Seyid Ahmet GÜLTEKİN

Birisini sevmek sadece güçlü bir duygu değildir, bir karardır, bir yargıdır, bir vaattir. Sevgi sadece bir duygu olsaydı, birbirini sonsuza kadar sevme sözü temelsiz kalırdı. Bir duygu gelir ve gider. Edimim muhakeme ve karardan yoksunsa bunun sonsuza kadar süreceği yargısına nasıl varabilirim?
E Kitap
Reklam
Kendi canından kanından birisini sevmek bir başarı değildir. Hayvan da yavrusunu sever ve onu korur. Çaresiz olan efendisini sever, çünkü yaşamı ona bağlıdır; çocuk ebeveynlerini sever, zira onlara ihtiyaç duyar. Sadece bir amaca hizmet etmeyenlerin sevgisinde sevgi çiçeklenmeye başlar. Eski Ahit'te insan sevgisinin ana nesnesinin yoksullar, yabancılar, dul ve yetimler ve nihayet ulusal düşmanlar -Mısırlılar ve Edomlular olması anlamlıdır. İnsan, çaresize şefkat duyarak kardeşim sevmeye başlar ve kendine duyduğu sevginin içinde yardıma ihtiyacı olan, zayıf, güvensiz insanlara duyduğu sevgi de vardır. Merhamet, bilgi ve özdeşlik ögelerini kapsar. "Yabancılık duygusunu bilirsiniz," der Eski Ahit, "siz de Mısır Ülkesinde yabancıydınız;... öyleyse yabancıları sevin.
E Kitap
Siz dostunuzun düğmelerinin dostu musunuz, yoksa düşüncelerinin dostu musunuz?
Sayfa 56 - Okuyan Us

