Dinle küçüğüm: Ağaca güvenebilirsin. Bilirsin ki elma ağacı elma verir, erik değil. Hayvanlara güvenebilirsin; çünkü aslan, aslan gibi davranır maymunluk etmez. Ama insana güvenemezsin; zira o, yüzüne gülümserken arkasında hançer gizleyebilen tek yaratıktır.
| Emine Supçin
"Elimde güç olsa, onu kullanmaya hiç ihtiyacım olmaz, diye düşünüyordum. İnanın, güçlü de olsam kendi isteğimle, her yerde en arka sıraya geçerdim."
| Dostoyevski, Delikanlı
“İnsanın derdi ne kadar büyük olursa gülüşü o kadar sıcak olurmuş. O derdin büyüklüğü neye göre ölçülür biçilir bilmem ben. Fakat birinin gülüşünün sıcaklığını hissettim mi, anlıyorum ki derdi çok. Güzelleşmiş derdiyle.”
| Neşet Ertaş
Bir insanı hayatından çıkartmak diş çektirmek gibi. Dişin çekildiği zaman rahatlarsın. Ama dilin yüzlerce kez dişinin eskiden olduğu yere gider. Artık canını yakmaması fark etmeyeceğin anlamına gelmiyor. Bir boşluk bırakıyor bazen kendini onun eksikliğini hissederken buluyorsun.
İnsanlara saygı duyup onları eleştirmediğiniz zaman bir süre sonra kusursuz olduklarını zannedip, sizde kusur bulma hakkını kendilerinde görürler. İbn-i Haldun haklı; “Fazla tevazunun sonu, vasat insandan nasihat dinlemektir.” Her şey gibi, tevazunun fazlası da zararlı.
Şöyle bir şey okudum, çok doğru :
"Dünyanın en zeki insanı da olsanız, bulunduğunuz ortam vasat ve vasatın altındaki kimselerden ibaret ise, düzeyinizi koruma imkanınız bile yoktur. Hepimiz beraber en çok zaman geçirdiğimiz beş kişinin ortalamasıyız."
Sezai Karakoç ne güzel ifade etmiş anlaşmazlıkların nedenini, “Anlamak masraflı iştir; emek ister, gayret ister, samimiyet ister. Yanlış anlamak kolaydır oysa. Biraz kötü niyet, biraz da cahillik kafidir.”