Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Salih Mehan

Salih Mehan
@SlhMhn
Mekanik Teknikeri
Üniversite
1999
22 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
Cevaplar değildir hayatı değiştiren, hayatı değiştiren sorulardır. Dost Can Deniz
Reklam
İktidar ve muhalefetin arası öylesine açıldı ki, bu siyasi fırtınada kimse kimseyi anlamıyor. Basın da olayları çok abartıp, Menderes'i bunaltıyor. Bu bulanık havada, korkarım ki, karanlık güçler devreye girer, bu milletin temel değerlerine zarar verirler.
Sayfa 112Kitabı okudu
Savaşta bile terk edilemeyen namazı, bugün kılmayanlar neleri kaçırdıklarını bir bilseler, hallerine oturup ağlarlardı, feryat ederlerdi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bediüzzaman Said Nursi ve talebeleri de memleketin üzerine çöken bu karanlık bulutu dağıtmak için insanları Kur'an ve Peygamber (a.s.m.) yoluna çağırıyorlar. Ancak dini bütün gençlerle devletin ayakta duracağına ve milletin huzur bulacağına inanıyorlar...
Birinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'de görev yapan Alman Subayı Liman Won Sanders'in gördüğü manzara ise, daha nefes kesiciymiş. Yaşadıklarını kendi dilinden dinliyoruz: Çok dehşetli bir saldırı karşısında Karaya çıkan İngiliz askerlerini gemiden top atışları ve makineli tüfekler destekliyordu. Bulunduğumuz siperlerden değil çıkabilmek, kıpırdamak bile mümkün değildi. En küçük hareketimiz onlarca mermiyle karşılık buluyordu. Mevzilerden elini kaldıranın eli, miğferini kaldıranın miğferi parçalanıyordu. Böyle bir sağanak altında çaresizlik içinde beklemekten başka bir şey yapamıyorduk. Bu şekilde ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Birden, bulunduğum yerin on beş metre kadar ilerisinde bir patlama meydana geldi. Sesle birlikte Türk askeri siperden kalktı, düşmana doğru koşmaya başladı. İçlerinden birisi, hem koşuyor, hem kollarını sağa sola sallıyor, hem de sesi çıktığı kadar bağırıyordu. Yanımda bulunan tercüman subaya dedim ki: Şu koşan asker ne diyor? Komutanım! "Yetiş ya Muhammed! Kitabın elden gidiyor!" diye bağırıyor. Böyle bir manzarayı tarih görmemiştir. Asker, sanki ölümü arzuluyormuş gibi mermilerin üzerine doğru koşuyordu. Onu gören diğer askerler de siperlerinden hareketlendi ve hücuma kalktılar. O anda çok çetin bir savaş başladı. Kısa zaman sonra, karaya çıkan İngiliz birliğinden geriye, yerde yatan cesetlerinden başka bir şey kalmamıştı. Çanakkale Savaşı'nı, Türk milletine işte böyle bir iman gücü kazandırmıştı.
Reklam
Hifa hatun ile Süheyb
Hifa Hatun... Güzelliği ve zenginliği dilerle destan olmuş bir ay parçası... Peşine düşmeyen krallar, vezirler ve sultanlar kalmamış... Kimi ayaklarına halılar sermiş... Kimi cevherler ve paralar dökmüş... Kimi köyler ve kasabalar bağışlamış... Kimisi de sarayının anahtarını yollamış... Hifa Hatun'un gönlü ise ebedi sevdayla, ilahî aşkla
İnsanı etkileyen bilgi ve mantık değildir. İnsan ancak sevildiği ve güven duyduğu ölçüde etkilenir.
