Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Beyza Akbaba

Beyza Akbaba
@Sepriana
Sıkı Okur
Eş, anne, evlat, öğretmen. Okur, yazar, altını çizer; hayatı yollarda geçer.
Sabitlenmiş gönderi
Çok iyi anladım anlamını bazı yalnızlıkların. Bir kere herkes aynı sevmiyor, sevemiyor. Kimi kırıp döküp seviyor, yaralıyor, kanatıyor, acıtıyor. Kimi incecik seviyor, hissettirmeden, göstermeden, içten içe bir sızı gibi. Kimi severken kendini kaybediyor, kimi kendini buluyor. Bazıları severken yıkıp geçiyor, bazıları tüm kırıkları toplayıp da seviyor. Şimdi sorsan herkes sever ama işte herkes aynı sevmez, sevemez.
Reklam
... insanlar vardır, sürekli başkalarının sevgisini ve onayını kazanmaya çalışır ve bunu yaparken de kişiliklerinden ödün verirler. İnsanlar vardır, diğer insanları sürekli karşılarına alır ve dünyaya karşı sonu gelmeyen bir öfke yaşarlar. Ya da insanlar vardır, başkalarıyla aralarına görünmez bir engel koyar, onlarla yakın duygusal ilişkiler kuramazlar. Süreklilik gösteren bu üç tür tutumun her birinin gerisinde korku ve kızgınlık duyguları bulunur.
Bazen birbirini yeni tanıyan iki insan reddedilme kaygıları sonucu birbirlerine yaklaşamazlar; her biri diğerinin kendisinin kabul etmeyeceğini düşünür ve aslında gelişebilecek bir ilişki bu nedenle başlatılamaz. O reddetmeden ben reddedeyim kaygısı sonucu yalnız kalan insanların sayısı o kadar çoktur ki!..

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir duyguyu "nasıl" yaşamakta olduğumuzu fark edebilmek, onun geçmişe dönük "nedenleri"ni açıklayabilmiş olmaktan çok daha büyük önem taşır.
Kendisine değer vermeyen insan, başkalarının duygusal ihtiyaçlarını da algılayamaz.
Reklam
Tutucu kişi, yapmak istediği ama yaparsa suçlanacağı davranışları başkalarında gördüğünde onları eleştirerek ya da engelleyerek kendi isteklerini ketlemeye çalışır.
Önce ikinci sınıf evlat, daha sonra gelin kimlikleri içinde ezilen kadın, anne olduktan sonra aile içinde giderek güç kazanmaya ve çocukları üzerinde egemenlik kurmaya başlar. O denli ki, birçok ailede görünürde baba tarafından alınan kararların asıl sahibi annedir ama durum babanın erkeklik rolüne gölge düşürmeyecek biçimde yönetilir. Kararı anne verir, baba ilan eder. Kararların sonucunda ise baba sorumlu tutulur. Bu yönden değerlendirildiğinde, toplumumuzda aile yapısının biçimsel olarak babaerkil ama gerçekte üstü kapalı bir anaerkil yapıya sahip olduğu bile söylenebilir.
"Pamuk Prenses" ve "Külkedisi" gibi dünyaca bilinen bazı çocuk öykülerinde, çocuklara haksızlık yapanların cezalandırıldığı ve yazgının her zaman çocuktan yana olduğu işlenir. Batı kültüründen kaynaklanan öykülerde annelere pek ilişilmez ve genellikle üvey anne, kötü ana simgesi yerine kullanılır. Diğer bazı kültürlerde ise bu konu dolaylı olarak işlenir. Ama aslında gerçek, öykülere benzemez. Çağlar boyunca ve çeşitli uygarlıklarda dünyaya gelişleri hoş karşılanmamış çocukların sayısı oldukça kabarıktır. Eski Isparta uygarlıklarında cılız ve sakat çocukların yaşamasına izin verilmezdi. Çinliler iki cins arasındaki dengeyi korumak için bazen yeni doğmuş kız çocuklarını açıkta bırakarak ölüme terk ederdi. Dünyanın çeşitli bölgelerinde, doğan ikizlerden birini öldürme geleneği uzun süre korunmuştur.
Beyza Akbaba
@Sepriana·Bir kitabı okumaya başladı
Akşam Güneşi
Akşam GüneşiReşat Nuri Güntekin
8.3/10 · 3.672 okunma
192 syf.
7/10 puan verdi
·
35 günde okudu
Bazı Yaralar Yararlıdır
Bazı Yaralar YararlıdırSelen Baranoğlu
9.5/10 · 8 okunma
Reklam
Günümüzde insan olmak, ekseriyetle toplumsal durumlara hassasiyet göstermekle eş tutulmaya başladığı için, biz de insanlığımızı çok daha ulvi amaçlar için sandıklarda bekletiyoruz gerektiğinde sosyal medyada gösterilmek üzere.
Sayfa 158Kitabı okudu
Her aşkta seven ve sevilen barınsa da, aşk tek kişiliktir. İçinde filizlenir,büyür,evrilir,dönüşür ve biter zamanı gelince. Karşındakinin bundan haberi bile olmayabilir.
Sayfa 141Kitabı okudu
Sözcükler olmadığında zihindeki tüm cevaplar soyut bir askıda asılı duruyordu; var ama yok gibi, orada ama boş gibi. O yüzden dışarıdan bakıldığında çoktan çemberin dışında gözükmeme rağmen kendimi hâlâ o çemberin tam ortasında görüyordum, havada asılı bir şekilde boşlukta sallanarak. Oysaki o çemberin dışına gerçekten çıkabilmek için tüm hazırlıklarım tamamdı. Yanıma alacaklarımı kararlaştırmıştım, içimi temizlemiş ve kendime yeni boş alanlar yaratmıştım ama olmadı işte. Çünkü geride bırakacaklarımı kabullenip kabullenmediğimi bilmiyordum. Sessizdim. Sözcüksüzdüm. Kendime yeniktim.
Nazım Hikmet’e bayram için bir ayakkabı almaya karar verirler. O zamanlarda şimdiki gibi hazır ayakkabı satan bir mağaza yoktur. Sadece ayakkabı yapan bir dükkan vardır. Oraya giderler. Ayakkabıcı Nazım’ın ayağını bir kartonun üzerine koyar ve iyice basmasını söyler. Daha sonra kurşun bir kalemle ayağının etrafını çizer. Bu karton onun ayakkabı
Beyza Akbaba
@Sepriana·Bir kitabı okumaya başladı
İnsan Olmak
İnsan OlmakEngin Geçtan
8.7/10 · 22,9bin okunma
491 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.