SONAY KOCAOĞLU

574 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
45 günde okudu
Filmini üniversite yıllarında izlemiştim. O zamanki bakış açısıyla kitapların yakıldığı bir dönemde kelimelerle hemhal olmuş Liesel karakterinin, kardeşini kaybettiği dönemde mezarcının el kitabını çalmasıyla başlayan kitap hırsızlığı; yapımın da kaliteli olmasıyla yıllar boyunca aklıma kazınmıştı. Kitabını ise henüz okuma fırsatım oldu. Biraz daha farklı bir bakış açısıyla olmakla birlikte filmi mi daha güzeldi yoksa eserin kendisi mi karar veremedim. Hikaye 1940'lı yıllarda Nazi Almanya'sında her şeyin son derece ağır kurallarla yürütüldüğü, kitapların yakıldığı, evlerin arandığı Führer döneminde Yahudi bir kız çocuğunun bir Alman aile tarafından evlat edinilmesiyle başlıyor. Liesel önce kardeşini sonra annesini kaybediyor. Kabus dolu geceler, anne özlemi, uyum sağlayamadığı okul ortamı neticesinde bir süre sonra arkadaşlarının alay konusu oluyor. Çünkü henüz okuma yazma bile bilmiyor. Ardından üvey babası evin bodrumunda duvara boya fırçasıyla tek tek harfleri yazarak ona okuma yazma öğretiyor. Okuma hevesi gitgide artan Liesel ilk olarak mezarcının kitabını okuyor ardından kitapların yakıldığı büyük bir merasimde ucu yanmış bir kitap çalıyor böylelikle kelimelere tutkun bir kitap hırsızı olup çıkıyor. Tabi evin dışındaki dunyada bombalar patlamaya insanlar ölmeye devam ediyor. Baskıcı Hitler döneminin oluşturduğu soğuk fikirleri ancak Liesel'inki gibi sıcacık bir hikaye ısıtabilirdi. Yine de kitabın sonunda hikayenin sıcaklığı yerini savaşın soğuk yüzüne bırakıyor. Hem kitabını hem filmini son ana kadar heyecanla takip ettiğim nadir eserlerdendi. Kesinlikle okunmalı, izlenmeli...
Kitap Hırsızı
Kitap HırsızıMarkus Zusak · Martı Yayınları · 202112,7bin okunma
Reklam
56 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
GOGOL'UN PALTOSU
Rus edebiyatının en seçkin eserlerini yazan Fyodor Dostoyevski: "Hepimiz Gogol'un paltosundan çıktık." demişti. Altmış sayfayı geçmeyen bu eser döneminde Dostoyevski ile birlikte Tolstoy, Turgenyev gibi birçok yazarı aynı paltonun altında birleştirmiş. Bunun en önemli nedeni de monarşinin egemen olduğu Çarlık Rusyası döneminde söylenmeyeni söylemesi ve halkı edebiyata dahil etmesidir. Yazar, sıradan bir kalem memuru olan Akakiy Akakiyevic bünyesinde görünmeyen, dikkate alınmayan, deyim yerindeyse insandan sayılmayan bireylerin de anlatılmaya değer hikayeleri olduğunu göstermiş. Bu sayede bu kısacık öykü Rus Edebiyatına realizmi getirmiş ve enfes eserlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamış. Akakiy Akakiyevic biteviye sürüp giden hayatında iş arkadaşları ve çevresi tarafından hor görülmüş, küçümsenmiş, alay konusu olmuş. Çoğu zaman ise hiç görülmemiş, yokluğu fark bile edilmemiş. Hayatına renk katan tek şey yoğun bir çalışma ve fedakarlıklarla alıp sırtına geçirdiği paltosu olmuş. Fakat o bile Akakiy'e fazla görülmüş. Hayattayken kimsenin duymadığı çığlıkları, paltosunu ondan aldıklarında Tüm Petersburg'u çınlatmış. Sözün özü gerçek ve enfes bir eser. Dostoyevski ve arkadaşları kalemleriyle paltonun içinden çıkmışlar. Akakiy' i okuyan herkesin de çıkabileceğine inanıyorum. Tavsiyemdir...
Palto
PaltoNikolay Gogol · Can Yayınları · 037,4bin okunma