Kişioğlu hikayecilikten kurtulamaz. Kendi hikayeleri ve başkalarının hikayeleri arasında yaşar. Başına gelen her şeyi hikayerler içinde görür. Hayatını, sanki atıyormuş gibi yaşamaya çalışır.
Çok yakın düşmandır, çok uzakta öyle. Dostluk ikisinin arasında kurulur. Çok yakın kavgadır, çok uzak da öyle. Barış ikisinin arasında kurulur. Çok yakın, çok uzak: İki durumda da savaş.
Daniele onları, iyice kaybolmalarından korktuğu için aceleyle kaleme alır. İşte bu yüzden dalgındır: Her şeyi dinlemekten, gözlemekten ve görmekten, Yiten belliğin hanımefendisi sonunda zamanı kullanmayı unutur.