Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

şevval

446 syf.
2/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Yarışma için okuduğum bu kitap, ne bir tarih kitabı ne de güzel yazılmış edebi bir roman. Kitap okuma yarışması olmasaydı büyük ihtimalle bu kitabı hiç okumazdım. Yazar tarih kitabı yazdığını zannederek masalsı bir roman yazmış. Kitap Ertuğrul'un çocukluğundan başlayıp Bursa'da Söğüt'e yerleşmesine kadar anlatıyor. Çoğu yerde anlatıcı değişiyor ve konudan konuya atlıyor. Ayrıca kadınları bu kadar yerden yere vurması hiç hoş değildi. Kitabı okurken "her şey" in ayrı yazılmaması çoğu yerde gözlerimi kanattı.
Merhaba Söğüt
Merhaba SöğütYavuz Bahadıroğlu · Nesil Yayınları · 20212,725 okunma
Reklam
208 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Kanadalı karikatürist Seth'in grafik romanı olan It's a Good Life, If You Don't Weaken 1996 yılında basılmış. Yazarın başrolüne kendini koyduğu, sadece 3 renk ile sade ve bir o kadar etkileyici çizimleri olan bir roman. Kendisinin geçmişe takıntıları, yenilikten kaçması, karşı cins ile ilişkilerindeki başarısızlıkları, içsel hesaplaşmasının olduğu bu kitap, sanki bir sanat filmi izliyormuş havası katıyor romana. Seth bir karikatürist ve yıllar önce yaşamını yitirmiş olan bir karikatüristü merak ediyor. Adı Kalo olan bu çizerin New Yorker'da sadece bir iki çizimi var. Nedense Seth bu kişiyi çok merak ediyor, kendine amaç edinerek o kişinin çizimlerini topluyor, hayatını araştırıyor. Kısıtlı bir bilgiye sahip olsa da yılmıyor. Kitabın sonunda Kalo'nun toplayabildiği 11 karikatürünü albüm şeklinde koymuş yazar. Çizimleri, anlatışı, çevreye bakışı o kadar naifti ki yazarın. Seth'in demek istediklerini, hissettikleri hem çizimleriyle hem de hisleriyle ben de yaşadım. Eğer bağımsız çizgi romanları seviyorsanız, kütüphanenizde bulunmasında fayda var.
Güçsüz Düşmezsen Hayat Güzeldir
Güçsüz Düşmezsen Hayat GüzeldirSeth · Karakarga Yayınları · 2019111 okunma
72 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Okuduğum ilk Didem Madak kitabı kendisi. Şiirleri sanki bir yaz akşamı gibiydi. En sevdiklerim ise 'Şimdiden bir hatırasın' ve 'Çiçekli Şiirler Yazmak İstiyorum bayım!' oldu
Grapon Kâğıtları
Grapon KâğıtlarıDidem Madak · Metis Yayıncılık · 201214,2bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
216 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitap 1915'te feminist bir yazar tarafından yazılmış. Dünyadan izole sadece kadınların var olduğu bir ülkede 3 erkeğin geçirdiği hikayeyi anlatıyor. Baş karakterimiz Van, kendi ağzından etrafında gördüklerini, yaşadıkları olayları kendi cümleleriyle bize aktarıyor. Ayrıca sosyolog olan bu karakter etrafındaki gördüğü durumları ve nesnelerini
Kadınlar Ülkesi
Kadınlar ÜlkesiCharlotte Perkins Gilman · İthaki Yayınları · 201812,3bin okunma
64 syf.
