Öylesine garip bir şey ki seni sevmek, görebiliyorsun ama dokunamıyorsun, koklayabiliyorsun ama tadamıyorsun, duyabiliyorsun ama hissedemiyorsun. Sadece tek bir konu da kendi isteklerini eyleme dökebiliyorsun, o da akıl almaz bir şekilde sevebiliyorsun.
Öyle bir an geliyor ki, varlığına şükrettiğim her şey bi anda kayboluyor. Sanırım sahip olduğum her şey sadece bir tek şey. Sadece sen gittin ama her şeyim de senin beraberinde gitti.
Orada,
beni düşünüyorsan
hissetmelisin bunu:
Bir rengarenk ışın gibi
aşarak tepeleri
geçerek boğazları
ulaşmak oraya
gelip dokunmak istiyor sana
düşünmem seni.
Bana her zaman üzülmek kötü bir şey derlerdi. E ben üzülünce de sevinince de seni hatırlıyorum... Eh hal böyle olunca aslında üzülmek de güzel bir eylem olmuyor mu?
Utanmayın efendim. Sevmekten, özlemekten, üzülmekten, aşık olmaktan, düşünmekten, acı çekmekten, paylaşmaktan... Utanmayın efendim. Asıl bunları beceremezseniz kendinizden utanın efendim.
Sürekli birtanem diyip seven insanları anlayamıyorum yada ben sevmeyi bilemiyorum. Hem o nedir ki öyle hertanem olabilirken, neden birtaneye indireyim ki seni? Hertanemsin, sana olan aşkımı hissetmediğim tek bir tanem bile kalmadı geriye...
Eğer doğduğun zaman Havra kapısına bırakırlarsa Yahudi olursun, Cami kapısına bırakırlarsa Müslüman, Kilise kapısına bırakırlarsa Hristiyan olursun.
- Sait Faik Abasıyanık
-Bihter: Senin yanında kendimi tanıyamıyorum.
-Behlül: Sen mi ben mi?
-Bihter: Seni ondan daha çok sevmiyorum ama seninle farklı. Bilmiyorum bunu sana söylemek ne kadar doğru ama… Seninle başka.
-Behlül: Sen, bensin çünkü.
Aşk-ı Memnu / 51.Bölüm 8.Dakika 18.Saniye