Reader Follow Recommendations

See All
Ne de olsa herkesin suçlu olduğu yerde hiç kimse suçlu değildir.
Sayfa 23 - Sel YayıncılıkKitabı okuyacak
...dahil olmadığımız bir vakayı yargılama meselesine çoğu zaman kibir suçlaması eşlik eder. Sırf bir hata işlendiğine hükmettiği için, kim kendisinin aynı hatadan daima muaf olacağını varsayabilir ki?
Sayfa 21 - Sel YayıncılıkKitabı okuyacak
Reklam
"Şu iki zaman, geçmişle gelecek zaman, geçmiş artık olmadığına ve gelecek de gelmediğine göre nasıl varlar? Şimdiki zaman hep şimdi olsaydı, geçmişe gitmeseydi, o zaman 'zaman' olmaktan çıkıp ebediyet olurdu. Öyleyse 'şimdi' nin zaman olabilmesi için geçmişe akması gerekiyorsa o zaman ona nasıl vardır diyebiliriz? Mademki var olmasının nedeni var olmayı terk etmesi oluyor"' ona nasıl zaman diyebiliriz?
Sayfa 49 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Hristiyanların Kutsal Kitabı’ nı derinlemesine bilmeyen bir İslam vaizi, bir İslam davetçisi, çevresinde hangi etkiyi doğurabilir? Oysa Kur'an o kutsal metinlere çok büyük bir saygı göstermekte ve Hz. Muhammed'e aynı Allah'tan kaynaklandıkları için onlara müracaat etme tavsiyesinde bulunmaktadır. ( Yunus 10 / 94) Kur’an’ın kınadığı ‘’riba’’ nın modern şekillerini o kadar derinlemesine analiz eden ve modern dünyanın gelişmesinin bir yorumu olan gerçek Marksizmin ne olduğundan bütünüyle habersizse, bir İslam vaizi iş dünyasında ne derece etkili olabilir? Verdiği hükümler yalnızca 9. veya 10. yüzyılların fıkıh geleneklerinden ibaret kalıyorsa, bugün çok uluslu şirketlerin, krizlerin, nükleer silahların, savunmanın nasıl sorunlar ortaya çıkardığını bilmiyorsa, bizleri dünya çapında bir intihara götüren pozitivist veya daha doğrusu umutsuzluk aşılayan büyük kültür akımlarını tanımıyorsa günümüzdeki dinlerde ortaya çıkan güncel yorum ve eleştirilerden, eğitimin bugünkü problemlerinden habersizse, bir İslam davetçisi yaşayan dünyada hangi etkiyi doğurabilir? Bütün gayrimüslim dünyanın gündelik tecrübesi olan şu husus açıkça bilinmelidir: Bir İslam ülkesinin yukarıdaki sorunlardan derinlemesine haberi olmayan bir vaizi, bir İslam davetçisi, bir gayrimüslim diyarına gönderildiği her seferinde o, İslam'ı ilerletmemekte tam aksine İslam'ın imkânlarını mahvetmektedir!
Sayfa 130 - Timaş
İstersen sadede gelelim: İnsanlar başından beri dedikoducuydu bundan böyle de dedikodu yapmaya devam edecekler; hesapçıydılar, hesapçı olacaklar; kan akıtmayı severlerdi, kan akıtmayı sürdürecekler; iktidar düşkünüydüler, iktidar düşkünlüğü hiç yaşlanmayacak; yalan söylerlerdi, yalandan kimse ölmeyecek; yıkarlardı, yıkımların tozu her yere yayılacak. Ama birde ayın güneşe dönük yüzü var: İnsanlar eskiden beri doğurur, doğurduklarına merhametle sarılırlardı yine doğuracak yine doğurduklarına öyle sarılacaklar; yardım ederlerdi; yardım eden elleri hep bir kapıyı çalacak; mülklerini paylaşırlardı, bazı mülkler bu zevki tadacak. Tıpkı gece ile gündüz gibi, iki yüzü olacak hayatın. Ve biz nefes aldıkça her iki yüzüyle de yüz yüze geleceğiz. Tarih kitaplarına güvenebilirsin, dünya kıymetini yaşamadıkça değişmeyecek. O ki kıyametin ne zaman kopacağını bilmiyoruz, o ki dünya değişmeyecek, iyisi mi sen değiş! İşe dünyayı değiştiren adamlardan çok şey beklemeyi öğrenerek başlayabilirsin. Unutma, dünya değişmez sadece el değiştirir.
Sayfa 9 - KolektifKitabı okudu
İkinci Dünya Savaşı' nda Almanya sonunda yenilir. Amerikalılar ülkeyi bölge, bölge işgal etmeye başlarlar. Bir Amerikan birliği bir Alman kasabasına girer. Kasabanın belediye başkanı belediye binasının anahtarını getirir, Amerikan birliğinin başındaki subaya teslim eder. Ama bir ricada bulunur: ''Lütfen okulları bu gün tatil etmeyin.'' Evet, ülkesi, toprağı işgal edildiği gün bile o Alman'ın aklı okulda, öğrenen ve öğretmenlerdedir. Eğer '' Almanya nasıl oldu da 1945 te yerle bir edildikten sadece 15 sene sonra ayağa kalkabildi?'' diye soruyorsanız, cevabı bu olaydadır. Bundan da ibret alalım. Bilgi, eğitim, terbiye bir toplumun kalbidir. O kalp çalışmazsa ne beyni, ne böbreği, ne midesi çalışır.
Sayfa 54 - KETEBEKitabı okudu
Öyle bir devre geldik, hem de o kadar hızla geldik ki gerçek dindarları en çok ''dindar'' görünümlüler kınıyor, zemmediyor, aşağılıyor. Bu gün kadın-erkek mahremiyetine dikkat edenleri en çok kınayanlar bunlar... Türlü saçmalık ve hezeyanları kutsamakla gün geçiriyorlar. Dinin gücüne değil, gücün dinine talipler.
Sayfa 22 - KETEBEKitabı okudu
Reklam
Eskiden bazı arabaları daha üst model göstermek için farlarını, ızgaralarını,arka stop lambalarını, en önemlisi de öndeki ve arkadaki marka isimlerini değiştirenler vardı. Bunun için bayağı para harcarlardı. Hatta lüks arabaların armalarını çalıp yerli arabalara takanlar bile vardı. Peki, arabaların çakması oluyor da insanların yok mu? Bizde son bir asırda çakma arabalar gibi çakma insanlar da pek yaygınlaştı. Şimdi '' Dindar'' görünümlü şaşkınlar var. Hemen hatırlayalım, ''Dindar'' görünümlü derken bununla kıyafeti, görüntüyü kastetmiyorum. Öyle görünüp böyle olmayı kastediyorum. Yani ikiliği, fırıldaklığı, münafıklığı, müraliği, şahsiyetsizliği...
Sayfa 20 - KETEBEKitabı okudu
ABD' nin istihbarat ortamında geliştirdiği internetin ve malumat teknolojilerinin yaygınlaştırılmasının sebebini 1992 yılında bir Amerikan senatör şöyle aktarıyordu: '' İnternet sayesinde artık büyük masraflar yapmadan dünyadan istihbarat toplamak mümkün hale gelecek. İnsanların peşine casus takmaya, telefonlarını gizlice dinlemeye gerek kalmayacak. İnsanların kendileri gönüllü olarak bize malumat aktaracaklar. ''
Sayfa 11 - KETEBEKitabı okudu
Kalplerde gizli olan şeyleri ancak Allah bilir. Keza, Kiramen Katibin melekleri bile, insanların açığa vurdukları amellerini yazmakla vazifelidir. Çünki kalpte bulunan şeyleri bilmeğe imkanları yoktur. Kalplerde olanı ancak Allah ve Allah'ın kendisine vahyettiği peygamberinden başka kimse bilmez. Vahiy olmadan, kalplerde bulunanı bildiğini iddia eden, alemlerin Rabbi'nin ilmine sahip olduğunu iddia etmiş olur. Kalplerde ve hariçte, Allah'ın bildiğini, kendisinin de bildiği iddiasında bulunan insan, büyük bir günah işlemiş. Cehennem ve küfrü hak etmiş olur.
Yemek de ibadet gibi ona katılanların sayısı arttıkça bereketi artan bir nimettir.
Sayfa 104 - Çıdam YayınlarıKitabı okudu
Zarifi ve Hristaki gibi iki meşhur banker Sultan Murat'a külliyetli miktarda borç vererek, velihatın "Genç Osmanlıları" finanse etmesini sağlamışlardı. Zira, Abdülaziz’i tahttan indirip Murat'ı padişah yapmadan alacaklarını tahsil edemeyeceklerine iyice kanaat getirmişlerdi.
Sayfa 63 - Orion Kitabevi
599 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.