Dikkat etmişsinizdir, inançlarının temeli her türlü hakareti bağışlamak olan insanlar vardır, gerçekten de bağışlarlar ama hiç unutmazlar.
Ben hakaretleri bağışlayacak kadar iyi değilim fakat sonunda onları unutuyordum hep.
Kendisinden nefret ettiğime inanan biri, onu geniş bir tebessümle selamladığımı görünce apışıp kalıyordu. O zaman, kişiliğine göre ya yüce gönüllülüğüme hayran oluyor ya da ödlekliğimi küçümsemeyle karşılıyordu, oysa davranışımın nedeni çok daha basitti: Adını bile unutmuştum adamın. Beni ilgisiz ya da nankör kılan aynı sakatlık, yüceltici bir şey oluyordu o zaman.
Yaşam benim için gittikçe daha zorlaşıyordu; beden keyifsiz oldu mu, yürek de ölgünleşir. Bana öyle geliyordu ki, hiç öğrenmemiş olduğum, ama yine de çok iyi bildiğim bir şeyi, yani yaşamayı unutuyordum.
..hem bu acılarla dolu dünyada insan köle olmuş, özgür olmuş ne önemi var, en önemli şey cennete gitmektir. Olacağa boyun eğmek de cennete gitmenin yollarından biridir.
Dilediğin kadar para, dilediğin kadar yaşam! Birçok insanın hemen isteyeceği iki şey - asıl sorun, insanların kendileri için en kötü şeyleri isteme tutkuları