Fakat unutmayın ki, her türlü normallikten kopartılmış birisiydim ben, masumiyetine rağmen hapsedilmiş, aylarca rafine bir yolla yalnızlık işkencesine uğramış bir tutuklu, birikmiş öfkesini nicedir herhangi bir şeye boşaltmak isteyen bir insan.
Savaş sırasında Naziler tarafından tutuklanan ve çeşitli psikolojik işkenceler gördüğü bir hücreye kapatılan Dr. B. günün birinde sorgu odasındaki askıda bir kaputun cebinde küçük bir kitap bulur, bir satranç kitabı. Hiç bilmediği bu oyunla ilgili kitabı çalmayı başarır ve mutlak bir yalnızlığa mahkûm edilerek hiçliğin eşiğine itildiği odasında zihnini oyalayacak bir şey bulduğuna inanır, ancak tecritte ne satranç taşları ne de bir satranç tahtası olduğu için oyunun inceliklerini öğrenirken dâhilik ile deliliğin sınırlarında gezer.
Suçsuzluğu ispatlanıp salıverildiğinde bir gemi yolculuğunda dünya satranç şampiyonu ile iki yolcunun oyununda kendine bir anda taktik veren ses olarak bulur, sonra da kendisine birebir bir maç teklif edildiğinde artık geri dönüşü olmayan bir yola girmiştir.
Keyifli okumalar..
“Az şeyler çekmemişsin sen, küçük! Fakat her şey geçer. Her şeyi unutulur. Kendini bir felaketin içinde kaybetmenin manası yoktur, insan birazcık da kalender olmalıdır!”
“1903 senesi sonbaharında ve yağmurlu bir gecede Aydın’ın Nazilli kazasına yakın Kuyucak köyünü eşkıyalar bastılar ve bir karı kocayı öldürdüler.”
Onlardan geriye oğulları Yusuf; Yusuf’tan geriye de hayatı boyunca peşini bırakmayan hep bir kaybediş belası kaldı.
Keyifli okumalar.
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Koridor Yayıncılık · 2020174.3k okunma
Bruno ve Shmuel, karşılaşmaları normal şartlarda imkansız olan bir yerde karşılaşan, bir tel örgünün iki tarafında biri çizgili pijaması ve takkesiyle diğeri yeni ütülenmiş gömleği ve pantolonuyla, farklı hayatlarda birbirlerine benzeyen, aynı gün doğan ve aynı gün ölen iki çocuk.
Keyifli okumalar.