10/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
Öncelikle demek istiyorum ki, bu kitabı herkes okumalı. Yazarın 19. yyda yazdığı bu kitap aradan yıllar geçmesine rağmen her cümlesinde tazeliğini koruyor. John Stuart Mill'in Özgürlük Üzerine olan kitabının devamı sayılıyor kitap. Kitap 60 sayfa olmasına rağmen her cümlesinde size ağırlığını hissettiriyor. John Stuart, okuruna genel olarak düşüncenin neden özgür olması gerektiğini, düşünce özgürlüğünün dünyaya neler kattığını, giderek güçlenen bilgiye güvenin neden arttığı hakkında konuşuyor. Bir düşünceyi şu an biz demesek bile yıllar sonra başka birinin de diyebileceğinden, canı uğruna doğru bildiklerini dünyaya duyuran insanlardan (ki bu insanların dedikleri yıllar sonra kabul edilmiş), bir düşünceyi destekleyenlerin azınlık olmasının o düşüncenin doğru olmadığı anlamına gelmediğinden bahsediyor yazar. Kitabı okurken yazarın sorular yöneltmesi, örnekler vererek anlatması, okuyucuya hitap etmesi ayrı bir güzeldi. Yazarın söylediği çoğu yerde "evet, haklısın" dedim içimden. Okudukça sayfalara doyamadım. Yazarın diğer kitaplarını da mutlaka okumayı düşünüyorum.
Düşünce ve Tartışma Özgürlüğü Üzerine
Düşünce ve Tartışma Özgürlüğü ÜzerineJohn Stuart Mill · Can Yayınları · 20202,937 okunma
Reklam
184 syf.
7/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Bir animasyon şirketinde çalışan animasyon sanatçısı Guy Delisle'in, dünyanın kara kutusu Kuzey Kore'nin başkentine olan Pyongyang'a bir yolculuğu. Kendi ilaçlarınızın kendiniz getirdiğiniz, musluk suyu içilmediği, telefon ve internetin olmadığı, cafelerin olmadığı, geceleri ışık açılmadığı bir ülke düşünün burda nasıl yaşardınız? İşte bu dediklerimiz hepsi Kuzey Kore'nin gerçeği. Guy Delisle daha ülkeye girmeden yanında bir radyo ve bir kitap getiriyor. Kitabın ismi de 1984-George Orwell. Radyoyu kaçak yollarla getirdiği için kimseye demiyor haliyle. Hangi frekansı denerse denesin hep aynı istasyon çıkıyor karşısına. Haftanın 6 günü çalışan insanlar, pazar günü gönüllü işlerde görev alıyorlar. Düşünmek, kendine zaman ayırmak için bir dakika izin bile vermiyor size bu diktatörlük. Dünyanın tek komünist hanedanı olan Kim İl-Sung ölmüş olmasına rağmen ülkenin hala başkanı. Baba ve oğlun rozetlerini gögüslerinde taşımak mecburi. Başkanlarının 20 metrelik heykelinin önünde taparcasına eğiliyor Kuzey Kore halkı. Ülke savaş her an kapılarında gibi donanmış. Her yer tertemiz. İnsanların hepsi robot gibi. Düşünmek yok, sadece denileni yapmak var. Eğer bağımsız çizgi romanları seviyorsanız Guy Delisle'in bu kitabına göz atmanızı tavsiye ederim. Hafif mizaç ve iğnelemeleri yapması yazarın hoşuma gitti ayrıca. Başkentin mimari yapılarını çizmesi de bir o kadar güzeldi.
Pyongyang - Kuzey Kore'ye Bir Yolculuk
Pyongyang - Kuzey Kore'ye Bir YolculukGuy Delisle · Karakarga · 2016192 okunma
64 syf.
5/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Kitap, yazarın diğer eserlerinden alıntılarından oluşuyor. Oscar Wilde'ın aforizmaları. 20 dakikada okuyup bitiriyorsunuz kitabı. Aşktan, ekonomiden, İngilizlerden, amerikalılardan, insanlardan, kadınlardan, erkeklerden, sanattan, müzikten... genellemeler yapmasıyla dolu. Çoğu cümlenin genelleme ve kesin yargılardan oluşan dille yazılması beni çok irite etti. Ayrıca yazarın çoğu düşüncesine de katılmadım şahsen. Bazı cümleleri kendi ile çelişiyordu. Ayrıca kitabın kapağı ne kadar güzelse, çevirisi o kadar kötüydü. Daha farklı biri çevirse kitap güzelleşir miydi? Sanmıyorum. Oscar Wilde'ın hiçbir kitabını okumadıysanız bununla başlamanızı tavsiye etmem. Başlarsanız yazardan soğursunuz. Kitapta katıldığım sadece 2 3 cümle vardı. Oscar Wilde'ın hapiste geçirdiği zaman hakkında konuşmaları da ayrıca hoşuma gitti. Can Yayınlarının kısa klasiklerini çok seviyor olsam da bu kitabı sevemedim. Öylesine alıp twet okumak gibi bir şeydi. Çoğuna dislike atma isteği doğmadı değil.