Sayfa 108Kitabı okudu
Huzur bulmak istiyorsanız, ezanla dirilin, namazla yaşayın
Sayfa 107Kitabı okudu
Eline bir kitap alan insan, onun bir yazar tarafından belli bir amaç çerçevesinde yazıldığını bilir. Bu kitabın tesadüfen ortaya çıktığı aklının ucundan geçmez. Aynı şekilde, bir heykele bakan insan, onun bir sanatçı tarafından yapıldığından hiçbir şüphe duymaz. Bırakın sayısız sanat eserinin kendi kendine oluştuğunu düşünmek, üst üste duran iki-üç tuğlayı bile mutlaka planlı bir hareketle o şekle getiren biri olduğunu kimse inkâr etmez. Dolayısıyla küçük ya da büyük, düzen olan her yerde, mutlaka bu düzenin bir kurucusunun ve koruyucusunun olması gerekir. Bir gün birisi çıkıp, ham demir ve kömürün tesadüfen çeliği, çeliğin tesadüfen Boğaz Köprüsü'nü oluşturduğunu iddia etse, bu kişinin ve ona inananların akıllarından şüphe edilmez mi?
Haziran 1503, Kristof Kolomb, gemilerin zorunlu tamiratı için Jamaika'ya uğrar. Oradaki yerliler tamirata yardımcı olur ve gemi tayfasına yiyecek içecek verir. Ancak aradan aylar geçmesine rağmen tamirat bitmez. Üstelik gemi tayfası, yerlilerin yiyeceklerini yağmalamaya başlamıştır... Bu duruma kızan yerliler, yardımı ve yiyeceği keser. Çaresiz durumdaki Kolomb, o dönemlerde gemilerde bulunan ve yıldız pozisyonlarını da içeren takvimi karıştırırken, ertesi gün Ay tutulması olduğunu öğrenir. Aklına parlak bir fikir gelir ve hemen yerlilerin şefine gider... Şefe, Tanrı ile haberleştiğini ve Tanrı'nın yardımın kesilmesine çok kızdığını, bu kızgınlığını da Ay'ı kan kırmızıya çevirerek göstereceğini söyler. Ertesi gün akşam Ay tutulması başlar ve Ay'ın rengi tutulma- dan dolayı kızıla döner. Kolomb'un oğlu, o anı günlüğüne şöyle yazmış: "İnleme ve feryatlarla birlikte, her yerden gemilere doğru geldiler. yiyecek ve içecekler getirdiler, Tanrı'ya onları affetmesini söylemesi için amirale yalvardılar." Kolomb kum saatine bakar, kırk sekiz dakika süren tutulma bitmek üzeredir. Onlara Tanrı'nın kendilerini affettiğini ve Ay birazdan normal rengine çevireceğini söyler... Tutulma biter, Tanrı tarafından affedilen yerliler de evrenin işleyişini bilen Kolomb da... "Cehalet her zaman köleliği getirir" diye yazar seyir defterine...
Reklam
Kanadı derviş tarafından kırılan kuşa, Hz. Süleyman sorar, "Neden kaçmadın?" Kus: "Dervişlik hırkası giymişti, zarar vermez diye kaçmadım" der. Süleyman Peygamber, kısas ile dervişin kolunun kırılmasına karar verir. Kuş itiraz eder: "Kolunu kırmayın, Hırkasını çıkartın! Onunla kandırıyor."
Yollara tükürüyoruz şimdi. Sevdiğimizden ayrılıp Boğaz Köprüsü korkuluklarında kameramanlar bekliyoruz. O babacan doktorlar yok artık, hastanelerde rehin kalmış bebekler var. Çam ağacını da kesmişler, yerinde gecekondular varmış diyorlar. Kayınpederler artık güleryüzlü, devlet ihalesi peşinde, Uğur Dündar'dan kaçıyorlar. "Yeter ki gel
İnsanları kitaplar gibi düşünün ve kapaklarına bakıp aldanmayın. Okumaya başlayınca içi boş mu dolu mu anlarsınız.
Gürültü ve karmaşanın ortasından sakince geç, sessizlikte ne büyük bir huzur olduğunu hatırlayarak.... Mümkün olduğunca ama teslim olmaksızın herkesle iyi geçin. Doğru bildiğini sesini yükseltmeden ama açık seçik dile getir ve diğerlerine de kulak ver; ne kadar pırıltısız görünse de onların da bir hikâyesi vardır. Gürültücü ve saldırgan
İşinize yaratıcılık katmanız öncelikle onu sevmenizden geçer. İşinize bilgiyi katmalısınız. Bilgi gerçek sevgidir.
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.