Işık Çağla Bölek

"Turşu da istiyorum, soğan da!" demişti. Mercimek çorbasına da ıspanağa da soğan yakışırdı. Ekmeği nasıl bu kadar ince doğrayabiliyorlardı? İki garsonun masalardan birine oturup pirinç ayıklaması ne hoştu. Duvarda fotoğrafı olan adam lokantanın sahibi miydi? Pul biber yok muydu acaba? Biraz da peçete; soğuktan sıcağa geçince akmaya başlayan burnu için.
Sayfa 25
Reklam
Boğazlarını kes, diye düşündü, çizmesine sakladığı bıçağı çıkardı ve sıkıca kavradı, başparmağını bıçağın keskin ağzına dokundurunca rahatladı. Gece sıcaktı, rüzgar labirente benzeyen sokakları ve harap barakaları delip buralara ulaşamamıştı. Sıcak hava ve birbirine karışmış kokular ağır bir yük gibi üzerine çökmüştü. Baharat, yasemin, deve dışkısı ve duman kokusu birbirine karışmıştı.
Kendimi çözmeye çalışıyorum. Tek miyim yoksa çift mi? Işık mıyım yoksa ışığın gölgesi mi?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Vücudumun üzerinde yarıklar, volkanlar gibi kavrulan büyük kabarcıklar ve yanıklar olduğunu düşünüyorum. Veya yaralar. Belki de çöller.
Tanrılar bile hayal kurar. Ben de suyun hayalini kuruyorum; nasıl döküldüğünü, kocaman sıcak damlaların çöle düşerken çıkardığı sesi, kızgın kumda oluşturduğu derin çukurları, kavrulmuş toprağın suyu bir anda emişini hayal ediyorum. Eğer ben Tanrı'ysam, hayallerim gerçek olmalı. Ama su farklı, su bir dişi, kontrol etmek mümkün değil.
Reklam
Reklam
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.