Öyle bir çağdayiz ki zulüm normalleşti. Gözümüzün önünde başı kopan bebek videoları... Filmlerde bile gözlerimizi kapattığımız sahnelere anbean sahit oluyoruz. Merhamet, vicdan bir dine mi özgüydü sadece? Fıtrattan gelmedi mi bunlar ? Hangi dinin özü zulmü destekler, Tanrı kavramımiz sevgiyi temsil etmiyor muydu ? Kendi sınırlarımızı genisletip refaha ulaşacağız diye başkasının sınırını işgal etmeden yaşamamız temennisiyle.
Her şerde bir hayır vardır şiarıyla umut ediyoruz ki gün gelecek bizde din, dil, irk, ten ayrımı yapmaksızın Filistin, Kudüs ve daha nice yerlerde özgürlük türkülerini söyleyeceğiz ✌️🍉
Dünya birbirini arayan ruhlarla dolu. İki satır konuşabileceğimiz, gülüşün ve hüznün kıvrımlarında birlikte kaybolacağımız sahici insana susamış durumdayız. Göğe aynı aşkla bakabileceğimiz, etten ve kemikten olduğu kadar acıdan ve gerçekten yapılma soylu ruh arkadaşları. Onunla yürürken ve ona yürürken kaybolmaktan korkmadığımız, kalplerini kendimize pusula bellediğimiz, maceramızı yüzlerinde seyrettiğimiz, hayatlarını birbirimize tanık kıldığımız dostlar. Şu kalabalık dünyada ancak birbirimize iltica etmekle serinlediğimiz yol ehli.
Kalbini dosta açan, mucizelere de açar.
Kemal Sayar
Mekansal bir iyileşme bekliyoruz. Şu şehirde şu ortamda olsam tüm yaralarımız iyileşecekmis gibi.
Sorun mekan değil halbuki . Sorun kalbimizdeki mekana ait olamama, onu iyilestirememe.
Insan artık her sabah uyanmaktan utanır mı? Merhameti, vicdanı, güzellikleri görmeyeli çok oldu. Bu gözler, bu beden zulmün durmadığını görmedikçe ne işe yarar? Bir utanç üzerimize yapıştı kaldı.
Siyonistler sadece slogan atarak ya da hayal kurarak bu aşamaya gelmediler. Bizim de sadece slogan atarak ve hayal kurarak alabileceğimiz herhangi bir mesafe yok. Ne yaptılarsa, kendi ahlakin normlarımız çerçevesinde ve ana ilkelerimizden sapmadan, biz de aynısını yaparak ve eksiklerimizi tamamlayarak yol alabiliriz.