Selda Yılmaz

Selda Yılmaz
@Sldyilmaz
Öğretmen
Yüksek lisans
İstanbul
1 March 1983
11 reader point
Joined on October 2020
Fotoğraftaki şahıs yorgundur. ‘Bu dünya nereye gidiyor?’ diye şaşırmaktan yorgun. Düşünmekten yorgun. Mücadeleden yorgun. Her daim kendiyle savaşmaktan yorgun…
Reklam
Doğa tarafsızdır. İnsan doğadan güç alıp onu çöle de çevirebilir, çölleri çiçek bahçesi de yapabilir, Kötülük atomlarda değil, insanın ruhundadır…
Bu insanlar televizyonlarda haberleri izlemiyorlar mı, dünyanın geleceği konusunda umutsuzluğa kapılmıyorlar mı hiç?
Sayfa 121Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
Hiç kötü bir şey yaşanmamış, tek bir insanın kalbi bir kerecik olsun kırılmamış, kimse ölmemiş gibi öterdi kuşlar…
Sayfa 105Kitabı okudu
Korkuyorum demek istiyorum, ama demeye korkuyorum.
Reklam
Babamın bırakıp gidişinin tadı var suda; hiç orada olmayışının, gittikten sonra bana ait hiçbir şey olmayışının tadı.
Yalnızca algılayabildiğimiz kadarını biliriz. Deneyimlediğimiz her şey, en nihayetinde, algılayabildiklerimizden ibarettir. Neye baktığın değil ne gördüğün önemlidir.
Sayfa 215Kitabı okudu
Hasta olan o değildi. Asıl hasta olan ve tedavi edilmesi gereken toplumdu. Toplum zayıfları korumak, yanlarında olmak yerine, tıpkı yaşlı filleri bir başlarına ölüme terk eden fil sürüleri gibi onlara arkasını dönüyordu.
Sayfa 158Kitabı okudu
Sevgi kuş misaliydi; bazen bir kanat çırpışıyla geldiği gibi, yine bir kanat çırpışıyla gidiyordu.
Sayfa 101Kitabı okudu
Kitaplar unutmaktan korktuğumuz bir sürü şeyi depoladığımız kapların bir türüydü yalnızca. Sihirli bir tarafları yok. Sihir sadece kitapların söylediklerinde, evrenin parçalarını nasıl dikerek bizim için giysi haline getirdiklerinde.
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
Öyle bir an gelir ki tüm kararlar kötüdür, sorun, sonradan en az pişman olacağın kararı bulup seçmektir!
Sayfa 276Kitabı okudu
Istıraptan belin büküldüğünde, dünyanın üzerine ebedi bir gece çöksün istediğinde, yağmurun ardından ışıldayan yeşilliği düşün, düşün bir çocuğun uykudan uyanışını…
Sayfa 103Kitabı okudu
Yüreğindeki her şey ölmüş olacak. Bundan sonra sevgi nedir, dostluk nedir bilmeyeceksin; ne yaşama sevinci ne gülüp eğlenmek ne merak ne cesaret ne de dürüstlük, hepsinden yoksun kalacaksın. Bomboş bir adam olacaksın. İçini boşalttıktan sonra içine kendimizi dolduracağız…
Sayfa 277Kitabı okudu
Seni sevdiğimi biliyordum ama başkalarına senden nefret ettiğini söyleme ihtiyacı hissediyordum. Neden? Sevmekten utanmak normal mi?
Gençliğini sonuna kadar yaşayamadığını hissettiğin için geri kalan bütün hayatın boyunca yaşamaya çalıştın. Bir şey çalmakla ilgili sıkıntı budur zaten, insan aldığı şeyin gerçekten kendisine ait olduğunu bir türlü hissedemez, o yüzden sonsuza kadar sürekli çalmak zorundadır artık onu, asla sonu gelmeyecek bir hırsızlık.
Yoksulların fazla zengin olduğunu, zenginlerin yeteri kadar zengin olmadığını düşünüyor…
Reklam
Önünde pek çok yol açılıp sen hangisini seçeceğini bilemediğin zaman, herhangi birine öylece girme, otur ve bekle. Dünyaya geldiğin gün nasıl güvenli ve derin derin soluk aldıysan, öyle soluk al, hiçbir şeyin senin dikkatini dağıtmasına izin verme, bekle ve gene bekle. Dur, sessizce dur ve yüreğini dinle. Seninle konuştuğu zaman kalk ve “yüreğinin götürdüğü yere git”….
Sayfa 149Kitabı okudu
Ölüler yokluklarıyla değil, daha çok söylenemeyenler yüzünden acı verirler.
Sayfa 135Kitabı okudu
Eğer yaşam bir yolsa, her zaman yokuş yukarı giden bir yoldur…
Sayfa 132Kitabı okudu
İnsanın kendi iç dünyasına bakmak istemediği zaman bahaneler bulması, dünyanın en kolay şeyidir. Dıştan bir suçlu her zaman vardır.Suçun yalnızca bize ait olduğunu kabullenmek çok cesaret ister. İlerleyebilmek için tek yol budur…
Sayfa 132Kitabı okudu
En iyi yüreğiyle görebilir insan. Gözler asıl görülmesi gerekeni göremez.
Savaşın keskin baltası kendilerini de yıkmıştı, umutlarını da…
Reklam
Makine her şeyi ezmekteydi: İnsan biraz utanç ve büyük bir kesinlikle, adeta gizlice öldürülüyordu.
Sayfa 101Kitabı okudu
Bugün annem öldü. Belki de dün, bilmiyorum..
Biz, hepimiz, sürekli değerli bir şeylerimizi kaybediyoruz, önemli fırsatları, olasılıkları, bir daha yerini asla dolduramayacağımız duyguları. Hayatta olmanın bir anlamı da bu işte. Fakat kafamızın içinde, ben kafamızın içinde olduğunu sanıyorum, öyle şeyleri beylik haline getirebilmemiz için küçük bir oda var. Herhalde kütüphanenin depo kısmı gibi. Dahası, bizler kendi yüreğimizin ne durumda olduğunu doğru şekilde takip edebilmek için, sürekli arama kartları yapmak zorundayız. O odayı temizlememiz, havalandırmamız, çiçeklerine su vermemiz de gerekiyor. Başka bir deyişle sen sonsuza kadar kendi kütüphanende yaşayacaksın..
Sayfa 648Kitabı okudu
Şu anda yaşama fırsatım var, bunu değerlendirebiliyor muyum?
Sayfa 120Kitabı okudu