Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Senag

Bazen sesi en çok çıkanlar en çok mücadele edenlerdir.
Reklam
"Beni sarhoş etmişti. Bana kendimi her anlamda çok iyi hissettirmişti ve hiçbir yerimde tek bir çizik yoktu. Hiç kan yoktu."
Martı YayınlarıKitabı okudu
Gerçekleri doğru kullandığında en iyi yalanı söylersin.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Yaşadığın anı ziyan etme, evren sana her zaman hayatta olma fırsatı vermeyecek; ölüp gitse bir daha kendine gelemeyeceğin insanları incitme, sarılınca halledemeyeceğin bir şey yok, öpüşürsen dünyayı bile kurtarabilirsin." İkna etmek ister gibi derin bir nefes verip başını salladı. "Sapkınlık, yalnızlık, bencillik çağı değil mi bu? Kapılmama zamanı, hoyrat davranmama, kendini bilme, kendini öğrenme. Her şey sende başladı, her şey sende bitecek, her şeyin çözümü sende; suçlu da sensin, suçsuz da. İyi de sen, kötü de. Mutsuz zaten sensin ama mutlu olabilecek de sen. Yollar uzun, yollar çok, yollar hep." Yeniden gülümsedi. "Kaybolma."
Sayfa 372Kitabı okudu
"Böyle yerleri ailenin bakışları üzerinde değilken de gelmeni istedim; o kadar kötü olmadığını, topuklu ayakkabılar ya da saten elbiseler olmadan da buraya girebileceğini görmeni istedim. İstediğin sürece böyle şatafatlı yerlerde de aslında kendin olabileceğini..." Yutkundum ve sonra onun kadehini alıp bu defa ağır içmeyi koyuldum, söylediği şeyi başımla onaylanmıştım. "En azından artık neden benden yüksek not aldığını biliyorum." Ellerini masadan çekerek kahkaha attı. "Bunu asla aşamayacaksın,değil mi?" Sırıtarak başımı iki yana salladım. "Neden yüksek not alıyormuşum? "Bakış açın," dedim. "Erişilebilir gibi değil, ben aptal bir kız değilim, Ezel." Başımı masaya yan koydum ama yüzümü ona doğru döndüm. "Hayır, değilim ama ben bile senin düşünme şekline yetişemiyorum ve bu çok tehlikeli çünkü ne düşündüğünü bilemezsem bunu kontrol edemem." "Neden kontrol etmen gereksin?" Gözlerimi kısıp derin bir nefes aldım. "Çünkü o zaman merak ederim." "Bunun nesi kötü?" "Hayret," dedim kaşlarım kaldırarak. "Bilmiyor musun, Flaubert'e göre aşk, merak demektir. Birine karşı ansızın merak duymak, korkunç bir merak... Onu tanımak, onunla nefes almak, dünyaya onunla yeniden gelmek istemek... Ona göre aşka en uzak cümle, senden nefret ediyorum değil, bilmek istemiyorumdur."
Sayfa 285Kitabı okudu
Reklam
Güzel bir fiziğiniz, özenli saçlarınız, bakımlı bir suratınızı ve sizi diğerlerinin arasında öne çıkaran kıyafetleriniz olduğu sürece çoğunluk sizi sevecek, sevmese bile onların yanında olmanızı isteyecekti. Cv'niz katıldığınız seminer ve etkinliklerle dolu olduğu sürece, her şirket sizinle çalışmak isteyecekti ama hiç kimse o seminerlerde ne öğrendiğinizle ilgilenmeyecekti. Her şey, tümüyle ve daima sadece paketle ilgiliydi. Onlara sunduğumuz şeylerle ilgili yani...
Sayfa 108Kitabı okudu
"Daha ne kadar o şekilde beni izlemeyi sürdüreceksin, sapık?" Kapalı gözlerinin arkasından keyifli bir tonla konuştu. Onun neşesi yerinde olduğunda, o biraz gülümsediğinde ben dünyadaki en mutlu insanı oluyordum. Gülümseme yüzümde büyüdü. "Bunu bütün gün yapabilirim, bayım." Sözlerimin üzerine tek gözünü açarak bana daha sevimli bir manzara sundu. Bir gözü kapalı yanardağ, diğeri okyanus ötesi bir mavi. Okyanusu ateşe veriyorsunuz bayım, parmağınızı bile kıpırdatmadan bütün dünyamı ateşe seriyorsunuz.
Sayfa 224Kitabı okudu
Derler ki; kafesinden kurtulmak istiyorsan önce canın pahasına kafesi parçalamayı göze almalısın.
