Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Serdar

Sabitlenmiş gönderi
İnsanları benliklerinin bu azgınlığından, bu kazanç ve menfaat iptilâlarından kurtarmak için hisseme düşen fedakârlığı ifaya âmadeyim. Yarabbi!
Sayfa 292 - Ötüken Neşriyat 1978 BaskısıKitabı okudu
Reklam
Serdar
@Serdar__1907·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Zübük
ZübükAziz Nesin
9/10 · 6,2bin okunma
İlm-i hilaf: Tartışma yeteneğini geliştirmek için medreselerde okutulan cedel ilminin dallarından biri olarak, ferdin karşısındakini, delillerini bularak ikna etmesi ve yenmesi için izlenecek yolu öğreten ilim dalı.
Sayfa 104 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Fakir dervişlerden biri der ki: Bir gün ailemin nafakası hususunda düşündüm. Bir saat kadar kalbim bu konuyla meşgul oldu. Ondan sonra dinlenmek için uyudum. Rüyada gördüm ki, bir denizin tâ ortasında bir adadaymışım. Bunu fark edince, burada benim yiyeceğim ve içeceğim nereden gelir, diye düşündüm. O anda görünmeyen bir ses bana seslenip, "Senin rızkın yedi deryanın arkasında olsa elbette sana gelip ulaşır" dedi. Mutlu bir şekilde uyandım ve ailem hakkında üzerimdeki korku ve vesvese kayboldu. Yüce Allah kitabında doğru söylemiş diyerek, "Muttakilere rızıkları hiç beklemedikleri yerden ihsan edilir" âyetini hatırladım.
Sayfa 101 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
Bir Dua
"Allahım! Senden istiyorum yâ Latîf ü yâ Latîf ü yâ Latîf! Ey lütfu yer ve gök halkını kuşatan! Gizlinin gizlisinin gizlisi lütfunun en gizlisinin gizlisinin gizlisinden bana lütuf buyur Allahım! O lütfunu hangi kuluna ihsan etsen ona kâfi gelir. Çünkü bu hâle sen hükmettin ve hükmün haktır senin! O Allah dilediğini rızıklandırır. O'dur kuvvet sahibi, pek azîz olan!"
Sayfa 101 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
Reklam
Allah'ın nice gizli lütfu vardır ki, Bu gizliliğe zeki kişinin dahi aklı ermez. Nice zorluktan sonra geliveren kolaylık vardır ki, Mahzun olan kalbe ferah lütfeder. Nice işler vardır ki sabah kötü ve şerîr gözükür; Bir bakarsın akşam sana mutluluk ve sevinç getirmiş. Öyleyse bir gün, işler güçler ruhunu daraltacak olursa, Yegâne mabuda, Yüce Allah'a güven!
Sayfa 99 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
Yumurtanın ve Ekmeğin Bedeli
Ebu Türab Tahşebi hazretleri buyururlar: Nefsim, dünyevi isteklerden pek bir şey istemez, fakat bir defasında ekmek ile yumurta yemek istedim. O esnada yoldaydım. Bir köye girdim. Köy halkından birisi kalkıp beni yakaladı ve "Sen hırsızlar ile beraberdin" diye bana yetmiş kamçı vurduktan sonra, köylülerden diğer birisi beni tanıyıp, "Bu adam Ebu Türab'dır" dediğinde benden özür dilediler ve bir adam alıp evine götürdü ve önüme ekmek ile yumurta koydu. Kendi kendime "Yetmiş kamçıdan sonra ye bakalım!" dedim.
Sayfa 95 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
Ölen bir kişiyi yıkarken elimin başparmağını tuttu. Hâlbuki teneşirin üzerindeydi. "Oğlum! Elimi bırak, ben senin ölü olmadığını biliyorum, ancak bu bir yer değiştirmedir" dediğimde, parmağımı bıraktı.
Sayfa 90 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
Kendi düşüncelerini yaşamak, kendi düşüncelerini yazmak hiç bir zaman kolay olmamıştır. Aynı şekilde kendine karşı dürüst davranmak ve dürüst kalmak da..
Sayfa 84 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okuyor
Necip Fazıl'a izafeten anlatılan bir anekdot var. Üstad bir gün, aç kalmışken, bir pastanede, gazetesine yetiştirmesi gereken yazasını da yazmaya çalışıyor. Önündeki kâğıda yazının başlığını yazmış: "Açlık"! Tam o sırada bir arkadaşı çıkageliyor ve üstadı yemeğe davet ediyor. Üstad davete icabet ediyor. Yemekten sonra yazısını yazmak üzere kâğıdını önüne koyduğunda, yazmakta zorlanıyor ve: "Bütün açlık ilhamımı mahvettin!" diye arkadaşına serzenişte bulunuyor.
Sayfa 79 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okuyor
Reklam
Dostoyevski, bir mektubunda "romanının tamamlandığını, sadece yazmasının kaldığını" söylüyordu.
Sayfa 79 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okuyor
Bizim yalnızlıklarımız kahvehanelerde veya çay bahçelerinde yaşandı. Orada oturup bir yazımı, bir öykümü bitirdiğimde, bitişikteki masalarda kimbilir kimlerin kaç kez oturup kalktığını ayrımsamazdım bile. Garsonların kaç sefer servis yapmış olduğunu ancak hesabı öderken bilmiş olurduk! Mumun ve lâmbanın hasıl ettiği yalnızlığın ortadan kalkmasından sonra şimdi sanıyorum kıraathanelerin ve çay bahçelerinin yalnızlığı da ortadan kalkıyor. Onun yerine belki bilgisayarın getirdiği yeni bir tür yalnızlık geliyor. Ama acaba bu yalnızlık, o yalnızlık mıdır? Ve bu yalnızlıkta, o yalnızlığın insancıllığı ne kadar vardır? Daha da kötüsü, acaba bilgisayar yalnızlığı bile bir gün hasretle mi anılacaktır?
Sayfa 73 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okuyor
Zenginlerden birisi, bilge biri ile sohbet esnasında, "Yanımda yüz altın var, sana vermeyi düşünüyorum. Vereyim mi yoksa dursun mu?" diye sorduğunda, bilge kişi, "Eğer verirsen senin hakkında hayırlı olur, eğer vermezsen benim hakkımda hayırlı olur, minnet altına girmemiş olurum" dedi.
Sayfa 76 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
Cömertlik örneği bir kişiden şöyle soruldu: "Sen muhtaçlara bağışta bulunup yardım ettiğin esnada gönlüne böbürlenme gelip fakirlere yardım ettiğin için minnet etmek aklına gelir mi?" O şahıs şöyle cevap verdi: "Heyhat! Öyle bir şeyi nasıl aklımdan geçirebilirim ki, benim yardım ve bağış yaparken durumum, aşçının elindeki kepçe gibidir, halkı doyuranın kepçe olmadığı herkesin mâlumudur.
Sayfa 75 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
Halife Me'mun şöyle dermiş: İnsanlar üç sınıftır. Bir sınıfı gıda gibidir ki, ona her zaman ihtiyaç duyulur. Bir sınıfı ilaç gibidir ki, hastalık halinde ona başvurmaya mecbur olunur. Diğer bir kısmı da hastalık gibidir ki, her zaman ondan kaçınmak lazım gelir.
Sayfa 74 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
Dünyada değerinin yüce, mevkiinin yüksek ve dayanağının üstün olmasını istersen, zamanın insanlarından daima ileride ol veya tüm yaşantında gizli ol.
Sayfa 57 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
8,1bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.