Aşk her şeyden evvel hissi bir alışkanlıktır.Gözlerimiz yüzüne alışır;muhayyelemiz belli bir hava içinde sarılı kalır;kalbimiz yalnız bir sesin ,bir ismin tiryakisi olur ve işte ,bunu değiştirmek zorunluğu başgösterince insan kendisini çırılçıplak soyulup evinden sokağa atılmış kimsesiz,avare yaşamaya mahkum olmuş hisseder...
Bana,gençliginizde sizin de yaşadığınızı söylediler.Sonradan edindiğiniz ölü kabuklarınız yokmuş.Güzelim bir kadınmışsınız üstelik.(Sizi de kırdılar mı?)
"Üzülme",dedi,"biz insanoğluyuz,doğumdan ölüme kadar başımızdan geçmeyen kalmaz.Yalnız şunu bil ki kardeş,insanoğlu her gün anasından terütaze doğmuş gibi bir kez daha doğar,her gün doğan günle birlikte".
Sevgi,akli fikirlerin ile kalbi duyguların kontrolsüzleşmediği ve karşılıklı ruhsal bütünleşmenin saygıya dayalı temellerin üzerinde inşa edildiği,herhangi birinin diğerinin mahkûmu değil de sevgisinin gücüyle gökyüzünün en çok parlayan ve ışık veren yıldızına dönüşmesidir.
Hevesleri,beklentileri,erteledikleri,kursağında kalmış kelimeleri,kaçırılmış bakışları,gizledikleri ,bitirilmemiş mektupları,susuşları ve istemsiz veda edişleriyle tamamlanmamış bir cümledir İNSAN