Meral

Diğer bir açıdan; insanın yararına olduğu zannedilen "teknoloji," "madde" karşısında "çağdaş insan"ın insanî özelliklerini yitirdikten sonra kendisiyle dalga geçilmesi içindir!
Reklam
Sahih bir inanca sahip olsak da ibadette şirke düşmekten kurtulsak da mahkemelerimiz Allah'ın şeriatıyla hükmetse de; ilmî, iktisadi, medeni, ahlaki, ictimai yada fikrî alanlarda geri kalmış, bundan dolayı sesimizi kesmiş ve bunu ortadan kaldırmak için çalışmamışsak "La ilahe illallah" ın hakkını gerçekten verdiğimizi iddia edemeyiz.
Şimdi iş başa düşüyor gençler, Işığı görenin karanlıktakileri ışığın etrafına çağırma, ışığın birçok kimseye ulaşması için mücadele etme etme gibi sorumlulukları var. Yoksa kendisi de karanlıklar içerisinde yok olmaya mahkûm olur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kırk yaşına basmak üzereydi. Tastamam kırk sene geçirmişti bu dünyada. Hayatını boşa harcamaktan korktu. Verecek sonsuz sevgisi olduğu hâlde ondan sevgi talep eden kimse yoktu.
Reklam
Ne de olsa Ella böyle biriydi, hiçbir zaman kabullenmezdi sonları; ister bir dönem, ister eskimiş bir adet, isterse çoktan tükenmiş bir ilişki olsun ölümü tanımaktan acizdi. Bir türlü yüzleşemezdi bitişlerle, görmezden geldiği o son burnunun ucunda dikilirken bile.
Nehir alışkındır karmaşaya, deli dolu akışa. Zaten çağlamak için bahane arar ya, hızlı yaşar çabuk taşar.
"Beyaz İngilizler" in tarih boyunca korktuğu tek şey, bu ülkenin inancından kaynaklanan cihad ve askerlik ruhudur.
"Beyaz İngilizler" in bu ülkede yapmak istedikleri ilk vazife, halkın iman cephesini yıkmak ve maneviyatını öldürmekti. Bu işe ilk olarak; şüphe, gevşeme ve ümitsizlik tohumlarını taze/genç dimağlara ekmek suretiyle başladılar. "Biz adam olmayız", " Bizim onlara yetişmemize ve onların yaptıklarını yapmamıza imkan yoktur" gibi sloganlarla bu milletin moralini bozdular, maneviyatını kırdılar ve ümitsizlik bataklığına düşmesine sebep oldular. Bütün dünyada emperyalist güçlerin istedikleri ve yaptıkları budur.
Evet, biz istiyoruz ki, bunlarda görebilsinler ve duyabilsinler geleceğin aydınlığını ve gür sesini? Peki ama, nasıl duyacaklar inancın çağrısını? İnancın, insanı insan kılan çağrısını, kumarın, içkinin, şöhretin, kin ve ihtirasın, hayvani arzuların, cinayetin, rezaletin en çirkin çehresi ile sergilendiği pespaye dergi, gazete, tiyatro ve sinemaların vb. kulakları dolduran gürültüsünden nasıl duyabilecekler?
Reklam
Gerçekte layığı ile cevap verilmemiş bir delil, haklılığından bir şey kaybetmiş olmaz.
Nas Suresi tefsirinden
Şeytan bu savaş için yüce Allah’tan izin istemiş, yüce Allah ta bir hikmet gereği olarak ona izin vermiştir. Fakat insanı bu savaşta hazırlıksız, eli boş bırakmamıştır. İmanı onun için bir kalkan, zikri onun için bir hazırlık, eli boş sığınmayı da ona bir silah kılmıştır. İnsan ancak bu kalkanından, hazırlığından ve silahından habersiz olduğu zaman kınanacak bir yalnızlığa kendisini terk etmiş olur! İbni Abbas der ki: “Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Şeytan insanoğlunun kalbi üzerine çöker. İnsan Allah’ı andığında şeytan gizlenip kaçar. Allah’tan habersizleşince şeytan yine vesvese vermeye başlar.”(Buhari bu hadisi senetsiz rivayet etmiştir.’)