Yalnız Sıkıcı İnsanlar Kahvaltıda Parıldar
Yalnız Sıkıcı İnsanlar Kahvaltıda ParıldarOscar Wilde · Can Yayınları · 20205,1bin okunma
200 syf.
6/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Saramago'nun okuduğum 5. Kitabıydı. Yazarın ölmeden önce yazdığı son kitabı ayrıca. Öncelikle yazarın hiçbir kitabını okumamış kişilerin bu kitapla başlamasını tavsiye etmem. Yazarın yazış stilinden dolayı alışmakta zorlanabilirler hem de kitabın sürükleyiciliği diğer kitaplarına nazaran daha az olduğu için bunla başlamalarını tavsiye etmiyorum. Kitabın konusu Lizbon'dan yola çıkıp Viyana'ya giden bir filin ve onun terbiyecisinin yolculuğunu anlatıyor. İtiraf etmek gerekirse ben kitap bitsin diye dört gözle bekledim. Kitabı bitirmek için zorlamam gerekti kendimi. Bazı yerlerde diyalogları takip etmekte zorlandım. Çoğu yerde kopukluk hissettim hikayede. Gereksiz çok fazla detaya boğmuş Saramago burda bizi. Bazen o kadar bunaldım ki gözlerimle kelimelerin üstünden hızlı hızlı geçerek okudum. Hiciv teorisi ile ünlü olan yazar burda da kullanmış. Toplumu, kralları, dini, papazları hatta tanrıyı bile çoğu yerde eleştirmiş kendisi. Okucuya hitap etmesi ve sanki biri karşımızda hikayeyi anlatıyor gibi oluşu çok hoştu. Ayrıca çevirmeni de çok güzel iş çıkardığını düşünüyorum. Tasvirleri çok güzel çevirmiş. Çevirirken sıkıldı mı? diye çoğu yerde merak ettim. Hikayede çok fazla tarihte bir dönem adı geçmiş insanlar vardı. Çevirenin onları açıklamalarıyla sayfanın altına koyması çok iyi olmuş yoksa açıp bakmaya üşenirdim açıkcası. Ben de çok büyük bir etki bırakmasa da "okudum, güzeldi." dediğim kitaplardandı. Tavsiye eder miyim? Okumasanız da olur.
Filin Yolculuğu
Filin YolculuğuJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20212,847 okunma
248 syf.
10/10 puan verdi
Panik ataklar, geçmişe saplantılar, korkular, kaçışlar, güvensizlik, kaygı, huzursuzluk, nefret, odaklanamamak, plansızlık... Baş karakterimiz Marco da işte böyle biri. Kendisi nevrotik atak bozukluğuna sahip oldukça yaratıcı bir fotoğrafçı. Nerdeyse 10 yıla aşkın psikiyatriste gidiyor. Panik ataklar yakasını bırakmıyor. Hayattaki en büyük korkusu ebeveynlerinin vefat etmesi olan Marco, nedense hiç baba olmak istemiyor. Gerçekçi edebiyat ile yazılmış bu çizgiroman hem gözünüze hem kalbinize hem de fikirlerinize hitap edecek şekilde.
