Selim Servan Demirel

Selim Servan Demirel
@Servan_
@kitap_insani_ktp
KARADAĞ/Hergec novi
35 reader point
Joined on December 2020
#alıntı
Bunları Biliyor muydunuz???? Duyulmamış bir hikayedir, genelde eski gemiciler bilir. Eskiden fareleri yok etmek için İngiliz gemilerinde uygulanan bir metodtur. Bir tane fareyi canlı olarak yakalayıp boş bir tenekeye koyarlar ve günlerce aç bırakırlar. Sonra birgün yakaladıkları küçük bir fareyi bu farenin yanına koyarlar. Günlerce aç kalmış olan fare yeni koyulan fareyi yer. Sonra bir daha bir daha derken yamyam bir fare elde ederler. Bu fare artık iyice de semirmiş ve kuvvetlenmiş olur. Sonra bu fareyi geminin içine salarlar, şimdi ortada tebdil kıyafet gezen güçlü kuvvetli bir yamyam fare vardır ve bu fare rahatlıkla diğer farelerin yanına sokulur ve yakaladığını yer. Böylece gemi farelerden temizlenir. Bir nesli yok etmek için uyguladıkları bu metodu, şimdi içimize eğitilmiş, semirmiş, beyni yıkanmış, yamyam fareler sokularak, bizi de yok etmek için kullanıyorlar. Şimdi aramızdaki bu yamyam farelere dikkat. Aklını kullan yedirme kendini.
Reklam
Bağırıyorum, tükeniyorum kurtarın diye çığlık çığlığa, dönüp bakmıyor kimse. Bir "hiç" lik duygusuna kapılıyorum sonra. Kayıp gidiyor yer gök, biri ayaklarımın altından, digeri tepemin üstünden, zaman mı beni, ben mi zamanı tüketiyorum bilemiyorum.
Selim Servan Demirel
Selim Servan Demirel
Yağmur alçaklarda birikiyordu oysa herkesin gözü zirvelerdeydi. Çağın gerektirdiği "adam" olamazdık dışarıda kalmamız bundadır.
Selim Servan Demirel
Selim Servan Demirel

