Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Semih Can

Asil ve Pek Kötü Black Ailesi
"Efendi nankör bir domuzdu, annesinin kalbini kırdı..." "Annemin kalbi yoktu, Kreacher," diye çıkıştı Sirius. "Sadece kiniyle yaşıyordu."
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
İki yüzlü adam
"...İyiyle kötü diye bir şey yoktur, güç vardır sadece, bir de o gücü elde edemeyecek kadar zayıf olanlar..."
Sayfa 233Kitabı okudu
Kelid Aynası
"Efendim, Profesör Dumbledore? Size bir soru sorabilir miyim?" Dumbledore gülümsedi. "Tabii, sordun ya zaten. Ama istersen bir şey daha sorabilirsin." "Aynaya bakınca siz ne görüyorsunuz?" "Ben mi? Elimde bir çift yün çorapla kendimi görüyorum." Harry boş boş baktı. "İnsanın hiç yeteri kadar çorabı olmuyor." dedi Dumbledore. "Bir Noel daha gelip geçti, bir çift çorap veren olmadı. Herkes bana kitap armağan ediyor."
Sayfa 174Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kelid Aynası
"Dünyanın en mutlu insanı, Kelid Aynası'nı sıradan bir ayna gibi kullanan insandır, ona bakınca kendini olduğu gibi görür. Anlatabildim mi?" Harry düşündü. Sonra ağır ağır, "Ne istediğimizi gösteriyor bize... görmek istediğimizi..." dedi. Dumbledore, "Hem evet, hem hayır." dedi usulca. "Bu ayna yüreklerimizin derinliklerinde yatan tutkuları, istekleri gösterir bize. Aileni hiç bilmedin sen, onları görürsün. Kardeşleri tarafından ezilen Ronald Weasley, kendisini onlardan üstün görür. Ama bu ayna bizi bilgiye, doğruya götürmez. Gösterdiklerinin gerçek olmadığını bilmeyenler onun önünde eriyip gitmişlerdir ya da akıllarını kaçırmışlardır."
Sayfa 174Kitabı okudu
Fidye
Batan güneşin gül pembesi ışığı yanıltıcıdır; etrafınızdakilerin yüzlerine vurarak onları birer dost gibi gösterir. Fakat değildirler. On dakika sonra güneş battığında kimse kimsenin göz yaşına bakmayacaktır...
Sayfa 196Kitabı okudu
Reklam
On beşinci bölüm
Güldü. "Sen de bizim teknemizsin, oğlum. Tekneye harcanacak onca para, dünyayı gezerken geçirilecek onca zaman yerine, bizim de oğlumuz var. Yat dediğin, altı üstü bir tekne. Ama sen parayla satın alınamazsın, bir şeylere indirgenemezsin. O teknelerin gözümde metelik kadar değeri yok." Tekrar televizyona dönüp bir saniye sonra devam etti. "Seninle o kadar gurur duyuyorum ki kendimle gurur duyuyorum adeta. Bunu biliyorsundur umarım."
Sayfa 239Kitabı okudu
Başlangıçtan Önce ve Sonra
Gökyüzüne bakın: Ymir' in kafatasının içine bakıyorsunuz işte. Geceleyin gördüğünüz yıldızlar, tüm kuyruklu yıldızlar ve kayan yıldızlar Muspell' in ateşlerinden sıçrayan kıvılcımlar hepsi. Peki ya her gün gördüğünüz bulutlar? Ymir'in beyniydi bir zamanlar, şimdi bile neler düşünüyorlardır kim bilir.
6000.Gün
Tanrı'ya ya da Yahveh' e veya Allah'a veyahut başka bir şeye inansanız da muhtemelen kalbinizde aynı şeyi istiyorsunuz. Fakat nedense yüzde ikilik farka dikkat kesilmeyi seviyoruz ve dünyadaki anlaşmazlıkların çoğunun kaynağı da bu.
5994.Gün
Daha önce bir çok kez görmüştüm; bu anlamsız tapınma halini. Yalnız kalma korkusuyla baş edilemediği için yanlış insanla birlikte olma korkusuna katlanmak. Şüpheyle lekelenmiş umut, umutla lekelenmiş şüphe. Ne zaman birinin yüzünde görsem, beni yıkıyor...