Sayfa 207Kitabı okudu
Biliyordum, Korel'in geçmişimde bir yerlerde oturmuş bana baktığını ya da hemen arkamda beni izlediğini biliyordum ama bunu kanıtlayamıyordum. Geçmişim Korel'in iki dudağının arasında gibiydi; geleceğim ise Korel'in emarelerinde gizliydi.
Sayfa 244Kitabı okudu
"Ben senin her izini merak ettim," dedim üzerine bastırarak. "Senin dilinle emarelerinin her hikâyesini tek tek merak ettim. Benliğini, gerçeğini hatta yalanlarını bile merak ettim ama hiçbir zaman senin izlerini görmezden gelmedim." Duraksadım ve gözlerimi sıkıca kapatıp açtıktan sonra zihnimden geçen o cümleyi söyledim. "Hayatımdan çıkmanı istiyorum." Bu cümleyi duyacağını biliyordu, bunun farkındaydım. "Sarılamıyorum," dedi kısık bir sesle. "Sarılamadığım için mi?" Ruhumun dikiş attığım yaralarındaki iplerin tek tek koptuğunu hissettiren bu cümlesi, Korel'i ilk defa bu denli masum görmeme sebep oldu. Bir cevap veremedim, dikişleri açılan yaralarım ruhumu baştan aşağıya kanatmaya başladı.
Reklam
"Seni bir yerden tanıyor muyum?" dedim, şüpheli bir tanıyla. "Sanki daha önce hayatıma girmiş gibisin." Kirpikleri güzel yüzüne gölge düşürdü ve elmacık kemiklerini ortaya çıkararak nefesini tuttu. Bakışları, sanki yıllardır tanıdığım bir tapınaktı ve ben o harelere tutsaktım. Sustu, cevap vermedi. "Çenendeki iz," dedim, sonbahar rengi gözlerindeki derin kuyuları kazmaya çalışırken. "Nasıl oldu?" İrislerindeki yakıcı ton ateş aldı ve külleri dilinin üstünde yol alıyormuş gibi yutkundu. "O "iz' değil." Sustu, bakışları donuklaştı. Gözlerinin içi; ışıksız bir oda, huzursuz bir cennet oldu. "Emare," dedi biçimli parmaklarını çenesindeki ize bastırarak. "Benim için armağan."
Sayfa 262Kitabı okudu
Vazgeçtiğiniz sessizliğimi dolduran çığlıklar, görmediğimiz kişiliğimizin kurtuluş için yaptığı tek çağrıdır.
Sayfa 179Kitabı okudu
"Thomas?" diye inledim ağzının içine doğru. "Efendim?" diye mırıldandı, ellerimin altındaki vücudu titriyordu. Nefes nefese, "Kalmak istiyorum," dedim. İç çekişlerimi âdeta yutar ve kaygılarımı okşamalarıyla yok ederken, "Anne?" dedi. "Efendim?" "N'olur gitme."
"Hâlâ onun gibi okuyorlar mı diye bakmak istedim de. Artık nasıl koktuğunu hatırlamak bile zorlaşıyor." "Ah," dedim. "Üzgünüm, sanırım onların kokusunu ben bitirdim." "Ya," diyerek kendi kendine güldü. "O halde bu her şeyi açıklıyor." Ben'den geriye kalan son şeyi de onunla paylaşıp paylaşmayacağımı düşündüm. Ama bunu yapacağımı biliyordum. "Bekle," dedim. Çöp poşetindeki yastığı aldım. Poşetin ağzındaki düğümü çözerek Susan'a uzattım. "Kokla," dediğimde Susan bana tereddütle baktı ama sonra yüzünü poşetin içine gömerek yastığı kokladı. "Işte bu," dedi. " Ah Tanrım, bu o." Gözleri kapandı; yanaklarından yaşlar sürüldüğünü görebiliyordum. Hastanede karşılaştığımız günden beri ilk defa, Susan kendini bıraktığında neler olabileceğine tanıklık ediyordum.
"Ernie az sonra, 'Canım, on altı yaşında mısın?' diye sordu. Hatırla, on dört yaşındaydım. Ama ne yaptım biliyor musun? 'Yeni girdim.' dedim." Evelyn bana anlamlı bir bakış attı. "Ne demek istediğimi anlıyor musun? Eğer karşına hayatını değiştirecek bir fırsat çıktıysa, o fırsatı kaçırmamak için ne yapman gerekiyorsa yapmaya hazır olmalısın. Dünya sana isteklerini vermez, sen onları alırsın. Benden öğreneceğin bir şey varsa, bu olmalı. Vay canına! "Tamam." dedim.
218 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.