Reader Follow Recommendations

See All
Buğulu camlara hoh'layarak adını yazdığım ilk insan sendin.
Selim Servan Demirel
Selim Servan Demirel
Öldüm işte gözün aydın. Mahşerin ortasındayım, zaman belirsiz, insanlar biçare, mevsimler yok, giden-gelen yok, yüzlerde hüzün, gözlerde korku, bedenler takatsiz yorgun. Seni arıyorum seni.
Selim Servan Demirel
Selim Servan Demirel
Reklam
Açamadık bir penceremizi güneşe, beceremedik işte üstadım. Yorgunduk, bir hayli zaman yürürüdük uzun ve uzak yerlerden. Tepemizde damımız olmadı ki, Yağan yağmurlarla ıslattık eteğimizdeki ekmeği ve "katığımız" ekmeğimizden birazcık azdı. Sevgiliye nameler dizemedik, okumaya cesaret edemedik iki dörtlüğü. Dilimize doladık eski bir türküyü, kulağımızın bile zor duyduğu bir sesle mırıldanırız sessizce bir harabede.
Selim Servan Demirel
Selim Servan Demirel
olduramadık
Uzun yıllar sonra gördüm bir tesadüf sonucu, karşılaştık kalabalık bir cadde de, çok şaşırmıştım. Kalakaldık ikimizde öylece cansız gibi. Yanımızdan yöremizden geçiyordu insanlar ve biz bütün dünya ya kapatmışcasına kapıları, kimseye aldırmadan, tek bir kelime bile etmeden, merhaba bile demeden öylece bakıyorduk birbirimizin gözlerinin ta ardına. Kolumu kaldırmak ve sessizce dokunmak istiyordum serçe parmağına ama tüm kainatın ağırlığı üstüme yüklenmiş gibi sadece parmaklarımı kımıldatabiliyordum çaresizce. Dokunmadım.                   Dokunmadı. Gittik...                                       Kitap insanı
Yabancıyım.
Kendimi yaşadığım çağa ait hissetmiyorum. Yabancısıyım ben bu zamanın. bencilliğin, çıkarın, kibrin, dalkavukluğun, insanın insana kul olduğu, kul edildigi, onursuzluğun, teninden, ırkından, dininden, meşrebinden dolayı hakir görüldügü, ötekileştirildiği şu illet döneme ait değilim. Kaybolmuş gibiyim. Bir daha hicbir zaman yakalayamayacğımı bile bile yitirdigim siyah beyaz yoksunluklarımı arıyorum...
Selim Servan Demirel
Selim Servan Demirel
Ben sevemedim hicbir şeyi ve hiç kimseyi senin kadar. Biliyorum senin gibi kimsede sevmedi beni, sevemez de. O kadar sensizim ki ! Dalından kopan kuru bir yaprağın gayesizliği gibi savruluyorum sağa sola. Içim bomboş, yaşıyorum öylesine. Hicbir şey hicbir anlam ifade etmiyor. Seni görmek için kapatıyorum gözlerimi, misafir oluyorsun hülyalarıma, senli günlerdeyiz bilindik yerlerde, uyanıyorum sonra ve sen yoksun... Içimde bir yerler çok acıyor, insanın canı nasıl bu kadar yanabiliyor ki! Nasıl dayanabiliyor insan bu acıya? Ruhum dikenli bir tele takılmış gibi her gün bir parçası kopup gidiyor bir bilinmeze. Ve yüreğimde açtığın yara her bayram ilk günkü gibi yeniden kanıyor. Ellerinden öpüyorum güzel İNSAN bayramın mübarek olsun...
Selim Servan Demirel
Selim Servan Demirel
Onbin yıllık bir ömrümüz olsa bile acımızdan bir şey eksiltemeyecek bunu iyi biliyorum. unututabilirmi çocukluğunu insan, delimisin sen. Boğazımdan taa ciğerlerime inen tarifsiz bir acı duyuyorum şu sıralar. Sokakta gördüğüm herhangi bir kimseleri, kadın-erkek, her kesi biraz sana benzetiyorum. Gülüşü diyorum işte, bak "o" da kocaman gülerken gökyüzüne doğru bakardı. Sonrakinin sacları, bak diyorum kendi kendime; onunda sacları böyleydi işte, kızıla boyamamıştı ama boyanmış gibi kapalı kızıl rengindeydi. Bak, bunun gibi küçük yüzlüydü diyorum "o" da. Açık kahve kahve tonuna benzer gözleri vardı diyorum sonrakine. sonra... sonra... ve sonraki...
Selim Servan Demirel
Selim Servan Demirel
Reklam
EKSIK=1
Hayatın her evresinde eksik kalıyordu bir şeyler, büyümeye direnmiyorduk ve oynadığımız son saklanbaç olduğunu hiçbirimiz bilmiyorduk. Dünya sofrası önümüze serilmiş kadar huzur doluyduk elimizdeki yarım somunla. Birbirini kovalarken güneş ve ay, büyüdük sonra istemsizce ve bilinen en lüks noktada bile yediğimiz hicbir yemekte, bir daha o yarım ekmeğin ve domatesin tadını alamadı hicbirimiz
Kaçkın rüyalardan çıkıp geldim ben. insanları öldürülenlerin kahraman ilan edildiği korkunç bir yerdi. zavallı Ohanna! kim bilir kaç yıldızlı hangi "kahramanın" elinde verdi son nefesini.
Selim Servan Demirel
Selim Servan Demirel
İnsan ve Doğa
Bu sabah hava yine yağmurlu, gökyüzü griye boyanmış gibi her tarafta sisli bir hava hakim, dışarıya bakmak için açtığım camdan esen rüzgarlar yüzüme çarpıyor yağmur tanelerini, soğuk havadan ürperti hissediyorum yataktan henüz çıkmış sıcak  tenimde. Sabah ezanıyla yatakta duramayan Annem ağaç diplerine düşen fındıkları topluyor omuzlarına ve
Kalem yorgun, hatıran eski, dil kelâmsız, kâğıt bitik. Gece hüzünlerin anası sanki sardı her yanımı zifiri karanlık. Bir belirsizlik var sanki! Hayır mı, şer mi bilinmez. Canım sıkılıyor gibi, bir koku var geceye yayılan! Yanık kokusuna benziyor. Belli ki özlem, hasret, keder bir olmuş bir yerlerde, mum ışığında yakıyor ağır ağır yürekleri.
Selim Servan Demirel
Selim Servan Demirel
150 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.