Ne olduğunu, nasıl olduğunu bilmiyordum. Beni unuttuğunu hazmetmek, içimde birçok şeyin tuvale saçılmış yağlı boyalar gibi dağılmasına neden oluyordu. Renkler birbirine girmişti, piyanonun her çığlığında biraz daha derine dağılıyor ve ardında kalan resmi yok ediyordu. Ben Baran'ın hayatında üzerine boyalar saçılmış, başka çizgilerin hüküm sürdüğü bir tabloydum. Oradaydım ama her fırça darbesiyle biraz daha yok oluyordum.