İnsanda mizaç, efendi-vicdan, özgür irade kavramları ele alınmış. Okurken anlıyorsunuz ki size daha önce görmediğiniz, duymadığınız tanımlar yapılmıyor. İnsanların makineden ibaret olduğu fikri öne sürülüyor.
Öyle şey mi olurmuş!? Ben makine değilim, özgün bir varlığım. Bak, daha önce kimsenin aklına gelmeyecek, başka canlıların hayal bile edemeyeceği icatlar yaptım. O icadın kendisi değilim, her insan farklı ve bizi özel kılan da bu! Şeklinde fevri bir itirazda bulunabiliriz...
Vicdanımız doğumdan itibaren yaşantı ve eğitimle durmaksızın şekilleniyor. Özgür iradeden söz edemeyeceğimizi çünkü kararlarımızı tamamen çevresel etkilerin yani yaşantımızın şekillendirdiğini savunuyor. Kararlarında da daima öncelik kendisi oluyor. İnsanın bir iyiliği bile özveri ile (karşılıksız) yapmadığını, önce kendi ardından karşısındaki için yaptığını savunuyor. Ve sunduğu deliller oldukça akla yatkın...
Yaşlı adamın konuşmalarına ve delillerine tepeden bakabiliyoruz. Ama öte yandan sorgulamaya başlıyoruz, çevremizi bu deliller doğrultusunda inceliyor ve düşünüyoruz. Bu ihtiyar kaçık haklı olabilir mi? Bizler gerçekten de bu kadar bencil yaratıklar mıyız? Hiçbir yaratıcı vasfımız yok mu? İşte bu soruları yanıtlayabilmek için kitabı okumalısınız.