Burnunu çekerek ağlamaya başladı, sesi de titriyordu: "Bahçeyi çapalayıp bulaşıkları yıkayacaktım, böylece yardım edecektim çocuklara." Sustu bir an, sonra mekanik bir ses tonuyla yineledi aynı sözleri: "Kasabaya bir sirk gelirse ya da beyzbol oynanırsa ... gideriz hemen... 'şimdi boş ver işi der gideriz hemen. Kimseden izin istemeyiz. Hem domuzlarımız, hem de tavuklarımız olacak... kış geldi mi... yağmur yağdığında... içi dolu küçük sobamızın ... başında oturacağız. "
Düşün ki bütün gün burada oturup kitap okumak zorundasın. Hava kararana kadar at nalı oynayabilirsin tabii, ama sonra işte buraya gelip kitap okumaktan başka yapacak bir şeyin yok. Kitaplar işe yaramıyor. İnsanın yanında olacak birine ihtiyacı var." İnlemeyi andıran bir sesle devam etti: "İnsan yanında biri olmazsa delirir. Kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında olsun." Ağlamaya başladı. "Sana bir şey diyeyim mi? İnsan çok uzun süre yalnız kaldı mı hastalanır, yalnızlıktan hastalanır."