Songül Eke Tüntaş

Songül Eke Tüntaş
@Songela1
Biyoloji öğretmeni/biyolog
Lisans
İstanbul
14 reader point
Joined on January 2023
Şu anda okuduğu kitap
“İnsan,gülümsemesini bir kitap gibi okuyabilir.”
Reklam
“Evet,hayat konusunda şairim,çünkü hayat bir şiirdir.Onu insanlar berbat ediyor.”
Mutlu anlarımızı,nabzımızı sayar gibi sayarız…

Reader Follow Recommendations

See All
Derdi ki:”İnsan hayatının normal amacı dört mevsimde de,yani hayatın dört çağında da fazla hoplayıp zıplamadan yaşamak ve son güne kadar hayat kadehinin hiçbir damlasını israf etmemektir:Ağır ağır yanan bir ateş,ne kadar şairane olursa olsun şiddetli bir yangından daha iyidir.”
En çok korktuğu şey hayaldi.Bu ikiyüzlü yol arkadaşı,bir bakıma dost,bir bakıma düşman;inanmadığın zaman dost,tatlı akışına kapılıp gittiğin zaman düşman.
Reklam
Zavallı atalarımız hayatta yollarını el yordamıyla arıyorlardı;iradelerine ne büsbütün hakim olabiliyorlar,ne de onu büsbütün serbest bırakıyorlardı.Ama gene de hayatın zorlukları ve tehlikeleri karşısında safça bir hayrete düşüyorlar ve bunların izahını tabiatın dilsiz ve belirsiz hiyerogliflerinde arıyorlardı. Bir ölümün nedeni onlarca,bundan önceki ölünün evin kapısından çıkarken başının ayaklarından önce çıkmasıydı;bir yangının nedeni,bir köpeğin üç gece pencerenin altında uluması idi.Bu yüzden ölülerin evden daima ayakları önde çıkmasına dikkat ederler;ama aynı yemekleri aynı oburlukla yerler;eskisi gibi ot üstünde uluyan köpeği döverler veya kovarlar ama gene de çıranın kıvılcımlarını çürümüş döşemenin aralıklarına kaçırmaktan geri kalmazlardı.
Belki uykulu ve uyuşuk bir hayatın sonsuz sessizliği,hareketsizliği,maceraların,tehlikelerin,korkuların yokluğu,insanı gerçek hayatın ortasında bir hayal dünyası yaratmaya götürüyor ve aylak düşüncesi bu hayal dünyasında istediği gibi at oynatıyor ya da olanın bitenin nedenini onun dışında arayarak en tabii olayları,onlarla hiç ilgisi olmayan nedenlere bağlıyor.
Aciz insanoğlu dehşet ve hayret içinde çevresine bakar,hayalinde tabiatın ve kendi varlığının sınırlarını açacak anahtarı ararmış.
Çocuk soruyor: -Niçin burası böyle karanlık da,orası öyle aydınlık dadıcığım?Sonra niçin burası da aydınlık oluyor? -Çünkü yavrum,güneş ayı arıyor,bulamayınca kederlenip somurtuyor;uzaktan bir gördü mü hemen yüzü gülüyor.
Kendi hayatı yanında insan hayatı nelerle dolu olduğu düşüncesi bütün çıplaklığıyla karşısına dikilince,içinde birikmiş meseleler uyanıp,karanlık bir harabeye giren gün ışığının ansızın ürküttüğü kuşlar gibi uçuşmaya başlayınca ,İlya İlyiç’i bir korku sardı. Yarım kalmış bir adam olduğunu,ruh güçlerinin gelişmeden kaldığını,hayatına bir ağırlığın çöktüğünü düşündükçe içi parçalanıyordu.Başkalarının zengin,hareketli hayatını kıskanıyor;kendi hayatının yolunu ağır bir kaya parçasıyla tıkanmış,daracık,zavallı bir keçiyolu gibi görüyordu.
Reklam
Üstüne hafif,tatlı bir rehavet çöktü;uyku bütün duygularını bir bulut gibi sardı;tıpkı sabah kırağısının suları hafifçe kaplaması gibi…
Kabahati keşfedilmiş bir köpek gibi azar işitmeye hazırlanarak,istemeye istemeye kapıya yürüdü.
“Toplumdan kovmalı ha?dedi.Bu bozulmuş çamurda yüksek bir prensip olduğunu,bu düşmüş insanın gene de insan,yani kendin olduğunu,unutuyor musun?Onu kovmalı mı dedin?Ama ne yapsan,onu insanlıktan,tabiattan,Tanrının rahmetinden dışarı kovabilir misin?”
Düşünmek için kalpsiz olmak gerekir,sanıyorsunuz.Hayır,düşünmeyi besleyen sevgidir.Düşen adama el uzatın,mahvolan bir adamın haline ağlayın,onunla alay etmeyin.Sevin onu!Onda kendinizi görün ve ona kendinizmiş gibi bakın.
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov
9/10 · 39.6k reads
109 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.