5994.Gün
Uyandım. Anında kim olduğumu anlamam gerekti. Mesele sadece bedenim de değil... Gözlerimi açtığımda kolumun açık mı koyu mu olduğu, saçımın uzun mu kısa mı olduğu, şişman mı zayıf mı olduğum, kız mı erkek mi olduğum, yara bere içinde mi yoksa pürüzsüz mü olduğum... Her sabah farklı bir bedende uyanıyorsanız, vücut en kolay alışılan şey. Kavraması güç olabilen ise bedenin önceden yaşamış olduğu hayat. Her gün başka biriyim. Ben kendimim; kendim olduğumu biliyorum ama ayrıca başka biriyimde. Hep böyle olageldi.
Reklam
Ak Süvari
"Yani bana hiç mesaj yollamadı mı?" dedi Gimli ve başını önüne eğdi. "Hanım'ın sözleri karanlıktır." dedi Legolas, "ve alanlara çok az şey ifade eder." "Bu teselli vermiyor." dedi Gimli. "Ne o halde?" dedi Legolas. "Ölümün hakkında sana da her şeyi söylemesini mi isterdin?" "Evet, söyleyecek başka şeyi yoksa."
Sayfa 480Kitabı okudu
AĞAÇSAKAL
"Büyük Savaşlar beni pek alakadar etmedi." dedi Ağaçsakal; "onlar daha ziyade elfler ile insanları alakadar eder. Bu Ariflerin işidir: Arifler hep istikbal için dertlenirler. Ben istikbal için dertlenmeyi sevmem. Ben tam manasıyla kimsenin tarafında değilim çünkü kimse tam manasıyla benim tarafımda değil, eğer kastettiğimi anladıysanız: Kimse ormanlarla benim alakadar olduğum kadar alakadar olmuyor, hatta bugünlerde elfler bile. Yine de elflerden, diğerlerinden hoşlandığımdan daha çok hoşlanıyorum. Çok uzun zaman önce bizi dilsizlikten kurtaran elfler olmuştu; bu, sonradan yollarımız ayrılmış olsa dahi, asla hatırımızdan çıkaramayacağımız büyük bir ihsandır. Bazı başka şeyler de var elbette ki, benim taraflarını hiç tutmadığım şeyler; onların tamamen aleyhindeyim; şu orklar ve ustaları."
Sayfa 452Kitabı okudu
Rohan Süvarileri
"Sakalınla, makalınla kelleni uçururdum Cüce Efendi, eğer yerden biraz daha yüksekte olsaydı." dedi Eomer. "O tek başına değil." dedi Legolas gözden hızlı hareket eden ellerle yayına bir ok yerleştirip gererek. "Eliniz daha inmeden düşer kalırsınız."
Sayfa 415Kitabı okudu
Boromir'in Ayrılışı
Kralların Kapısı'ndan eser gelir Kuzey Yeli, aşar gürleyen şelaleleri; Kulenin etrafında çınlar berrak, soğuk borusunun sesi. "Ey kudretli yel, Kuzey'den ne haberler getirdin bu gün bana? Cesur Boromir'den haber var mı? Çok vakit geçti gittiğinden bu yana." "Amon Hen'in dibinde duydum narasını. Nice düşmanla dövüştü orada. Yarılmış kalkanıyla kırık kılıcını yoldaşları taşıdı suya. Dik başı ve güzel yüzüyle dinlenmeye uzattılar vücudunu; Ve Rauros, altın Rauros şelalesi bağrına bastı onu.' "Ey Boromir! Muhafız Kulesi kuzeye bakacak bundan böyle Günler sona erene kadar, Rauros'a, altın Rauros şelalesine."
Sayfa 401Kitabı okudu
Kadınlar durmaksızın ağlıyorlardı. Adamın gözleri kuruydu kuru olmasına ama o da ağır bir ateş hastalığına yakalanmışcasına tir tir titriyordu. İşin en zor yanı henüz bitmemişti. Hıçkırıklar gözyaşlarına karışırırken bebek de çukura indirilip büyükbabasının yanına yerleştirildi,ancak doğrusu hiç de güzel durmamıştı,öylesine küçük öylesine önemsiz görünüyordu ki,adeta aileden değilmişte bir kenara itilmiş gibiydi. Tam o esnada adam eğildi,bebeği yerden aldı,büyükbabanın göğsünün üzerine koydu,ihtiyarın ellerini küçük bedeni saracak şekilde kavuşturdu,evet,şimdi olmuştu,ebediyen dinlenmeye hazırdılar,üzerlerine toprak atmaya başlayabiliriz,ama dikkat edin,toprağı yavaş yavaş atın ki bizlere bir süre daha bakabilsinler,veda edebilsinler,duyabilelim söylediklerini...
214 öğeden 196 ile 210 arasındakiler gösteriliyor.