Sıradan Zaferler
Sıradan ZaferlerManu Larcenet · Karakarga · 2016633 okunma
324 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Körlük adlı romanın devam kitabı olan Görmek, Jose Saramago'dan okuduğum 4. kitap. Yazarın özgün yazım stili, karakterlere isim vermek yerine betimleme yönetimi ile anlatma, bolca virgül kullanma diğer kitaplarında olduğu gibi burda da kullanılmış. Körlük adlı romanda dünyada yaşayan insanların, nedeni bilinmeyen bir sebepten kör olmasını, bu romanımızda ise halkın devlete karşı gözlerinin açılmasını anlatıyor. Görmekten kastımız ise var olan devletin yönetim şeklini beğenmeyen veyahut doğru bulmayan halkın çoğunluğu seçim zamanı boş oy kullanıyor. Hiciv teorisini bolca kullanan Saramago, devletin yeri geldiğinde kendini haklı çıkarmak için gözünü kırpmadan herkesi harcıyabileceğini gösteriyor. Kanunsuz ve devletsiz bir şehir halkının aslında kendi kendine nasıl huzur ve sükunet içinde yaşayabildiğini gösteriyor yazar bize. Bize daha iyi bir hayat sağlaması gerekirken hayatımızı gerçek anlamda bombalar atarak yok eden bakanlar görüyoruz. Hatta suçu olmayan bir kadına, olmayab suçun kanıtlarını yaratmak isteyen yine o devlet oluyor. Okudukça diğer sayfaya bir an önce geçmek istiyor insan, edebi olarak beni oldukça tatmin etti. Kırmızı Kedi yayınevinden okudum ve yazarın çevirmenini tebrik etmek istedim. Cümleler, kullanılmış türkçe kelimelerin çeşitliliği ve çevirideki akıcılık kitabı daha da özel yapmış şahsımca. Yazarın diğer kitaplarını da elimden geldikçe okumak ve okutmak istiyorum. Eşsiz olduğu kadar da düşündürücü bir kitaptı benim için. Daha çok böyle kitapların karşıma çıkması dileğiyle.
Görmek
GörmekJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınları · 202218bin okunma
Reklam
520 syf.
10/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Jack London'ın yarı otobiyografik bu romanı yazarın okuğum ikinci romanı. Ana karakterimiz Martin Eden 20 yaşına varana kadar denizde liman liman sürüklenen güçlü, kuvvetli, kabadayı ve işçi sınıfa ait bir bireydir. Burjuva sınıfına ait Edebiyat Fakültesi öğrencisi Ruth ile tanışana kadar kafasını kuma gömmüş bir devekuşu misali yaşamıştır yirmi yılını. Aşk, felsefe, şiirler ve romanlarla tanışır yeni yaşamında aynı zamanda beraberinde açlık, sefalet de getirir. Büyük bir yazar olmak ister Martin Eden. Ve tek destekçisi sadece kendisidir. Bir çok kişiyle karşılaşır hayatında; Joe, Maria, Brissenden, Bay ve Bayan Morse... Kimileri köstek olurken hayaline kimileri de sadece düzenli bir işi olsun ister. Martin yılmaz ve yolundan ayrılmadan ilerler. Şöhret ve para sahibi olduğunda ise insanların tutumunun değiştirdiğini bariz şekilde fark eder. Kendisi yine eski Martin'dir, sadece insanların iki yüzlülüğü ortaya çıkmıştır. O insanlara her baktığında aklındaki tek şey "Sefalet içinde olduğunda yazılmıştı o kitaplar, değişen tek şey kitapların ün ve para getirmesiydi. Eserlerinin sessiz sedasız duyulmasını beklerken masanın üstünde o zaman açtı, şimdi değil. Aç ve hırslı Martin Eden'in ihtiyacı vardı yemeğe, ün salmış ve şöhret sahibi Martin'in değil. " Not: Jack London sosyalist bir birey olmasına rağmen karakteri Martin Eden'i bireyci bir birey olarak yaratmıştır. Martin'i ölüme sürükleyen nedenin bireycilik olduğunu göstermek istemiştir.
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391,9bin okunma