Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sevil

Sevil
@Sevilsevilsevil
Sıkı Okur
“Bazılarımız şiirlere, şarkılara, filmlere, kitaplara tutunuyor. Sanırım artık insan, tutunamıyor insana…”
O dönemde sağ kesimin karıştığı olayları çözmek daha kolaydı. İlçe, bucak, Ocak sorumlusunu sorgulayınınca mutlaka ipucu elde edilirdi. Sol kesimin karıştığı olaylar ise hücre örgütlenmesiden dolayı zor çözülürdü.
Reklam
Yedi yaşından yetmiş yaşına kadar Türkiye cepheleşmişti, birilerine sadece birilerine solcu denmişti ilkin, sonraları ise birileri faşist birileri komünist ilan edilmişti. Terimler, kavramlar yerini silaha, bombaya, dinamite bırakmıştı. Mevziye girmişti çocuklar, gençler, ihtiyarlar. Haklıydı hepsi; vatan elden gidiyordu!
Çünkü tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik oğlunu verdi. Öyle ki, ona iman edenlerin hiçbiri mahvol olmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun. Tanrı, oğlunu dünyayı yargılamak için göndermedi, dünya onun aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Din olgusu, acaba bu seçimi yaparken kaç insan özgür iradesiyle karar verebiliyor. Bu karar ve seçim insanın doğumu ile birlikte başta anne ve babasının verdiği bir kararla mı gerçekleştirilmeli yoksa ileride verilmek üzere kendisine mi bırakılmalıdır?
Hükümet, itilaf devletleri’ne karşı böyle yapmacık davranışlar göstermekle hakkımızda acıma duygusu uyandırmayı başaracağı ve bu iki yüzlü hareketlerin, barış şartlarının değiştirilmesini etki edeceğini sanıyorsa, kendilerinin aymazlığına acırız.
Reklam
Akbaş cephanesi bir kısmının İngilizlere geri verilmesi için kesinlikle hiçbir yardım yapılmamasını isterdik. Boş bir fişek kovanının bile İngilizlere geri verilmemesi daha uygun olur düşüncesindeyiz.
Ülkeyi işgal eden ve ulusumuzu tam bir kölelik derecesine düşürmek isteyen düşmanlarımız, Kuva-yı Milliye’nin çalışmasını istememekte kendilerini haklı bulabilirler. Fakat, devlet ve Ulus’un kurtarılmasına çalışan bir ulusal gücün, kendi hükumetimiz tarafından hücuma ve saldırıya uğraması şaşırtıcı görülmektedir.
Yabancı kuvvetleri ile birleşen Ermeniler, top ve mitralyözlerle Maraş gibi eski bir Müslüman beldesini yerle bir etmişlerdi. Binlerce çaresiz ve suçsuz anne ve çocukları, işkenceyle öldürmüşlerdi. Tarihte bir örneği görülmemiş olan bu vahşeti gerçekleştirenler Ermenilerdi. Müslümanlara ancak namus ve hayatlarını korumak kaygısıyla direnenmiş ve savunmaya geçmişlerdi. Gerçek şuydu ki, ulusumuz, sebepsiz yere, hiçbir yerde, hiçbir yabancıya saldırmış değildi.
İnsan sevmeyen insan sanatçı olabilir mi? Onun rengi siyahtır, başka renk tanımaz, kalbi mühürlü, gözü kör ve kulakları sağırdır. Göremez, duyamaz ve hissedemez. Yaratamaz fakat taklit edebilir. Sanatkâr olmak mahlukatı sevmekle başlar. Çiçeği seveceksin, böceği seveceksin, daha da önemlisi insanı seveceksin. Yaratıcılığın ve ilhamın beslendiği kaynak sevgidir. Sevgiden yoksun ruhlar ve eller eser yaratamazlar.
