Selim kara

Selim kara
@Selimimben
5 okur puanı
Mayıs 2024 tarihinde katıldı
BANA KARIMI GETİRİN
Birkaç gün sonra yaşlı adam yatağında yalnız uyandı. Karısı evdeki tüm ziynet eşyalarıyla kayıplara karışmıştı. Bir süre çaresizce beklemiş, bu bekleyiş esnasında aklını yitirmenin eşiğine gelmişti. Daha sonra evden çıkmış ve saatlerce sokaklarda eşini aramıştı. En sonunda kendini savcı beyin odasında başına gelenleri ağlayarak anlatırken bulmuştu.Durumu anlayan savcı bey, çok soru sormayıp durumu üstelemedi. Karısı hakkında dolandırıcılık suçundan soruşturma başlatacağını söyleyince yaşlı adam sözünü kesti: “Savcı bey, ben eşimin bulunmasını ve bana geri getirilmesini istiyorum. Onun için size geldim. Dolandırdıysa benim param, ben paramın peşinde değilim. Bana karımı geri getirin lütfen.” Savcı bey, bu sözler karşısında derin bir nefes aldı. Dilinin ucuna bir şeyler geldi ancak söylemekten vazgeçti. Masadaki monitöre dönüp, “Tamam amca,” diye geçiştirdi. Tavırlarından yaşlı adamın derdiyle pek oralı olmadığı anlaşılıyordu. Derdinde olmayan deveyi görmezmiş, yaşlı adamın asıl problemi onun meselesi değildi.
Reklam
Duruşma yönetimi, duruşma salonunda olan bitene hâkim olmayı gerektirmekle birlikte salondakilere, salondaki atmosfere ve tarafların iç dünyalarına da vâkıf olmayı gerektirir. Bu bağlamda hâkim, her yönden duruşma insicamını tesis etmekle yükümlüdür ve duruşmanın seyrine göre tavrını revize etmelidir. Tekirdağ Adliyesinden değerli meslek büyüğüm Özkan Levent Taşkoparan savcımız, bu nedenle duruşma yönetmenin tiyatral bir kabiliyet veya yatkınlık da gerektirdiğini söylemektedir. Duruşma yönetiminde hâkimleri zorlayan durumlardan biri de vatandaşların hazırcevaplığıdır. Sorulan sorulara taşı gediğine koyarak cevap vermeyi başaran vatandaşlar, ilginç diyaloglar yaşanmasına neden olur. Çok değerli bir hâkimimiz, bu konuda yaşadığı ilginç bir olayı anlatınca tebessüm etmiştik. Hâkim hanım, asliye ceza hâkimliği yaptığı bir gün, karşısına bir karı koca gelmiş. Kavga eden çift birbiri darp etmiş, her ikisi de şikâyetçi olunca haklarında kamu davası açılmış. Hâkim hanım, söz hakkı verdiğinde adam, yaka silkerek konuşmaya başlamış:” “Hâkim hanım, bu kadın benim ömrümü yedi. Evde her gün kavga, geçimsizlik ve huzursuzluk var. Onun yüzünden eve gitmek bile istemiyorum. Lütfen bizi boşayın!” Hâkim hanım, ceza yargılaması yaptığını ve ceza hâkimi olması nedeniyle onları boşamaya kanunen yetkili olmadığını belirttiğinde vatandaş talebini uyarlamıştı: “O zaman beni hapse atın. Yeter ki eşimden kurtulayım!”
Mesleğe farklı bir bakış….
İyi bir insanın, kötüler tarafından başına getirilen kötülüklerin üstesinden gelmesi ve yaşadıklarını unutması kolay değildir. Zira kendi değer sisteminde ve düşünce tarzında bu kötü davranışlar makul bir zemine oturmayacak, maruz kaldığı kötülüğü bir türlü anlamlandıramayacaktır. Ağaç unutmaz, balta unutur, sözü bu nedenle doğrudur. Bu yüzden iyi insanlar her zaman hayata ve insanlara karşı gardını almalı, kötü olduğunu sezdiği insanlardan kendini sakınmalıdır. Her ne kadar her insanın içinde iyilik ve kötülüğün birlikte bulunduğu ileri sürülse de bazı insanların sadece kötü olduğunu kabul etmek gerekir. Bu insanların içinde iyilik arayışına çıkmak ve bu ihtimale tutunmak acı bir tecrübe kazandırmaktan başka bir sonuçla bitmeyecektir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Aziz Yıldırım da her gecenin sabahı olmaz der...
En uzun, en çaresiz geceni düşün. Sabah olmadı mı, oldu. Yine olur.
Ehline denk gelmeyen her şey ziyan olur can da, inci mercan da...
El olduk efendim. Velhasıl ziyan olduk, ziyadesiyle!
Reklam
Reklam
Reklam