zor değilmiş, dikkatli ve zamanında okumak çok önemli.
Tepenin Laneti
Tepenin LanetiJohn Verdon · Koridor Yayıncılık · 20211,882 okunma
101 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.