Sayfa 158Kitabı okudu
O günden bugüne ne de çok şey değişmişti eve dair. Yuvaydı o evler, evimiz denirdi, bizim evimiz. Anneler o evin tapusu senin adına olacak, benim adıma olacak diye tartışmazlardı. Benim evim denmezdi, bizim evimiz denirdi. O evler ekonomik bir değer taşımazlardı çünkü paha biçilmez bir değerleri vardı. O evlerin ne kadar lüks olup olmadıkları hiç konuşulmazdı ne de metrekaresi . Çok kilitli çelik kapıları yoktu, hatta çoğunun kilidi bile yoktu, hırsız da yoktu ,hırsızlık da ama kapıları herkese açıktı.
Reklam
Bayıldım...
“ İnsanın bazen geçmez dediği, bitmez dediği, dar ve kötü günleri olur; hastalık, ayrılık, kaza, zarar, ziyan, haksızlık ve zulme uğrama… Hani denilir ya: “Düştüğü günler” işte. İnsanın doğasında var olur da… böyle bir duruma düşerseniz melullenmeyin düşkünlük gün günleri sandığınız bugünler, aslında temizlik ve arınma günleridir. İyi günlerinizde sizi çevreleyen insanlardan bir çoğu, o dar günlerde aniden yok olurlar, yiterler, arasanız da bulamazsınız. Gün gelir fırtına diner, tufan geçer, dertler biter ve ortaya çıkarlar hemen. Hele bir de size işleri düşmüşse yine. Hem de kırgınlıklarını bildirerek,” ne aradığın var ne sordugun” diyerek. Çevrenizde sizinle birlikte birkaç kadin dost kalır tufanda, onlar hep sizinledirler iyi günde, kötü günde elinin üstünde onlar kalmıştır altın gibi parıldar, dururlar. Toz, toprak, çamur akıp gitmiştir, cevher arınmıştır yüklerinden. bilki o cevher gibisin pürü pak, kirlerinden arınmış bir çamaşır gibi tertemiz.Melullenme, bükme öyle boynunu, üzülme. Arınma günleridir bugünler, saf ve temiz. Sonra gönderdiğin güvercin gelir konar omzuna ve” tufan sona erdi” der.
Ulus, tarihin ancak devletlerin yıkılma ve çökme gibi kargaşalarında kaydettiği çok önemli ve tehlikeli anları yaşıyordu. Böyle anlarda, şansını ve kaderini kendi eline almakta aymazlık gösteren ulusların gelecekleri karanlık ve felaketlerle doludur. Türk ulusu bu gerçeği anlamaya başlamıştı . Bu anlayışının sonucu olarak, kurtuluş ümidi veren her içten işarete koşmaktaydı. Ancak bir toplumun uzun yüzyılların uyuşturucu yönetim ve eğitiminin etkisinden bir günde, bir yılda kurtulup özgür kalabilecegini düşünmek ve kabul etmek doğru değildir. Bu sebeple durumu ve gerçeği bilenler , ellerinden geldiği kadar bağlı bulundukları ulusu aydınlatıp yol göstererek, ona, kurtuluş hedefine yürümekte önderlik etmeyi en büyük insanlık görevi bilmelidirler.
İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir ilke yoktur. Türk ulusu, Türkiye’nin gelecekteki çocukları, bunu bir an akıllarından çıkarmamalıdırlar.
Efendiler, Mister George Milne’in doğrudan doğruya Osmanlı Devleti’nin savunma bakanına emir ve talimat vermektedir. Bu durum, ne ulusal örgüte karşı onur sorunları çıkaran savunma bakanının ve ne de Osmanlı Devleti’nin bağımsızlığını güvence altına almak sorumlulugunu üstlenmiş olan hükümetin onurunu incitiyor. Bu durumun, kendilerinin onurunu ve devletin bağımsızlığınını çoktan zedelemiş olduğunu fark etmek istemiyorlar. Hiç olmazsa protesto etmiyorlar. Hiç olmazsa,” bağımsızlığımıza darbe vuran bu saldırı ve tecavüze aracı olamayız” diye haykırmaya cesaret edemiyorlar… cesaret edemiyorlar efendiler, çünkü korkuyorlar.
Siz bir din adamı olarak siyaset oyunlarında, hele Boğazlaşma ile sonuçlanacak işlerde rol oynamak sevdasına kapılmamalıydınız. Mustafa Kemal
1.306 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.